Türkiye'den 5 takım Avrupa kupalarına gidecek. Bunlardan 4'ü ligden, 1 tanesi de Türkiye Kupası'ndan olacak. Kupayı kazanan eğer ligi ilk 4'te bitiren takım olursa, 5. olan da Avrupa'ya gidebilecek. Ki böyle de olabilecek gibi...
Göztepe için Avrupa yolunda her puanın önemi var. Rakiplerinden biri olan Kayserispor puan kaybedince, büyük bir şans ayağına geldi. Yenip üzerine çıkabilecekti ama rakip ligin en iyilerinden biri idi. Başakşehir de şampiyonluğa oynuyordu.
Mücadele başladığında ilk görünen şey, hem sahada hem de tribünde Göztepe'nin üstünlüğü idi.
Oyunun başlarında Demba Ba defans arkasına koşu yapan Halil'e çok güzel bir pas çıkardı. Ancak Halil biraz çapraza gitti, pek iyi de vuramadı, kaleci Volkan topa sahip oldu.

8. dakikadan sonra Başakşehir çok rahat pas yapmaya ve yavaş yavaş kaleye yaklaşmaya başladı. Bu tehlikeye işaretti. 18. dakikada da Emre'nin kullandığı serbest vuruşta Mahmut'un kafa vuruşu direkten döndü. Sonraki pozisyonda Edin Visca kale önüne pasını gönderdi. Mossoro yetişse gol olurdu, 1 adım geride kaldı.
Sarı kırmızılılar defans yaparken rakip oyuncuların üzerine gitmiyorlar, 2 metre kadar önlerinde duruyorlardı sadece. Adam paylaşımı hiç yoktu. Böyle olunca Başakşehirli oyuncular rahatça boşa kaçabiliyorlar, pas alabiliyorlardı. Bu kadar rahat oynayınca da pozisyon bulmaları zor olmuyordu.
22. dakikada Visca'nın kullandığı köşe vuruşunda ceza sahası içinde Epureanu'nun kafa vuruşunu kaleci Günay kornere çeldi. Göztepe'nin en büyük sorunlarından biri de hava toplarıydı. Neredeyse her ortaya kafa vurduruyorlardı. Bir kez daha korner kullanıldı. Bu sefer Günay çıkıp, yumrukladı. Boşta kalan topa Caiçara vuruşunu yaptı, Günay ayağıyla çıkardı. Dönen topa Mossoro'nun yaptığı vuruşu kaleci Günay kornere çeldi. Ancak Günay'ın topu yumrukla cepheye uzaklaştırması bir hataydı. Kenarlara doğru göndermesi gerekirdi.
Hatalar, sorunlar arka arkaya geliyordu. 3 oyuncuya rağmen arkaya kaçırılan rakip, 30 - 40 metreden verdirilen yerden paslar... Defansta çok büyük boşluklar vardı. Yerleşim tamamen hatalıydı.

31. dakikada yine korner, yine vurdurulan kafa ve neyse ki yine Günay.
Sonunda bir Göztepe tehlikesi görebildik, 32. dakikada. Sabri ortaladı, Demba Ba direk dibine kafa vuruşunu yaptı. Volkan sadece izledi ama top da dışarı gitti.
36. dakikada Castro'nun pasında defans arkasına sızdı. Ancak hem yavaş kaldı, hem de topu tam cepheye süremedi. Rakibi yetişmek üzereydi, vuruşunu yaptı, aut.
Volkan topu hızla oyuna sokmak ve kaleci vuruşunu arkadaşına pas olarak kullanmak istedi ama topun hızı yetmedi. Top ceza alanını terk etmeden durdu. Oyuncu mecburen dokundu. Kurallara göre ceza alanı içerisinde dokunamaz. Dokunursa kaleci vuruşu tekrar yapılır. Göztepeli oyuncular burada pres yapmış olsalardı, rakibi ceza alanı içerisinde dokunduğu anda kart verdirebilirlerdi.
39'da Attamah kafaya hatalı çıkınca Castro topu önünde buldu. Kaleye doğru ilerledi, kaleciyle karşı karşıya idi fakat iyi vuramadı.
İlk yarı bitmek üzereyken hakem olmayan bir faulü verdi, Emre ortaladı, Epureanu kafayı vurdu, bu sefer Günay etkisiz kaldı, Başakşehir öne geçti.
Etkili bir pres görmeyi başardık taaa 55. dakikada ancak. Halil ısırırcasına yaptığı pres ile topu kapmayı başardı. Hemen de Demba Ba'yı gördü. Gerisi yine aynı. Ceza alanına yaklaş, şut vur ama gol atama.
Konuk takım gol ararken, bu sefer kontra atak yedi. Üst üste 2 şut çektiler, ikisinde de Günay sahnedeydi, kalesini gole kapattı.
Halil'in pasına Demba Ba hareketlendi. Ceza alanı içerisinde topa koşarken Attamah kasten önüne geçti, yolunu kapattı. Demba Ba da çarptı ve düştü. Hakem devam ettirdi ama penaltı bile verebilirdi.

