Anket, öğrencilerin yüzde 68,50’si evde gergin olduğunu, bu oranın kızlarda ise yüzde 74’e çıktığını gösteriyor. Araştırmaya göre, öğrencilerin birbirlerini şiddet uygulama oranı ise yüzde 81.5. Kızgınlık ve öfke halinin yüzde 83 olduğu gençler arasındaki karamsarlık oranı ise yüzde 85.5. Gençlerin cinsel tacize maruz kalma ya da buna tanıklık etme durumu da yüzde 52. Ankete katılan gençler kendilerini suç işlemekten alıkoyacak faktör de yüzde 42 Allah korusu, yüzde 25 kanun.

Hayatboyu Eğitim ve Şiddetle Mücadele Merkezi Vakfı (HEGEM) tarafından yapılan ve halen devam eden “Türkiye’nin Şiddet Haritası” isimle çalışmanın ilk sonuçları, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde açıklandı. HEGEM Genel Başkanı Adem Solak, Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Eğitim Bilemleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurten Sargın ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yahya Mustafa Keskin düzenledikleri basın toplantısında, araştırmanın sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı.

Doç. Dr. Nurten Sargın, 104 öğrenci arasında yapılan araştırmanın, gençlerin yüzde 36’sının evde şiddet gördüğünü gösterdiğini belirtti. Erkek çocukların daha çok babadan fiziksel şiddet gördüğünü ifade eden Sargın, bunu rol-model alan çocuğun da dışarıda şiddetin uygulayıcısı olarak karşımıza çıktığına dikkat çekti.

Araştırmaya göre, bilinenin aksine evde en öfkeli kişiliğin anneler olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Sargın, “Çocuklarına gösterdikleri kızgınlık annelerde çok yüksek. Öfkeye en fazla maruz kalan ise hem anne hem babadan kız çocukları. Anne ve baba, kız çocuklarına daha çok öfke davranışı, erkek çocuklarına ise daha çok babalar fiziksel şiddet davranışı gösteriyorlar.” dedi.

Doç. Dr. Sargın, bu şiddete karşılaşan çocukların genellikle münakaşa, ağız kavgası yaparak sorunu çözme şeklini benimsediğinin altını çiziyor. İkinci sırada ise müzakerenin geldiğini anlatan Sargın, konuşarak, anlaşarak, ortak çözüm bularak sorunların halletme yönteminin ikinci düzeyde kaldığını dile getirdi.

KIZLAR MÜNAKAŞA, ERKEKLER MÜZAKERE İLE ÇÖZÜM ARIYOR

Kardeş ilişkilerinde de kız çocuklarının daha çok münakaşa ettiğini dile getiren Sargın, kızların uyguladığı şiddetin daha çok sözel olduğunu belirtti. Sargın, erkek çocukların ise kardeşleriyle daha çok müzakere ederek, konuşarak sorun çözme eğiliminde olduğuna dikkat çekti. Her iki grubun arkadaşlarıyla ise yine münakaşa yolunu tercih ettiğini söyleyen Sargın, “Burada erkek çocuklar çocuklarımız farklılaşıyor. Ne yazık ki, erkek çocuklarımız ikinci sırada şiddete başvuruyorlar. Yani evde fiziksel şiddete maruz kalan çocuk, akranlarıyla birlikte olduğunda sorun çözmede fiziksel şiddeti kullanıyor.”

KIZLAR MUTSUZ, GERGİN

Öğrencilerin yüzde 68.50’sinin evde gergin olduğunu belirttiğine işaret eden Sargın, kızlarda ise bu oranın yüzde 74’e çıktığına vurgu yapıyor. Kızlarda mutsuzluk ve gerginlik oranının çok yüksek olduğunu dikkat çeken Sargın, “Yani evde anne-babadan sürekli ökeli davranışlara maruz kalan kız çocuklarımız daha mutsuz, daha gergin.” diye konuştu.

