Geçen sezon, uzun yıllar sonra Süper Lig'e dönen Göztepe'yi öve öve bitirememiştik. İlk sezonunda bu kadar başarılı olması, Avrupa Kupalarına katılmanın eşiğine kadar gelmesi, takdir edilecek bir şeydi. Çıtayı bu kadar yüksek tutunca, bu sene Avrupa senesi olarak ilan edildi taraftarlarca.
Sezon bittikten sonra Tamer Tuna ile yollar ayrıldı, takımın başına Süper Lig deneyimi olmayan Bayram Bektaş geçirildi. Taraftarlar tam emin olamasalar da, bu takımı iyi yerlere getirebileceğini düşünüyordu.
Sezona kötü bir başlangıç yapıldı. 2 mağlubiyet alındı ama biri Galatasaray'dan idi. Bu mağlubiyet hoş görülebilir. Ardından alınan Fenerbahçe galibiyeti ile takım havaya girdi.
Herkesten farklı oynayan bir takım vardı. Hırslı ve istekliydi. Çok koşuyor, canla başla oynuyorlardı. Üst üste alınan 3 puan ile Avrupa dillendirilmeye başlandı. 5. sıraya kadar çıkılmıştı.
Yavaş yavaş güç kaybına uğramaya başladı sarı kırmızılı takım. O eski halinden eser kalmamıştı. Rakipleri de formunu yükseltmeye başlamıştı. Ve dahası Göztepe'yi çözmüşlerdi.

***

Göztepe hızlı oynayan bir takım. Bir tarafta Yasin, diğer tarafta Halil takımın dinamosu. Defanstan aldıkları toplarla ileriye hızla çıkıp, rakiplerini çok zor durumlara sokuyorlardı. Ne zaman ki, rakip takımlar defansif oynamaya başladı ve alan daralttı, o zaman Yasin ile Halil durdu. Boş alanlar bulamayınca ileriye top taşıyamadılar, hatta zaman zaman bazı maçlarda top bile alamadılar, topla oynayamadılar.
Göztepe'nin B planına ihtiyacı vardı ve bunu yapacak kişi de takımın teknik lideri Bayram Bektaş idi. Defans ile hücum arasında köprü olacak alternatif oyuncular ve alternatif taktikler yapması beklendi. Maalesef yapamadı. Üst üste alınan 4 mağlubiyet sonrası da görevinden alındı. Yerine gelen Kemal Özdeş ile 2 maçta 4 puan alındı alınmasına ama oynanan futbol hiç kimse tarafından beğenilmedi.
Kötü tarafları sadece orta saha değildi. Defans da istenilen seviyede değildi ama o kadar sorun varken, buraya el atmaya sıra gelir mi bilinmez. Çünkü daha öncelikli olarak forvet sorunu da çözülmeli. Jerome takıma yeterince katkı veremedi, hayal kırıklığı yaratan oyuncuların başında geldi. Göztepe Jahovic'i mumla aradı. İçinde bulunduğumuz sezon arasında orta saha ve forvete yapılacak transferlerle çareler bulunacağı yönetim tarafından açıklandı. Taraftar sabırsızlıkla bekliyor.

***

İyi olan şeyler de vardı elbette. Bir takımın en önemli mevkisi; kale. İlerlemiş yaşına rağmen geçen sezon harikalar yaratan Beto'nun, bu sezon da maşallahı var. Yine taş gibi taş...

Serdar Aziz için kapışılıyor

Serdar Aziz Galatasaray'dan ayrılıyor. İsmi Beşiktaş ve Fenerbahçe ile anılıyor. Bu söylentiler ne kadar doğru bilinmez ama doğru olduğunu kabul edecek olursak, şaşırmamak elde değil. Bu ülkede defans oyuncusu kalmadı, Serdar Aziz için herkes kapışmaya başladı.
Yıllardır Serdar'ı eleştirmiş biriyim. Karakter olarak şimdiye kadar kötü bir yanını görmedim. Bu tarafı takdir edilebilir. Ama oyunculuğu için maalesef... Sadece hamle oyuncusu. Düşünmeden taşınmadan hamlesini yapar. Başarılı olursa alkış alır, başarısız olursa takımına gol yedirir. Çok çalım yiyor, zaman zaman kolay geçiliyor, penaltılara da sebebiyet veriyor. Aklıyla, hisleriyle oynayamıyor. Dolayısı ile duracağı yeri tam olarak bilmiyor, pozisyon alamıyor. Bu da onu sıradan bir defans oyuncusu yapıyor. Sıradan bir takımın orta halli bir oyuncusu olabilir. Oynadığı takımları üst seviyelere çıkartamaz.

Ozan = Serdar

Ozan Kabak da Serdar Aziz'in sanki ikiz kardeşi. Her şey ama her şey aynı. Bu sebepten gelecekleri de aynı olacak gibi. Fakat Ozan pek fazla maç oynamadı ve yakinen de tanınan bir oyuncu değil. Belki de gizli kalmış bazı meziyetleri olabilir. Cevherleri bulma ve çıkartma konusunda çok geri kalmış bir ülkeyiz. Eğer yurtdışına transfer olursa az da olsa bir şansı olabilir. Bu da zor, hem de çok zor. Nice yıldız adayı denen oyuncu, yurtdışına gitti, yok oldu döndü.

Pınar Karşıyaka endişe veriyor

Pınar Karşıyaka'yı anlamak zor. Bir an iyi bir takım görüntüsü veriyor, bir an acemiler ordusunu andırıyor. Her şey anlık oluveriyor. İstikrarı bir türlü yakalayamıyor. Olmadık sayıları atıyorlar, en kolaylarını kaçırıyorlar. Maçta bir iki kere olabilir fakat bu çok sık oluyor.
Pazar günü Anadolu Efes deplasmanında parkeye çıktı. İki takım arasında fark büyük. Anadolu Efes'e yenilmesi normal. Hatta fark yemesi de normal. Ama normal olmayan bir şey var, o da daha ilk periyotta 33-8 geriye düşmesi. Hücumda yok, savunmada hiç yok. Kısa bir süreliğine bocalayabilir bir takım, bu anlaşılır bir şey. Ama sonra yavaş yavaş toparlanır. 10 dakika boyunca toparlanamamak, tehlike sinyallerinin işaretidir.
Maç sonunda 28 sayı farka aldanmamak gerekir. Anadolu Efes rotasyona gitmeseydi kim bilir fark ne kadar olurdu. En tepeden en alta kadar iyice araştırılmalı, sorunun nerede olduğu bulunmalı, ona göre de reçete yazılmalı. Çalışmalar da çoktan başlamıştır sanırım.

Dünya devleri istedi, Beşiktaş kaptı!

Beşiktaş 17 yaşındaki Bosnalı futbolcu Ajdin Hasic'i kadrosuna katmış. Bu genç futbolcunun kulübüne Borussia Dortmund, Real Madrid, Juventus, Benfica ve Leipzig de teklif yapmış. Gel de inan! Bu kulüpler bu oyuncuyu gerçekten isteselerdi, çoktaaaaaaan alırlardı. Hasic'in de ilk tercihi o kulüpler olurdu. Ülkemizde hiç bir kulüp, bu takımlarla transfer yarışına giremez.

Ozan Tufan toparlanacakmış

Fenerbahçe, Ozan Tufan'ı, toparlanması için kiraya verecekmiş. Ne var da hala umut ediyorlar? Toparlanabileceği bir tarafı kaldı mı ki?