Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haftasonu Fransa’da “Teröre karşı tek ses” mitingini gerçekleştirdikten sonra geçtiği Brüksel’deki temaslarını önceki akşam tamamlayarak Japonya’ya hareket etti. Japonya yolunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başta Suriye krizi ve oğlu Bilal Erdoğan’la ilgili iddialar olmak üzere gündemdeki başlıklarla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu.
 
NATO HAVA SAHASININ İHLALİDİR: Brüksel’deyken NATO Konseyi, Rusya’nın hava sahası ihlalleriyle ilgili sert bir açıklama yaptı. Verilen mesaj son derece açık; Türkiye’nin hava sahasını ihlal, NATO hava sahasının ihlalidir. Rusya’nın açıklamalarını ciddiyetle bağdaştıramadığımı belirtmek durumundayım. Rusya’nın Türkiye gibi kendisiyle komşu olan; üst düzey işbirliği konseyi mekanizmasının yürürlükte olduğu bir ülkeye yönelik bu tür ihlaller yapmış olması elbette hoş değil.

KIRGINLIK İÇİNDEYİZ: Arife günü Moskova’da Putin ile yüzyüze görüştük, hava operasyonlarının hemen akabinde telefon görüşmemiz oldu. Tüm bunların ardından, yaşananlar da hava sahası ihlalleri de ciddiyetle bağdaşmıyor. Elbette kırgınlık içindeyiz. Böyle bir şey olmamalıydı.
 
RUSYA VE ABD AYNI ÇİZGİDE OLMAZ:
(Hem Rusya hem de ABD’nin PYD konusundaki görüşlerinin benzerliği konusunda) Türkiye’nin söz konusu olduğu bir meselede, ABD ve Rusya’nın tümüyle aynı çizgide olabileceklerini düşünmüyorum. Her şeyden önce Türkiye olarak biz ABD ile müttefikiz; NATO üyesiyiz. Türkiye’ye yapılacak bir yanlışlıkta her iki ülkenin aynı çizgide olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Böyle bir durum mümkün değil. PYD’nin PKK ile iç içe olduğunu herkesin bilmesi lazım. PYD’yi PKK’dan ayrı görmek mümkün mü? Değil.
 
50 UÇAK GÖNDERDİLER: Rusya, Irak davet ederse, DAİŞ için orada da hava operasyonu yapabiliriz diyor. Rusya, Suriye’de DAİŞ’i vurmuyor ki! Bir keresinde ağızlarından kaçırarak, ‘Rejime karşı her unsur bizim için teröristtir’ dediler. Sonra toparlamaya çalıştılar. Görünen o ki bunların asıl derdi, Lazkiye’de üs kurmak, Suriye’de askeri varlıklarını güçlendirmek. 50 uçak gönderdiler. Orada ciddi bir askeri oluşum içindeler.
 
FARKLI TAVIR KOYMALARI GEREKECEK: Brüksel’deki NATO Konseyi toplantısından sonra, başta ABD olmak üzere tüm ülkelerin ortaya farklı bir tavır koymaları gerekecek. Mevcut durumu bu haliyle kabullenemeyiz. Hava ihlalleri konusunda Rusya’nın izahatları inandırıcı değil.
 
PUTİN’İ ARAMAMIN ANLAMI YOK:
(Gerilimin sıcak çatışmaya dönmesi endişesi var mı? Putin ile görüşecek misiniz?) Rusya’nın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. NATO Konseyi’nin hemen bir olağanüstü toplantı yapması da işin ciddiyetini gösterdi. Moskova’da Putin’le arife günü uzun bir konuşma yaptım. Ondan sonra neler yaşandı biliyoruz. Hava operasyonlarının akabinde telefonla görüştüm. Görüşmenin ardından hava sahası ihlali oldu. Bu şartlarda benim tekrar aramamın anlamı yok.
 
OBAMA İLE GÖRÜŞEBİLİRİM:
(ABD’den karşı hamle gelmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Suriye konusunda Türkiye-ABD görüşmeleri çok önceden başladı. Uzun zamandır sürüyor. Gelinen son durumu da, Dışişleri Bakanlarımız, askeri yetkililerimiz görüştüler, görüşüyorlar. Muhtemelen önümüzdeki hafta, ben de Obama’yla bir telefon görüşmesi yapabilirim; bu şekilde konuyu teferruatlı biçimde de ele alabiliriz.
 