CİNSEL ŞİDDETE MARUZ VE TANIKLIK ERKEKLERDE DAHA YÜKSEK

Cinsel tacize maruz kalma ya da buna tanık etme oranın da yüzde 52 çıktığını ifade eden Sargın, “Ne yazık ki, erkek çocukların şiddete maruz kalma ya da tanık olma oranının kız öğrencilerden daha yüksektir. Yani aslında sokağı yolladığımız, erkektir bir şey olmaz dediğimiz çocuklarımızın hem cinsel taciz hem şiddete maruz kalmada daha çok risk grubunda olduğunu görüyoruz. Kızları daha evde tutuyoruz. Ama evde tutuğumuz kızlarımız da huysuz, mutsuz ve onlar da öfkeli davranışlar sergiliyorlar. Özellikle kardeşleri ve arkadaşlarına sözel şiddet uygulayarak farklı tutumlar sergiliyorlar.” dedi.

Öğrencilerimizin birbirine şiddet uygulama oranı ise yüzde 81.5 olduğunu belirten Sargın, yüzde 83’ününün de kızgınlık ve öfke duyguları hissettiğinin altını çizdi. Sargın, gençler arasındaki karamsarlık oranın da yüzde 85.5 olduğunu kaydetti. Gençler en güvenli görülen evlerinde şiddete maruz kaldığına değinen Sargın, bu konunun ele alınması gereken çok ciddi bir durum olduğunu belirtti. Özellikle kadın, anne eğitimlerinin önemine vurgu yaptı.

Gençler cinsel tacize, öfkeye, kızgınlığa maruz kaldığını aşiret eden Sargın, “Gençlerin sergilediği davranışların da buna paralel olduğunu görüyoruz. Bu çarpıcı sonuçlar bütün kuramları ilgilendiriyor. Bu konunun mutlaka öncelikle olarak elene alınması lazım. Çözüm noktasında kendi kültürümüz ve değerlerimizin çözüm yöntemlerini de baz alarak ama dünyadaki çözüm yöntemlerini de inceleyip işimize yarayanları alarak çözümlür bulmamız gerekiyor.”

"ALLAH KORKUSU SUÇTAN ALIKOR"

Doç. Dr. Sargın, yapılan araştırmaya göre, gençler kendilerini suç işlemekten alıkoyacak etkenlerin başında yüzde 42 ile Allah korusunun, ikinci sırada ise yüzde 25 ile kanunun geldiğini kaydetti.

Şiddeti tetikleyen çok değişik faktörler olduğunun altını çizen Sargın, “Ailede ise şöyle bir özellik var: aile dediğimiz çocuğun en güvenli olduğu, bir problemi olduğunda döndüğü, çözüm aradığı, sığındığı bir limandır. Böyle bir yerde şiddeti görülmesi çocuklar için riski biraz daha arttırmakta. Çok güvenli değimiz aileler çocuklar için risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için aile boyutu çok önemli.” diye konuştu.

Prof. Dr. Yahya Mustafa Keskin de gençlerin okulda ya da toplumsal hayatta şiddete meyletmesinin temelinde aile şiddet görmeyle paralellik arzettiğini görüldüğünü belirtti. Ailede sevgi , saygı, merhamet ve şefkat duygularının aktarımının tekrar ön plana çıkartılması gerektiğini söyleyen Keskin, gençler arasındaki şiddet eğiliminde ailenin dışındaki faktörlerinde önemine dikkat çekti. Keskin, şunları söyledi: “Örneğin siyasetteki şiddet dili kızların yüzde 85’i, erkeklerin yüzde 72’i rol-model aldıkları kişilerin şiddet dilinden ve bu davranışlarından etkilendiklerini söylemektedirler. Doğuştan getirdiği genetik özellikler, aile, okul, toplumsal çevre de etkili olmaktadır. Siyasetçe, sanatçı, sporcu ve eğitimciler gibi gençlerin kendilerin model aldığı kişilerin eylemleri ve kullandığı şiddet dili de etkin faktörler arasındadır.”

HEGEM Genel Başkanı Adem Solak da ailede şiddet olduğu müddetçe toplumun her alanında şiddetin olmasının kaçınılmaz olduğuna vurgu yaptı. Devletin bu soruna çözüm bulmak için bir hafızasının olmadığını savunan Salok, yaptıkları çalışmanın neticelerini ilgili bakanlıklar ve kurumlara da göndereceklerini ifade etti. Solak, toplumsal şiddetin çözümü için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.