Evet o malum gün geldi çattı. Bugün Sevgililer Günü. Bugünü sevgilinizle el ele göz göze ya da hediye çekişmesi ile geçireceksiniz. Peki o çok sevdiğiniz sevgilinizle aşkınız ne kadar sürecek bilmek ister misiniz?


Özlem Çimen- Sevgililer Günü geldi çattı. Peki nedir Sevgililer Günü ve neden kutluyoruz. Kadınların erkeklere gömlek aldığı ve karşılığında tek taş yüzük beklediği bu günün kökeni Roma Katolik Kilisesi inanışına dayanıyor. İddiaya göre Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilmiş bir gün Sevgililer Günü. Valentine inancından dolayı öldürülmüş Hristiyan bir din adamı. Ne alaka demeyin? Bu konuda çeşitli rivayetler var. Rivayetlere göre Valentine, öldürülmeden bir gün önce gardiyanın kız kardeşine 'Valentine'nden' imzalı bir aşk notu vermiş. Kimi rivayetlere göre ise Valentine, evlenmesi yasak olan Romalı askerlerin gizlice evlenmelerine yardım etmiş. Yani o zamanlardan bu zamanlara Sevgililer Günü, sisteme göre değişiklik göstererek günümüze ulaşmış. İlk başta insanlar Sevgililer Günü'nü birbirlerine kart göndererek kutlarlarmış. Şimdi ise olay çığrından çıkmış ve tek taş yüzüğe kadar gelmiş.

Yani anlayacağınız Sevgililer Günü, kapitalist sistemin bir bahanesi olmuş. Yeterki insanlar alışveriş yapsın amacıyla uydurulmuş bir gün olarak tarihteki yerini almış.
 

Aşkın ömrü 4 yıl


Aşık oldunuz ve bu aşk hiç bitmeyecek sanıyorsunuz. Onunla evlemek, sabahları gözünüzü onunla açmak, ondan çocuklar yapmak istiyorsunuz. Masal gibi ömür boyu mutlu olmak hayali... Ama gelin görün ki gerçekler hiç de öyle değil. 1.5 saniyede beyninize giren aşkın, ordan çıkma süresi de 4 yıl. Yani en azından bilim insanları öyle diyor.

Bilim insanları aşkı "geçici bir delilik hali ve akıl tutulması"  olarak değerlendiriyor, eee çok da haksız sayılmazlar dimi. Sonuçta kimse kimseye 'bu iyiymiş ben buna aşık olayım' veya 'biz bununla iyi geçiniyoruz ya sevgili mi olsak' demiyor. Bir bakmışsın pat aşıksın. İşte o pat dediğim süre ise bilim insanlarına göre 1.5 saniye. Aşk, görsel bir beğeni ile başlıyor. Beğeni ile beyne sinyaller gidiyor, o kalp küt küt küt çarpmaya başlıyor. Ve bu işlem hepi topu 1.5 saniye sürüyor. Ondan sonra geçmiş olsun AŞIKSINIZ! Aşık olunca beyinde 12 merkez birden çalışmaya başlıyor hormonlar da devreye giriyor.

İşte başımıza ne geliyorsa o hormonlar yüzünden geliyor. Aşık olduğunuz kişiyi bir türlü aklınızdan çıkartamıyorsunuz. Nedeni mi; dopamin hormonu. Bu hormon sevilen kişiye yönelik bir ilgi odaklanmasına neden oluyor. Bununla da kalmıyor hem kadında hem de erkekte cinsel isteği artırıyor. Aşık olunca aynı zamanda Norepinefrin adı verilen hormon da devreye giriyor. Peki bu hormon ne işe yarıyor? Uykusuz geceler... kaçan iştahlar...

Aşkla birlikte vücutta mutluluk, özlem, huzur, kıskançlık, endişe ve heyecan da ortaya çıkıyor. Haydi gel de baş et hepsiyle.

Bilim insanlarına göre aşık olduğunuz kişiyi gördüğünüzde gözbebekleriniz büyüyor, vücut ısısı artıyor ve cinsel olarak vücutta tepkimeler başlıyor.

