Türkiye'de mevcut ya da olası sorunlar ile gündeme ilişkin konularda toplumun nabzını tespit etmek amacıyla Kadir Has Üniversitesi'nin her yıl Türkiye genelinde 26 il (İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir, Aydın, Manisa, Tekirdağ, Balıkesir, Adana, Antalya, Hatay, Zonguldak, Samsun, Kastamonu, Kayseri, Kırklareli, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Bitlis, Erzurum ve Ağrı) kent merkezlerinde ikamet eden kamuoyu ile yaptığı Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması'nın sonuçları Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’ndeki toplantıda açıklandı.  Toplantıya  Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Zaim ve İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Banu Baybars Hawks katıldı.

 
"MHP'Lİ SEÇMEN AK PARTİLİ SEÇMEN İÇERİSİNDE ERİMEYE BAŞLIYOR"

Araştırma sonuçlarıyla ilgili DHA'ya değerlendirmelerde bulunan Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, şöyle konuştu:

"Siyasi açıdan ülkedeki partilerin oy tabanlarının konsolidasyonu netleşmiş durumda. Her yıl giderek artan bir netleşme söz konusu. Örneğin iktidar partisi olan AK Parti'nin tabanında kendi hükümetini destekleme oranı her türlü politikada çok yüksek çıkıyor. Ekonomide bir kriz olduğunu düşünenler yüzde 71 civarında ama buna rağmen 'hükümetin ekonomi politikalarını başarılı buluyor musunuz?' diye sorduğumuzda ortalama olarak yine başarılı bulunduğunu hatta AK Parti tabanında çok başarılı bulunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla parti bağlılığının HDP ve AK Parti taraflarında ciddi miktarda geliştiğini görebiliriz. MHP ve CHP seçmeni ise daha ortada gözüküyor. Siyasi alandaki ikinci dikkat çekici sonuç ise MHP'li seçmenin giderek AK Parti'li seçmen içerisinde erimeye başladığını ve tabanda bir yaklaşma olduğunu görüyoruz. Pek çok soruda birbirine çok yakın cevaplar veriliyor. Örneğin bugün seçim olsa kimse oy verirsiniz sorusunda MHP'nin yüzde 10.1 ile barajda olduğunu görüyoruz. Görülüyor ki MHP'liler bu görüş yakınlaşması nedeniyle AK Parti'ye doğru bir kayış yaşamış. Bence bu siyasi anlamda en önemli sonuçlardan biriydi."

"OLASI BİR RAKKA OPERASYONUNA DESTEK YÜZDE 50'NİN ÜZERİNDE"

Dış politika başlığında da dikkat çekici değişimlerin yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Aydın sözlerini şöyle noktaladı:

"Türkiye'nin dış politikasında son aylarda gördüğümüz değişimle birlikte hükümetin dış politikasını başarılı bulma oranının da artmaya başladığını görüyoruz. Suriye özelinde baktığınızda şu anda sürdürülen Fırat Kalkanı operasyonuna desteğin yüzde 58-59 gibi bir oranda olduğunu, kamuoyunda çok konuşulmamış olmasına rağmen olası bir Rakka operasyonuna bile desteğin yüzde 50'nin üzerinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla buralardaki aktif hareketliliğin, askeri operasyonların Türk halk nezdinde destek bulduğunu görüyoruz."

"YÜZDE 60 KENDİSİNİ MUHAFAZAKAR, DİNDAR VE MİLLİYETÇİ OLARAK TANIMLIYOR"

"Türkiye'de kendisini muhafazakar, dindar ve milliyetçi olarak tanımlayanlar toplumun yüzde 60'ını oluşturuyor. Dolayısıyla anketten çıkan bütün sonuçları bu noktadan ele almak lazım. Diğer gruplar bu kitlenin yanında çok daha küçük bir bünye meydana getiriyor" diyen Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman da şunları söyledi:

"Türkiye'de bugün de iktidarda bulunan AK Parti yönetimi, parti olarak, yönetim olarak ve politika olarak kendi tabanından tam bir destek görüyor. Bu destek çeşitli sorularda yüzde 90 ve üstünde. Diğer partilere baktığınız zaman örneğin Cumhuriyet Halk Partisi'nde her iki kişiden biri partisini beğenmiyor, başarısız buluyor. Lideri destekleme oranı ise yüzde 15'e düşmüş durumda. Bunlar Türkiye'deki siyasetin bugünkü iktidarı destekleyen kitle tarafından kabul gördüğünü tayin ediyor. Nitekim yansıması şöyle; daha önceki dönemlerde örneğin Kürt siyaseti konusunda daha ortalarda bulunan veya zaman zaman da başarısız bulunan iktidar bugün tam manasıyla başarılı görülüyor. Yani bu demektir ki AK Parti kendi kitlesini kontrol etmektedir ve ondan onay aldığı politikaları sürdürmektedir. Ya da yönetim katında geliştirdiği politikayı kendi tabanına benimsetmekte hiçbir güçlüğü yoktur. Bu önemli bir nokta. Bu konu ile bağlantılı olan diğer nokta ise Türkiye'nin yine milliyetçi, muhafazakar ve dindar taban açısından modern bir toplum olarak görülmesidir. Bu çok önemli bir noktadır. Buna mukabil olarak örneğin CHP kitlesi, kendisini sosyal demokrat, sosyalist olarak tabir edenler ve HDP tabanı Türkiye'yi modern olmayan bir ülke olarak görmektedir. Bu da yine kendi iç açılımı bakımından önemli sonuçlar geliştiren bir unsurdur."