KOPUKLUK YOK:
(Patriotların geri çekilmesi kararı verilmişti. Müttefiklerden destek isteyecek misiniz?) Görüşmelerde herhangi bir kopukluk yok. Askerler de Dışişleri de görüşmeleri sürdürüyor. Gereken neyse yapılır zaten.
 
RUSLAR YAPMAZSA BAŞKASI YAPAR: (Doğal gazla ilgili projeler, Mersin Akkuyu gibi projeler yaşanan süreçten nasıl etkilenir?) Bu tek taraflı bir konu değil. Bunlar aynı zamanda Rusya’nın da düşünmesi gereken meseleler. Akkuyu’yu Ruslar yapmaz ise bir başkası gelir yapar. Oraya 3 milyar dolarlık bir yatırım yaptılar zaten. Dolayısıyla o konuda daha hassas olması gereken Rusya. Doğal gaz konusuna gelince. Biz Rusya’nın bir numaralı doğal gaz tüketicisiyiz. Türkiye’yi kaybetmek Rusya için ciddi bir kayıp olur. Türkiye, gerektiğinde, doğalgazı çok farklı yerlerden temin yoluna da gidebilir. İcabında farklı alternatiflere yönelir. Dolayısıyla tüm bu konularda Rusya da iyi düşünmek durumundadır. Türkiye-Rusya arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi mekanizması var. Bu tür bir mekanizmayı kaybetmek herhalde Rusya açısından yanlış olur. Biz bunların kaybedilmesini istemeyiz elbet. Bu nedenledir ki, Rusya’nın bunların kaybedilmesine yol açacak adımlar atması bizleri üzüyor. Bu tür hadiselerde duygusal davranamayız.
 
 
ABD ile müttefik olmamızın yanı sıra stratejik ortağız
 
NATO İTTİFAKINDAYIZ: (ABD’nin Türkiye’yi yalnız bıraktığı görüşüne katılıyor musunuz?) Bizler, ABD ile müttefik olmamızın yanı sıra stratejik ortağız. Dolayısıyla ABD ile görüşmelerimiz sürüyor. Devlet kurumlarımız sürekli temas halinde, etkin bir şekilde görüşüyor. Başta söylediğim gibi ABD ile müttefikiz. NATO ittifakındayız. NATO Konseyi’nin son açıklaması bu hususlarda aynı zamanda bir yol haritasıdır.
 
UÇUŞA YASAK BÖLGE OLMALI:
(ABD’nin pasif tutumu sürerse, Türkiye’nin tek taraflı tampon bölge oluşturma girişimi gündeme gelebilir mi?) Geçenlerde 7 ülke ortak açıklama yaptı: ABD, Fransa, Türkiye, İngiltere, Almanya, Katar, Suudi Arabistan. Bu ülkeler çalışmayı sürdürüyor. ‘Tampon bölge’ ifadesi yanlış bir ifade. Terörden arındırılmış güvenli bölge. Bununla, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir yaşam alanı oluşturması hedefleniyor. Türkiye’den dönmek isteyen Suriyeli misafirlerimiz için de, Suriye’de yerlerinden olan insanlar için de önemli. Ben çadır veya konteyner kent formüllerine sıcak bakmıyorum. Görüşmelerimde, güvenli bölgede özgün mimariyle konut projeleri gerçekleştirebileceğimizi söyledim. Muhataplarımız da üzerinde çalışmak istediklerini ifade etti. Bu hayata geçirilirse, eğit-donatdan sonra en önemli adım olacak. Tabi bu uçuşa yasak bölgeyi de beraberinde getirecektir. Zira orası uçuşa yasak bir bölge olmalı ki güvenli bir bölge haline gelsin.
 