Sonra aşkım, balım, bitanemler başlıyor. Tabii ki aşkınız karşılıklıysa. Ha bir de karşınızdaki kişi bir odun değilse:)
 

Ama aşk da bitiyor


Evet o heyecanlar, özlemler, yer yer kıskançlık krizleri bir yerde maalesef bitiyor. Bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre aşkın ömrü ise 18 ay ile 4 yıl arasında değişiyor. Artık aşkım dediğiniz insanın elini tutuğunuzda, gözlerine baktığınızda, onu gördüğünüzde vücudunuz o ilk heyecanları hissettirmemeye başlıyor. Hadi geçmiş olsun AŞK BİTTİ. Eeee aşk bitti de nasıl hala beraberiz. Bilim insanları hiç üşenmedi bunu da araştırdı. Dört yılın sonunda vücudunuzdaki o başınıza belaları açan dopamin hormonu var ya işte o başlıyor azalmaya. Yerine ise oksitosin hormonu geliyor.

Oksitosin hormonu çiftler arasında bağlılık oluşturan hormondur. Yani artık aşk bitmiştir ama yine de seviyorsunuzdur o kişiyi. Yani ayrılmak istiyorum ama kopamıyorum da. Tamam heyecan yok ama ben onsuz da yapamam ki... sözlerine neden olan hormon. Hele bir de aşık olduğunuz kişiyle evlendiyseniz bu bahanelere maddi bahaneler de eklenir ve oksitosin hormonunun da desteğiyle aşksız ama bağlılık dolu bir hayata devam ederseniz.

Aldatıyorsam sebebi var Vasopressin


Bağlılık hormonlarından biri de Vasopressin hormonudur. Bu hormon seviyesi vücudunuzda yüksekse ömrünüzün sonuna kadar aşık olmasanız da tek eşli bir şekilde yaşayabilirsiniz. Ama gelin görün ki bu hormon vücudunuzda az ise işte o zaman da aldatmalar başlıyor. Yani aldatıyorsanız sizin değil hep o vasopressin'in suçu.
 

Aşk acısı çekiyorum bana bir çare


Aşk bitti acısı başladı. Sevgiliniz artık sizi sevmiyor artık istemiyor sizi terk etti. Evet zor bir durum. Başlar artık geceleri uykusuzluklar, o göğüs kafesine bir türlü sığmayan orda kıskıs kıvranan yürek ağrıları. Peki nasıl geçer bu aşk acısı. Bilim insanları bunun da araştırdı ve çikolatanın da dopamin hormonu salgılamada etkin olduğunu belirledi. O yüzden aşk acısına çikolata bire bir geliyor. En azından bilim insanları öyle diyor. Eee ne diyelim yenisini bulana kadar artık çikolataya devam.
 

Gelelim yüzük meselesine


Şimdi gelelim bu yüzük merakınıza. Bir efsaneye göre eskiden erkekler sevdikleri kadını el ve ayaklarından iple bağlarmış. Erkek ancak kadının kaçmayacağını anlarsa ve buna inanırsa o ipi çözer ve ipi parmağına bağlarmış. Bu ip onların aşkını simgelermiş.

Başka bir iddiaya göre ise Eski Mısır döneminde insanlar çeşitli bitkilere yüzük şekli vererek kullanırlarmış. Romalılar ise bir adım ileri gitmiş ve yüzük için demiri kullanmaya başlamış. Daha sonra da altının bulunmasıyla yüzükler altından yapılmaya başlanmış. İddiaya göre 860 yılında Papa Nicolas, altın yüzük takmayı çiftlere zorunlu kılmış. O gün bugündür de toplumlar kaynaştıkça bu gelenek yayılmış. Yani o parmağınızdaki ya kendi aranızda taktığınız ya da evlilik nedeniyle taktığınız, 'asla çıkartmam' dediğiniz, 'nerede senin yüzüğün' diye kavga sebebi yaptığınız yüzükler var ya işte onları Papa Nicolas'ın emriyle takıyorsunuz.

Ha bir de tek taş yüzük meselesi var. İşte o tek taş da Avusturya Arşidükü sayesinde ortaya çıkmış. Avusturya Arşidükü, nişanlısına elmas bir yüzük vermiş. İşte kadınların hayali, erkeklerin korkulu rüyası o tek taş yüzüklerde ordan çıkmış.

Sonuç olarak uzmanlar diyor ki yüreğinizi aşksız bırakmayın ama Sevgililer Günü'nü çok da abartmayın.