Yargıtay 7. Dairesi'nce cemevleri hakkında verilen 'cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı' kararını değerlendiren Alevi Bektaşi Federasyonu'nun eski başkanı Ali Balkız, "Cumhuriyet'in kaçıncı yılında yargının Alevileri görmemesi, Emevilerden yana bir geleneği sürdürdüklerini gösterir" diyor.

Yargıtay'ın kararını "Siyasi, ülke gerçeklerini görmeyen, taraflı, reddiyeci ve asimilasyoncu" olarak niteleyen Balkız, gelinen noktada Alevilerin kendi inisiyatifleriyle hareket edeceğini söylüyor: "Gelinen bu aşamada kendi örgütlenme gücümüzle, arsa bulamadığımız yerde arazi işgal ederek, en geç bir ay içinde derme çatma bina yapıyoruz, iki üç sene içinde mükemmel ibadethanelere dönüştürüyoruz, inancımızı yaşıyoruz, yolumuzu sürdürüyoruz. Bundan sonra da böyle olacak." Cemevlerinin yalnızca ibadethane olmadığını, her türlü eğitimin de burada gerçekleştirildiğini belirten Balkız, çocukların ve gençlerin kötü yoldan korunması için birleştirici bir önem taşıdığına işaret etti.

'Çakma Alevi örgütleri'
2009'daki Alevi çalıştayından bu yana devletin kendi Alevisini yaratmaya çalıştığını söyleyen Balkız Gazi Üniversitesi'ne bağlı Türk Kültürü ve Hacı Bektaş'ı Yaşatma Enstitüsü girişimini örnek gösterdi. Balkız, geçen hafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün katılımıyla gerçekleşen Alevi iftarının da benzer bir girişimin sonucu olduğunu ve bu iftarın da davalık olduğunun altını çiziyor: " AKP bu süreçte kendine yol arkadaşlığı yapacak Aleviler aramaya başladı. Çakma Alevi örgütleri kurulmaya başladı. Salih Kapusuz'la temas halindeler. Bunlar Alevi kesim içinde gerek inançsal, gerekse siyasal, gerekse de toplumsal konumları itibariyle belirginleşmiş insanlar değil. Yaratmak istedikleri tanım ve yaratmak istedikleri Alevi tipolojisi bizim bildiğimiz, anladığımız, duyumsadığımız, sevindiğimiz, hüzünlendiğimiz, ağıt yaktığımız Alevilik değil."
Kararın kendileri için kıymeti harbiyesi olmadığını anlatan Balkız'a göre, bundan sonra da süreç karar öncesinde olduğu gibi devam edecek: "Hiçbir kıymeti harbiyesi yok bizim için. Bizim cemevlerimiz ülkemizin bir çok yerinde cemevi temeli atılmıştır, yarın da atılmaya devam edecektir. Vicdani değil, ahlaki hiç değil, adil değil, hakkaniyete uygun değil. Bizim yolumuz rızalık yoludur. Rızalık üzerine kuruludur. İyi, kötü birbirimizden bir iş yapacağımız zaman rızalık alırız, Alevi olmayan canlar için de rıza alırız. Buna nasıl razı oluruz. Yargıtay'ın bu kararı bizim açımızdan yok hükmündedir. Biz yolumuzda yürümeye devam ederiz. Kaldı ki Alevileri bir kenara bırakalım, bu karar laikliğe de aykırıdır. Devletin işi ne? Başka burnunu sokacak delik bulamamış da ibadet ettiğim yerin ne olduğuna bakacak hale düşmüş?"

'Çocuklarımızı din dersine sokmayacağız'
Aleviliğin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi müfredatına da girmesinin devletin Alevilik çerçevesi içinde gerçekleştiğini söyleyen Balkız, şöyle konuştu: "Müfredatını kendilerine göre yazdılar. Açılan davalar 'Alevilik de müfredata girdi' gerekçesiyle reddediliyor. Yerel mahkemelerimizin ve AİHM'nin verdiği olumlu kararlar bir bir geri alınmaya başlandı. Bütün çocuklarımızın büyük bir organizasyonla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini boykot etmelerini isteyeceğiz."