HİÇBİRİ HAYIR DİYEMİYOR: (PYD’yi terör örgütü olarak görme konusunda AB’nin yaklaşımı nasıl?) Görüştüklerimin hiçbiri buna hayır diyemiyor. Kobani’yi anlattım. Kobani’deki sivil halk Türkiye’ye sığındı. Ama PYD’nin PKK ile alakalı olduğu apaçık ortada. Kobani’de PYD’lilerin olduğu mekanlarda bölücübaşının fotoğrafları asılı. Hani hiçbir alakaları yoktu? PKK ile alakaları, bu kadar açık ve net.
 
"DAHA ÖNCEKİ TEMASLARIMIZDAN ÇOK DAHA OLUMLU"
 

AB İLE FASILLARI GÖRÜŞTÜK: AP Başkanı Martin Schultz, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ile görüştük. Meselelerin başında, mülteciler, AB’ye tam üyelik süreci vardı. Fasılları tek tek masaya yatırdık. Juncker, müzakere sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirtti. Özellikle vize muafiyetini hızlandırma; 2017’den daha öne çekme gayreti içinde olduklarını gördüm. Gerek Schultz, gerek Tusk, gerek Juncker’in, daha önceki temaslarımızdan çok daha olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını müşahede ettim. Özellikle mülteciler konusunda, Türkiye’nin çok ciddi bir yükü olduğu, bir kısmının AB tarafından paylaşılması konusunda  hemfikirler. Yükümüzün ne kadarını nasıl alacaklarını belirleyecekler. 4 yılda yaptığımız harcama ortada. 2 milyon kişiyi misafir ediyoruz. İstanbul’da 400 bini aşmış durumda. Avrupalılar hassasiyetini sürdürürse, iyi bir ilerleme sağlanabileceğine inanıyorum.
 
TERÖR KONUSUNDA HASSASLAR:
Türkiye’nin öneminin giderek arttığı konusunda hemfikirler. Terör konusunda da daha hassaslar. Bölücü terör örgütüne karşı tavırları çok net. İstikrarlı bir Türkiye’nin mülteciler meselesi dahil her konuda daha etkili olabileceğini biliyorlar.
 
NE KADAR SAMİMİLER BİLEMEYİZ:
Ne kadar samimi olduklarını bilemeyiz. Bu Türkiye’ye duyulan ihtiyaçtan kaynaklanan bir durum da olabilir. AB üyesi ülkeler şu an için kendilerine ne kadar az mülteci gelebilir, bunun hesabını yapmakla meşgul. Biz de kapıları açalım AB’ye gitsinler tavrı içinde olmadık.
 
YAYINLARI İNCELEYİN DEDİM: (İfade özgürlüğü konusunda AB medyasında eleştirel yayınlar yapılıyor. Bu konu gündeme geldi mi?) Kısmen de olsa geldi. Kendilerine söyledim. Tayyip Erdoğan’a yapılan hakaretlerin hiçbiri, dünyada bir başka ülke medyasında bir başka lider için yoktur. Erdoğan karşıtı medya gruplarında, hakaretin binbir türlüsü var. Bütün gazeteleri, tv yayınlarını masaya yatırıp inceleyin dedim. Biz tüm bu hakaretlere sabırla karşı koyduk. Ailemize saldırıyorlar.
 
OĞLUM HAKKINDA TEZVİRATA BAKIN: Oğlum Bilal Erdoğan hakkında yaptıkları tezvirata bakın. Kendisi doktora için İtalya’da. Yok efendim neymiş, 1 milyar doları İtalya’ya kaçırmış! Ya böyle bir yalan olabilir mi? Sosyal medya üzerinden de iftira ve tezvirat peşindeler. Bunlar cibilliyeti bozuk insanlar. Bu tür alçaklıklar dünyanın hiçbir yerinde hoş görülmez. Ama bizde bazı medya organları bu tür şeylere tevessül ettiği gibi, muhalefet partileri de iftiraları kullanarak siyaset yapabiliyor. Avukatlarımız tabii ki gerekli davaları açıyor.
 
 
‘BU ÖRGÜT PARAYI NEREDEN BULUYOR?’
 
PARALEL YAPILANMA: Belçika Başbakanı Charles Michel ile paralel devlet yapılanmasını da konuştuk. Başbakan, ‘Bu konuda bilmediklerim vardı, beni aydınlattınız’ diyerek teşekkür etti. Takipçisi olacağını belirtti.
 
