Göztepe şampiyonluk parolasıyla başladığı sezonda şampiyon olamadı ama Süper Lig'e çıkmayı başardı. En zor yoldan oldu ancak sonuçta oldu. İşte bu başarıya giden yol:
Lige Gaziantep BB. beraberliği ile başladı. İnişli çıkışlı haftalardan sonra, 5. haftada liderlik koltuğuna oturdu. Liderlik ancak 1 hafta sürdü ve 2. sıraya geriledi. 1. Lig'in karakteridir inişler ve çıkışlar. Göztepe de buna tam anlamıyla uydu. Bir hafta galip gelirken, diğer hafta ya berabere kaldı ya da mağlup oldu. Form ve oyun olarak da bir hafta iyi iken bir hafta kötüydü.

Diğer takımların da farklı olmaması sayesinde 15. ve 16. haftalar sarı kırmızılı takımın liderliğiyle geçildi. Ligin gerçek yarısı 17. hafta olmasına rağmen, devre arasına 16. haftada girildi. Tatilin beyi Göztepe idi.

Devre arası kısa sürdü. Kendi sahasında oynadığı Denizlispor maçı dönüm noktasıydı ve artık bir daha liderliği göremeyecekti. Oynanan kötü futbol, lig sonuna kadar devam edecek, bir daha iyi bir performans izlettiremeyecekti taraftarına.

Denizli'nin ardından gelen beraberlikle ilk 2 dışına çıksa da 1 hafta sonra 2. sıraya yeniden yükseldi.
Kötünün kötüsü başlıyordu. 21. haftayla birlikte 2. sıraya da bir daha yükselemeyecek ve puan farkı açılacaktı. Süper Lig gitgide uzaklaşıyordu.
25. haftada Eskişehirspor'dan alınan 4-0'lık mağlubiyet, Okan Buruk'u koltuğundan indirdi. Artık başta çılgın hoca Yılmaz Vural vardı. İlk maçından galibiyetle ayrılsa da kötü futbol devam ediyordu. İyi futbol görmek için zaman gerekliydi. Gerekliydi ancak haftaların ilerlemesine rağmen görmek mümkün olmuyordu.
30. haftada ilk 6 dışında kalacaktı. Önce 7., sonra 8. Ligin bitmesine 3 hafta kalmıştı. Mersin İdmanyurdu maçına çıktı deplasmanda. Ligin dibine demir atmış ve küme düşmesi kaçınılmaz olan rakibi karşısında 4-0 öne geçti. 2. yarıda inanılmaz şeyler yaşandı ve mücadele 4-4'lük beraberliğe geldi. Maç bittiğinde skor 6-5 Göztepe lehine idi. Bu 3 puanla yeniden ilk 6 içine girilmişti. Son hafta heyecan verici olacaktı. 3 takım 6. sırayı alabilmek için sahaya çıkmıştı. Göztepe'ye beraberlik de yetiyordu, bunu da aldı 3'lü averajla 5. sırada bitirdi ligi. Genel averaj olsa, 7. sırayı alacak, yerine Altınordu play offlara katılmaya hak kazanacaktı.

Play off yarı finalinde rakip Boluspor'du. Çok güzel oynamadı ama çok akıllı oynadı, yapması gerekeni yaptı, rakibini her iki maçta da yenip, finale yükseldi.
Finaldeki rakip, Mustafa Denizlili ve çok tecrübeli Eskişehirspor'du. Eskişehir'in üstünlük kuracağını düşünürken, tersi oldu, Göztepe daha atak oynadı. Atağı o kadar abarttı ki topla tüfekle, tüm hatlarıyla gol atmaya gitti, kontra ataktan gol yedi. Hızlı hücumdan genelde Eskişehir gol yiyen bir takım. Bu mücadelede her şey tersten işliyordu.
Göztepe'de ümitlerin yavaş yavaş tükenmeye başladığı son dakikalarda, Eskişehir'den beklenen defans hatası geldi, Jahovic uzatmalara götürecek beraberlik golünü kaydetti. Uzatma dakikalarında kayda değer bir şey olmadı. Süper Lig'i penaltılar getirecekti, bunu başaran sarı kırmızılılar oldu.
 

