Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, Atatürk'ün naaşının Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e nakledildiği günü anlattı. Defin işlemine katılan 10 kişiden hayattaki tek isim olan Özden, 10 Kasım 1953'deki nakil sırasında yaşadıklarını, belge ve fotoğraflar eşliğinde dile getirdi.

Ankara Üniversiteliler Derneği'ndeki panele katılan Sözcü yazarı Yekta Güngör Özden, Atatürk'ün cenazesinde yakalarına taktıkları Atatürk resmini ve özel hazırlanan kravatı gösterirken salonda duygusal anlar yaşandı.


"YÜZÜ HİÇ BOZULMAMIŞTI"

Nakil sırasında ve tabut açıldığında Atatürk'ün yüzünü gören ve yaşayan son kişi olan Özden, "Etnografya Müzesi'nde tabut açıldı içinden çelik tabut çıkarıldı, çelik testere ile kesilerek tabut açıldı. O sırada Atatürk'ün yüzünü gördüm. Yüzü hiç bozulmamıştı. Sanki yeni tıraş olmuş gibiydi. Ardından tabut yeniden kapatıldı" dedi ve şunları söyledi:

"Ben Türkiye Milli Talebe Federasyonu Yayın Komisyonu Başkanı olmam nedeniyle Atatürk'ün naaşının nakli ve defni sırasında görev aldım. O dönem Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydim. Bana verilen görev kapsamında ilk olarak Etnografya Müzesi'nde saygı nöbetinde bulunacak 100 kız ve 100 erkek öğrenciyi belirledim.

Etnografya Müzesi'nden önde top arabası, ardında bizler yürüyüş başladı. O sırada hıçkırık ve ayak sesleri dışında hiçbir ses duyulmuyordu. Güzergah boyunca pencerelerde, yollarda halk toplanmış, büyük bir saygı, huşu, gözyaşı vardı. Ankara Palas güzergahından Anıtkabir'e geldik. Tabut önce Anıtkabir'in önündeki bölüme yerleştirildi. O sırada Celal Bayar konuşmasında, 'Seni sevmek milli ibadettir' dedi. Anıtkabir'de Aslanlı Yol'un başında naaş askerlerin omuzlarına alındı ve mozole binası önündeki katafalka konuldu.


"ASKERLERLE BİRLİKTE TOPLAM 10 KİŞİYDİK"

Buradan tabut mozoleye çıkarıldı. Oradan çelik bir vinç yardımıyla mezar bölümüne indirildi. Türkiye'nin dört bir yanından ve Kıbrıs'tan getirilen topraklar serpildi. Daha sonra tabut askerlerin omzuna alındı, mozoleden mezar odasına indirildi. Bu odada Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Atatürk'ün kardeşi Makbule Atadan ve ben vardım. Bazı askerlerle birlikte toplam 10 kişiydik.

Bu 10 kişiden hayatta kalan tek kişi benim. Defin işlemi sırasında Makbule Hanım hıçkırarak ağlıyordu. Ben de kenarda onları izliyordum. Defin sonrası tutanaklar imzalanınca Makbule Hanım hıçkırarak yeniden ağlamaya başladı. Ben de kaldığım yurt binasına dönünce uzun uzun ağladım."