YASAL ADIMLAR ATILMALI: (Bu yapıya bağlı yayın organlarının serbestçe yayın yapması yönündeki tartışmaların anımsatılması üzerine) Doğru bir tespit ve yerinde bir soru. Yasal çerçevede gerekli adımlar neyse atılmalı.
 
ÜLKEYİ BUNLARA KAPTIRMAYIZ: (Paralel yapı ile ilgili kırmızı bülten çalışmalarında gelişme var mı?) Ulusal ve uluslarası hukuk çerçevesinde ne gerekiyorsa yapılıyor. İnterpol prosedürü neyi gerektiriyorsa, yerine getirilecektir. Devletin ilgili kurumları takipçisi. ‘İnlerine gireceğiz’ dedik, giriyoruz. Kaçışlarının sebebi bu. Biz bu ülkeyi bunlara kaptırmayız. Seçimden sonra bu aynen devam edecek.
 
BUNCA KAYNAK NEREDEN?: Kim bu vatanı seviyorsa, yerliyse, milliyse el ele verererek, bu meselenin üzerine gitmek durumundadır. Bu örgüt bu paraları, bunca kaynağı nereden buluyor? Manipülasyon amacıyla birden çok gazeteleri, televizyonları var. Pensilvanya’daki kişi mi kazanmış bu paraları? Açtığı davaların harç paraları bile ciddi bir meblağ. Vatandaşlarımız ciddi biçimde düşünmeli.
 
 
‘ÖLEN DE ÖLDÜREN DE KÜRT’
 
ÇÖZÜM SÜRECİ: (Çözüm sürecinin geleceği nasıl olacak?) Ben çözüm süreci kaldırılmıştır demedim, şu aşamada buzdolabına konulmuştur dedim. İşler yoluna giderse, süreç yeniden gündeme gelir. Terör örgütünü arkasına alan siyasi parti çözüm sürecine uymadı. Meydanlarda sokağa dökülün çağrısı yaptı. Bizim arkamızda YPG var, PKK var dediler. Eşbaşkanları bu şekilde konuştu. 6-8 Ekim olaylarında 50 Kürt kardeşimiz hayatını kaybetti. Ölen kim, öldüren kim? Kürt. Bunları yaşadık. Valiler ve kaymakamlar, vatandaşlarımızın güvenliğini temin için, ellerindeki yetkilileri kullanmalı. İç güvenlik yasasının gerekleri yerine getirilmeli. Ben artık valilerimizin, emniyet mensuplarımızın, jandarmamızın, askerimizin daha kararlı olduklarını görüyorum. Vatandaş, devletin kendi yanında olduğunu hissetmeli. Örgüte ciddi darbe vuruldu. İki bini aşkın terörist öldürüldü. Şehit de verdik. Allah’tan tekrar rahmet diliyorum.
 
YAPILAN YANLIŞTIR: (Aracın arkasından cenazenin sürüklenmesi konusunda) Olayın ayrıntılarını bilmiyorum. Çeken kim, çekilen kim, tabii ki incelenmeli. Devletin polisi öyle bir şey yapmışsa, elbette ki yapılan yanlıştır. Öyle bir şey olmamalı.
 
 
‘YSK kararıyla il ilçe seçim kurullarının eli kolu bağlandı’
 
EN İDEALİ TAŞIMALI SİSTEMDİ: (Sandık güvenliği sağlanabilecek mi?) En ideali taşımalı sistemdi. Bunun için anayasa değişikliği gerekiyordu ama bu mümkün olmadı. Sandık yerlerinin emniyeti ve tespiti konusunda mülki amirlerin yetkileri var. Bu yetki ellerinden alındı. Kim nerede oy kullanacak değil, hangi sandık nereye yerleşecek meselesi. Sandık köye kurulur, ilçeye kurulur emniyete göre bu tespit yapılır. YSK’nın açıkladığı karar neticesinde il ilçe seçim kurullarının eli kolu bağlandı. Temennim bu seçimlerden ciddi bir sandık güvenliği sıkıntısı yaşamadan çıkılmasıdır.