Oyuncu istatistikleri


Ligde en çok forma şansı bulan isim kaleci Günay Güvenç oldu. Ligde ve play offta toplam 37 maçın 37'sinde sahaya çıktı. Onu 36 maç ile Leo Schwechlen izledi.
Takımın en golcü oyuncusu Adis Jahovic idi. 33 maçta 21 gol attı. Umut Nayir ise 35 maçta 13 gol kaydetti.
En çok asist yapan oyuncular Halil Akbunar ve Tayfur Bingöl. Tam 13'er gol attırdılar.
En çok sararan kişi Tayfur Bingöl, 14 kez. Çift sarıdan da atılan tek oyuncu var, o da Gökhan Karadeniz. 5 oyuncunun da 1'er doğrudan kırmızı kartı var: Halil Akbunar, Gencer Cansev, Lokman Gör, Mehmet Erdem Uğurlu ve Gökhan Karadeniz.

Kısaca


Göztepe ligin ilk yarısında performans olarak oldukça iniş ve çıkışlar yaşadı. Rakip durgunsa durgun oynadı, hareketliyse, hiçbir şekilde altta kalmadı, aynı şekilde karşılık verdi. Bu da başarı getirdi.
Ligin ikinci yarısında ise vites 3'ün üzerine çıkmadı. Yavaş yavaş zirveden uzaklaştı, playoff sınırının altına kadar geriledi. Birçok maçta rakibine ezildi, sahadan boynu bükük ayrıldı.
Play offlarda biraz daha iyi idi. Süper Lig'e taşıyan etken, akıllı taktik ve rakiplerinin de vites yükseltememesi oldu.
Tembellik kaybedilen maçlarda başını yakan etkenlerden biri oldu. Bazı oyuncuların boş vermişliği neticesinde rakiplerini markaja almayıp, boş bırakmaları, gol yemelerine sebep oldu.
 

Transfer köşesi


Altay: Geçen sezon Sivasspor formasıyla TFF 1'inci Lig'de şampiyonluk sevinci yaşayan 35 yaşındaki stoper İbrahim Öztürk ile anlaştı. 2006-07 ve 2007-08 sezonlarında siyah-beyazlı formayı terletti. Bursaspor'da, 2009-10'da Süper Lig şampiyonluğu kupasını kaldırdı. Süper Lig ve Avrupa Kupaları deneyimi oldukça fazla. Yaşı çok ilerlemesine rağmen, takımda abilik görevi alıp, sahiplenebilirse, çok faydası olur.
Manisaspor: Mersin İdmanyurdu'ndan 23 yaşındaki sağ bek Abdulkadir Korkut'u kadrosuna kattı. Stoper mevkiinde de oynayabiliyor. Çok fazla kart gören bir oyuncu. Geçen sezon 5 gol 1 asistle oynasa da, pek fazla verimli olamadı. Yeni takımıyla ne yapacağı muamma.

Akhisar Belediyespor: Balıkesirspor'dan 23 yaşındaki ön libero Eray Ataseven'i bonservis ücreti ödemeden transfer etti. Orta sahada da görev yapabiliyor. Manisaspor alt yapısında yetişti. Son 2 sezondur iyi bir görüntü çiziyor. Ancak artık Süper Lig'de ve kadroda yer bulabilmesi için performansını biraz daha artırmalı.
Menemen Belediyespor:  Konya Anadolu Selçukspor'dan 27 yaşındaki sağ kanat oyuncusu Eren Açıkgöz'le 3 yıllık sözleşme imzaladı. Santrafor olarak da oynayabiliyor. Futbola 2003 senesinde Turgutluspor'da başlayan Eren, daha önceden de Menemen'de top koşturdu. Bunun dışında Afyonkarahisarspor, Aliağa Futbol, Nazilli Belediyespor gibi takımlarda da görev yaptı. 2. Lig'de 157, 3. Lig'de 28 maça çıkan Eren 39 gol attı. Geçen sezon oynadığı her iki kulüpte de az süre aldı. Performansını çok ama çok artırmalı, aksi takdirde kadroya girmesi zor.