"LAİKLİK-MÜSLÜMANLIK BAĞLAMINDA KUTUPLAŞMA VAR"

"Milliyetçi, muhafazakar ve dindar tabanın yüzde 80'e yakın bir oranı kendi dışındaki görüşlere saygı duyduğunu ifade ediyor. Ancak diğer kesimin kendi dışındaki görüşlere saygı ve kabul gösterme oranı neredeyse yarı yarıya düşük" diyen Prof. Dr. Kahraman sözlerine şöyle devam etti:

"Bu bir kutuplaşma göstergesidir. Kutuplaşma ise laiklik-Müslümanlık bağlamında bu ortaya çıkıyor. Yani artık doğulu-batılı gibi bir ayrım söz konusu değil. Ama hala laiklik-Müslümanlık bağlamında Türkiye'de bir kutuplaşma cereyan ediyor ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye bu çoğunluk tarafından önümüzdeki öngörülebilir dönemde yönetilecek ve o kitle tarafından da herhangi bir yönetim sorunu görülmeyecek."

"TÜRK HALKININ YÜZDE 50'Sİ MUTLU"

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de halkın yüzde 50 oranında mutlu olduğunu, Türkiye'de yaşamaktan memnun olduğunu ve imkanı olsa dahi yurtdışında yaşamak istemediğini söyleyen Kahraman sözlerini şöyle noktaladı:

"Bu sonuçları iyi okumak lazım. Türkiye dediğimiz zaman hepimiz onu kendi mikrokozmozumuz, kendi küçük dünyamız, kendi ekosistemimiz içerisinde tanımlıyoruz. Halbuki Türkiye bunun çok ötesinde 80 milyon nüfuslu büyük bir kitle. Örneğin AK Partiye oy veren insan sayısı yaklaşık 25 milyon. Dolayısıyla Türkiye'nin mutluluğunu mutsuzluğunu, Türkiye'de sürdürülen politikaların doğruluğunu yanlışlığını ve bugün ortaya çıkan Türkiye modelini değerlendirirken bu büyük kitlenin varlığını göz önünde tutup meseleyi buradan görmeye çalışmak bence Türkiye'deki kutuplaşmayı azaltacak en önemli unsurlardan biridir."

Halkın yüzde 50'den fazlasının Türkiye'nin değişen bir ülke olduğunu düşündüğünü, yüzde 65 oranında kitlenin ise bu değişimin iyi yönde olduğunu düşündüğünü söyleyen Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Banu Baybars Hawks ise şunları söyledi:

"Halkın yüzde 71.7'si Türkiye'de şu anda bir ekonomik kriz olduğunu düşünüyor ve geçtiğimiz yıla oranla kendisinin ekonomik olarak daha kötü olduğunu söylüyor. Diğer taraftan da hükümetin ekonomi konusundaki performansını yüzde 38.7 oranında başarılı buluyor. Yani geçen yıla göre artış söz konusu. Yine bizim her yıl sorduğumuz 'Türkiye'nin en güvenilir kurumları?' sorusunda ilk yıllardan beri değişmeyen bir lider vardı; Türk Silahlı Kuvvetleri. Çünkü güven, güvenlik konularıyla bağdaştırılır onu da polis, kolluk güçleri takip eder. Bu yıl ilk defa bununla ilgili bir değişim gördük. Birinci sırada Cumhurbaşkanlığı çıktı. Ordu yüzde 15 puanlık bir düşüşle ikinci sıraya yerleşti. Yine onu aynı oranlarda polis, kolluk güçleri takip ediyor. Bunun dışında Türkiye için tehdit oluşturduğuna inanılan ülkeler sıralamasında geçen yıl Rusya birinci sıradaydı, bu yıl ise eski lider yerini tekrar aldı; İsrail birinci sırada, Amerika ikinci sırada ve Suriye üçüncü sırada yer aldı."

"YÜZDE 32 BAŞKANLIK SİSTEMİ’Nİ İSTİYOR"

'Ülkenin yönetim tarzı ne olmalıdır?' sorusunu araştırmanın ilk yılından beri sorduklarını söyleyen Prof. Dr. Hawks sözlerini şöyle noktaladı:

"Bugüne kadar hep lider cevap parlamenter demokrasiye olan destekti. Bu yıl parlamenter demokrasiye olan destek oran kaybetti, yüzde 53'lere geriledi. Bunun karşısında Başkanlık Sistemine olan destek yüzde 10'luk artışla yüzde 32'lere yükseldi. Bu yıl ilk defa bir partili cumhurbaşkanlığına olan desteği de sorguladık. O da yüzde 10.5 gibi bir oran olarak ortaya çıktı. Eğer partili cumhurbaşkanlığına geçilse kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz sorusuna da yüzde 45-46 oranlarında Recep Tayyip Erdoğan cevabı çıktı. Ülkenin yönetim tarzı olarak üniter devlet isteyenlerin oranı geçtiğimiz yıla göre yüzde 16,2 düşerek yüzde 52,7’ye gerilerken, Başkanlık Sistemi’ni isteyenlerin oranı yüzde 22,1’den yüzde 32,5’e yükseldi."

Araştırmanın ayrıntılı sonuçlarına http://www.khas.edu.tr/news/1498 adresinden ulaşılabiliniyor.