74'te Günay kurtarışlarına bir yenisini ekledi. Adebayor vurdu, Günay çıkardı.
80. dakikada Günay'ın artık yapabileceği bir şey yoktu. Visca boş durumdaki Mevlüt'e pasını verdi, kale de boştu artık. Sadece dokundu ve farkı 2'ye çıkardı.
İkinci yarı Başakşehir önde olmanın avantajıyla oyunu yavaşlatmaya çalıştı. Başarılı da oldu. Göztepe çok kötü bir günündeydi. Yeterli istek ve arzu yoktu. Çok yumuşak oynadı. Buna rağmen buradan yine de puan çıkarabilirdi. Son vuruşların kötü olması buna engel oldu. Avrupa hedefi için bir avantaj yakalamıştı, kaybetti.
Maçın kahramanı ise Günay oldu. Beto'yu yere göğe sığdıramıyorduk, onu hiç aratmadı.

Denizli'yi Göktuğ yıktı

Denizli ilginç bir maça ev sahipliği yaptı. Uzun bir aradan sonra Denizlispor galip geldiği takdirde küme düşme hattı dışına çıkacaktı. Rakip, düşmemesi mucize olacak Manisaspor idi.
Denizlispor yenik duruma düşmesine rağmen beraberliği hemen yakaladı. İkinci yarıda da öne geçti. Dakikalar ilerledikçe galip geleceği inancı arttı. Manisaspor karşılaşmanın son hücumuna kalktı, gol pozisyonu buldu ama Asil Kaan topu kornere çelerek gole izin vermedi.
Kornerden hemen sonra maç bitecekti çünkü kayıp zaman süresi de sona ermişti. Kaleci Göktuğ da bunu dikkate alarak ceza alanına kadar geldi. Korner kullanıldı, arka direkte kaleci Göktuğ topa dokundu, takımına 1 puan kazandıracak golü attı.
Manisasporlu oyuncular bu golle havalara uçarken, Denizlisporlu oyuncular yıkıldı kaldı. Bu son atağa kadar ilk 3 dışındayken, birden bire yine aşağı çekiliverdiler.
Maçta gözüme batan şeylerden biri Canberk'in faul sonrası acılar içinde kıvranmasıydı. Hemen ardından kalktı. Sihirli bir değnek değmişçesine canlanmıştı birden. Bunu yapan birçok oyuncu var maalesef, sadece Canberk'e bağlamamalı.
Kappel'in ayağından açtığı topa Alper yakındı. Ceza alanı önünde topu arkasına çekmek istedi ama başaramadı. Kappel ayak koyup tekrar sahip oldu, şutunu çekti gol attı. Oysa Alper o topu rahatça uzaklaştırabilirdi, yapmayınca, bu hareketi bir gole sebebiyet verdi.
En çok dikkat çeken etken de, kale önlerine atılan pasların şiddeti çok fazlaydı. Bu sebepten her iki takımda en az 3 golden oldu.

Balıkesir sadece tecrübeyle

Balıkesirspor, ligin en zayıf takımı Gaziantepspor deplasmanındaydı. Karşılaşmayı hep 'garanti yendim' havasında götürdü. Bu başına bela olabilirdi çünkü rakibine çok fırsat verdi. Oyun olarak bir şey yapmasa da, tecrübe farkı 3-1'lik galibiyeti getirdi.
Bu maç için ise bir pozisyona dikkat çekeceğim. 60. dakikada top auta çıkmadan Burak koştu ve yetişti ama saha içinde tutmayı düşünmedi, taca attı. Biraz uğraş vermesi lazım. Ha taç ha aut hiç bir şey fark etmez. Oyun içinde tutup, atağı sürdürebilmesi gerekir.