Bandırmaspor: Menemen Belediyespor'dan 30 yaşındaki santrafor Haluk Türkeri'yi kadrosuna kattı. Almanya'da futbola başladı. Bir dönem Denizlispor ve Aydınspor 1923'te de oynadı. Geçen sezon Aydınspor 1923'te fazla forma şansı bulamadı ancak devre arasında transfer olduğu Menemen'de 8 gole imza attı. Takımına faydası olacaktır.
Nazilli Belediyespor: Kocaeli Birlik'ten stoper Emre Balak'ı kadrosuna kattı. 28 yaşında. Sağ bek'te de görev yapabiliyor. Bucaspor'da da oynamışlığı var. Süper Lig ve 1. Lig tecrübesine de sahip. Yaşı uygun ve çalışırsa, büyük katkı sağlar.
Fethiyespor: Menemen Belediyespor'dan 37 yaşındaki ön libero Ertuğrul Aslan'la anlaşmaya vardı. Orta sahanın ortasında da oynayabiliyor. Balıkesir ve Göztepe'de de oynadı. Süper Lig ve 1. Lig tecrübesi var. Yaşı oldukça ilerlemesine rağmen geçen sezon toplam 33 maçta görev aldı. Faydalı bir transfer.


Hâlâ Arda


Haftalar geçmesine rağmen Arda hâlâ konuşuluyor. Son olarak yeniden milli takıma döndürülebileceği söylendi. 3-5 kişi ya da birkaç bin kişi sevmeyebilir, bu önemsenmez. Ama milyonların tepkisini almış birinin milli takıma alınması, o takıma büyük zararlar verir, intihar olur.
Yapılan şu karşılaştırmadan da bahsedeyim. Arda'nın yaptığı ile 2006 Dünya Kupası finalinde, Fransız yıldız Zinedine Zidane'ın Marco Materazzi'ye attığı kafayı bir tutuldu bazı yorumcular tarafından. İkisi de hata olsa da Zidane anlık öfkeyle yaptı, Arda, olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen yaptı. Bu kadar kin, bu kadar nefret bitmemiş, devam etmiş. Yapacağının nerelere gideceğini düşünme fırsatı da vardı ve eminim ki düşündü ve bir şeylere güvenip de bu tepkiyi verdi. Düşündüğü gibi çıkmadı hiçbir şey. Çıkmaması da gerekirdi. Geçmiş olaylar kapanmışken, üstü örtülmüşken, tekrar gün yüzüne çıkarmanın, tekrar sorun çıkarmanın bedeli, sorunlu kişilerden kurtulmaktır.
Konfederasyonlar Kupası ilk maçında ev sahibi Rusya ile Yeni Zelanda karşı karşıya geldi. Bu maçta dikkatimi çeken şey, Yeni Zelandalı oyuncuların yaptıkları faullerdi. Sanki sahada rugby maçı oynuyorlardı. Bildiğiniz üzere rugby Yeni Zelanda'nın ulusal sporu. Kesinlikle hepsi rugby oynamış ki rakiplerinin üzerine çıkma, dalma gibi fauller yaptılar. Bir de üzerine hakem faul verince itirazda bulundular. Elbette rugbyde bu hareketlere faul çalınmıyordur, oyuncular da futbolla rugbyi karıştırıyorlardır.
Şu Video Asistan Hakem uygulaması oldukça hoşuma gitti. Özellikle Kamerun ile Şili arasında oynanan maçta öne çıktı. Şili'nin bir golünü iptal ettirdi, verilmeyen bir golünü de verdirdi. Bu uygulamayı beğenmeyenler var ama benim baktığım açı, haksızlıkları, hakemlerin oyuna olan etkilerini oldukça azalttı. Bu uygulama artarak devam etmeli çünkü karşılaşmalardan sonra haksızlığa uğrayanların zehir zemberek açıklamalarını da azaltacak, taraftarların isyan etmelerini de... Hak yerini bulacak.