Türkiye'nin son yıllarda dış ilişkilerinde ve ticarette en fazla ilerleme kaydettiği ülkelerden biri Çin. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi, üniversitelerin Çin Dili ve Edebiyatı, Çince mütercim tercümanlık ve sinoloji gibi Çin diliyle ilgili bölümlerine olan ilgiyi artırıyor. Ankara, Fatih, Okan, Erciyes ve İstanbul üniversitelerinde yer alan Çince bölümlerin puanlarındaki kayda değer artış da bunun en açık örneği. 3 yıl öncesine kadar 336 puanla öğrenci alan Ankara Üniversitesi Sinoloji Bölümü'nün geçen yılki puanı 488. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 341 tavan puanı ile öğrenci alan Kayseri Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün geçen yılki tavan puanı da 473'ü buluyor. En fazla artış ise 2009'da 350 puana kadar öğrenci alan, geçen yılki tavan puanı ise 545 olan Fatih Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde. Öğrencilerin Çinceyi tercih nedeni ise ortak: iş imkânlarının fazlalığı. Öyle ki öğrenciler, piyasadaki talep fazlalığından daha lisans eğitimlerine devam ederken iş hayatına atılma fırsatı buluyorlar.

Üniversitede yaklaşık 80 yıldır Çince öğrettiklerini belirten Ankara Üniversitesi Sinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Okay, son 5-10 yılda önceki senelerin aksine Çinceye ciddi bir rağbet olduğunu söylüyor. Çince öğretecek akademisyen konusunda sıkıntı yaşandığını ifade eden Okay, "Öğrencilerden Çinceye ilgi büyük. Çince bölümü son birkaç yıl içerisinde diller arasında en yüksek puanla öğrenci alan bölüm haline geldi. Kontenjanımız 30 kişiyle sınırlı ve artırmayı çok istiyoruz. Ancak öğretim elemanı yetersizliğinden dolayı bu şimdilik mümkün değil." diyor. Öğrencilerinin lisans hayatlarında çalışmaya başladıklarını belirten Okay, henüz 2'nci sınıfta okuyan öğrencilerinin bile Türkiye'de fabrika kuran Çinli firmalarda iş bulduklarını dile getiriyor. Yabancı dil olarak Çinceyi düşünen öğrencilere korkmadan tercih edebileceklerini söyleyen Okay, mezun öğrencilerin çalışma alanlarını ise şöyle sıralıyor: "Turizm sektöründe çalışabilir, acente kurabilir, rehberlik yapabilirler. Üniversitelerde ve hatta liselerde Çince öğretimi yaygınlaştığı için öğretmenlik ve akademisyenlik yapmaları mümkün. Ayrıca Çince bilenler çeviri yapabildikleri gibi Başbakanlık, bakanlık ve müsteşarlık gibi devlet dairelerinde de kolaylıkla iş bulabilirler." Fatih Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden bu yıl mezun olmaya hazırlanan Salih Ünal da, öğrenciliği esnasında pek çok iş tecrübesi edindiğini söylüyor. Türkiye'ye geldiklerinde Çin Başbakanı Wen Jiabao ve Çin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Şi Jinping'i ağırlayan heyette de yer aldığını kaydeden Ünal, "Çincenin iş imkânlarının geniş olduğunu biliyordum. İşin mutfağını bilerek bu bölümü seçtim. Ancak hayalimin çok daha ötesinde imkânlarla karşılaştım." diye konuşur. Yabancı dil olarak Çince seçenlerden biri de İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği 2'nci sınıf öğrencisi Yuşa Topcu. Maden mühendisi olan babasının tavsiyesiyle Çinceye başlayan Topcu, yazlarını Çin'de geçiriyor. Yalnızca mermer sektöründe bile ürünlerin yüzde 90'ının Çin'e gittiğini belirten Topcu, ticari piyasada Çince bilenlere duyulan ihtiyacı ise "Türkiye'de Çin'le ticaret yapan bazı şirketler var. Çince biliyorsanız önünden geçmeyin. Kesin işe alırlar." cümleleriyle anlatıyor.

Öğrenci sayısı piyasadaki ihtiyacı karşılayamıyor

Çince bilen elemana ihtiyaç duyan şirketlerle öğrenciler arasında irtibat sağlayan Çin Kültür Merkezi Müdürü Mustafa Karslı da, üniversitelerin ilgili bölümlerinde okuyan öğrenci sayısının piyasadaki ihtiyacı karşılayamadığına dikkat çekiyor. Yeterli düzeyde Çincesi olmayan öğrencilere bile iş vermek zorunda kaldıklarını aktaran Karslı, Çin dili ve kültürünü tanıtmaya dair projelerinin olduğunu söylüyor. Turizm acentesi sahibi Devrim Öger de, "Okullarda acilen Çince öğretilmesi gerekiyor. Çünkü Çin'den Türkiye'ye reklam yapılmadığı halde ciddi sayıda turist geliyor. Kokart sahibi olmayan rehberlere bile iş vermek zorunda kalıyoruz. Eşim acente müdürü olduğu halde işe çıkmak zorunda kalıyor." diye anlatıyor.