Şefika Bal- Pamuk yıllardır Türk çiftçisinin en büyük gelir kalemlerinden birini oluşturuyor. Uzun bir unutma döneminin ardından beyaz altına dönüş başladı. Üretim miktarı istikrarlı bir şekilde yükseldi. Ancak bu yıl yaşanan ekonomik sorunlar pamuk üreticisi ve tüccarı için birçok soru işaretini barındırıyor. Ulusal Pamuk Konseyi'ne Başkan seçilen Bertan Balçık ile Türkiye'de üretilen pamuk üzerine konuştuk. Hasat zamanı olmasıyla pamuk üreticilerinin oldukça yoğun bir çalışma içinde olduğunu anlatan Başkan Balçık, üreticinin durumundan, yaşanan döviz dalgalanmalarının pamuk üreticisini nasıl etkilediğinden bahsetti. Balçık, Türk pamuğunu Dünya'ya örnek kılacak nitelikte olan GDO'suz pamuk üretimi hakınnda da bilgiler aktardı.



Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Ne zamandır pamuk üreticililiği yapıyorsunuz?

1987'den beri pamukla ilgileniyor ve çırcırcılık yapıyoum. Söke Ticaret Borsası Başkanlığı'nda görev aldım. Çırcırlık sektöründe bulunmanın yanında pamuk çiftçiliği, zeytincilik, meyvecilikle uğraşıyorum. Ayrıca bir Amerikan firmasının traktör bayiliğini yürütüyorum. 30 senedir bu sektörün içinde olduğumu söyleyebilirim.

Ulusal Pamuk Konseyi Başkanlığı süreci nasıl gelişti?

Eski başkanımız Barış Kocagöz de benim gibi Sökeliydi. Ancak pamuk konseyinde iki dönem başkanlık yapabilme söz konusu. Bu sebeple Barış Kocagöz'ün başkanlık görevi son buldu. Bende yönetim kurulunda olmam dolayısıyla başkanlığı devraldım. Bundan sonraki başkanlık dönemini yürütececeğim.

Dalgalanmanın etkisi

Döviz kurunda yaşanan dalgalanma pamuk üretimini ve çiftçiyi nasıl etkiledi?

Döviz artışıyla yaşanan Dolar ve Euro'da artış sezondan önce olumlu etkiledi. Ama pamukların toplanmasıyla birlikte döviz fiyatlarıda düşüşe geçtiği için fiyatlar üzerinde olumsuz bir etki yarattı. Daha doğrusu hasat dönemi döviz kurundaki dalgalanlamanın Türk Lirası karşısında düşüş yaşadığı dönemine denk geldi. Bu sıralar dövizde yine bir düşüş yaşanıyor. Düne kadar 10 lira 10 kuruş üzerinden alıcı bulan pamuk bugün 9 lira 90 kuruş fiyat veriyorlar. Yani dövizin yükselmesi pamuk fiyatının uluslararası olması ve dolarla alınıp satılmasıyla alakalı olarak döviz artışı pamuk üreticisini iyi etkiliyor.

Pamukta 2018 rekoltesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hasat sezonundan önce rekolte tahminimiz 1 milyon ton civarındaydı. Ancak tüm bu illerimizden gelen haberler geçen yıla göre verimin düştüğü yönünde oldu. Adana hariç diğer illerimizin neredeyse hepsinde verim geçen seneye göre elli ve yüz kilo arasında düşüklük gösterdi. Bu da rekolte tahmin rakamlarını aşağıya çekmişti, dövizden sonra verim düşüklüğüde çiftciyi vurdu. İTB, Ege İhracatçı Birlikleri, Söke Ticaret Borsası, Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'de yapılan arazi verim çalışmalarının ardından  bir önceki sezona göre Ege Bölgesi'nde pamuk ekim alanlarının yüzde 9artarak 120 bin 189 hektara yükseleceği ve 188 bin 589 ton mahlıç pamuk üretileceğini açıkladı.

0 ithalat hedefi

İncirliova Ziraat Odası Başkanı Ali Kaykı, küçük üreticinin üretimi bırakabileceğini düşünüyorum dedi, siz ne düşünüyorsunuz?

Küçük üreticiden borçları çok fazla olanlar var. Borçlarını ödeyememeleri durumunda pamuk üretimini bırakanlar olacak. Geçen sene 2,80- 3 lira arası başlayan piyasa bu sene 4-4,30 civarında seyrediyor, bu da küçük üreticiyi fazla vurdu.

Pamukta ithalatı bitirme hedefi vardı. Bu hedef gerçekleşebilir mi?

Normalde 1 milyon 600 bin tonluk iplik sanayinde kullanılan bir pamuk var. Biz bunun 1 milyon tonunu üretme noktasına gelmiştik. İthalat iplik sektöründeki daralmayla birlikte azalacak. Türkiye'de Türk üreticisinin ürettiği pamuk iplikçinin kurtarıcısı olmuş durumda. Dünya'da 12-13 lira arası pamuğa fiyat biçilirken bizde 9-10 liraya ancak alıcı buluyor. Önemli bir rakam düşüklüğü söz konusu. Hem üreticiler iplikçileri bu konuda istemeselerde destekliyor ve finanse ediyor hem de dolaylı olarak Türkiye'deki enflasyona katkıda bulunuyor, bu açıdan baktığımızda da uygulanmakta olan pirim miktari 80 kuruş, onun en azından enflasyon oranında arttırılması üreticiye gerçek anlamda bir destek olacak.

Pamuk üreticisine devlet desteği ne durumda?

Devlet desteği konusunda 80 kuruş pirim var, bunun yanı sıra dekarda 40 lira olmak üzere yakıt desteği var. Bir de toprak analizi yönünde küçük bir miktar destek var. Genel itibariyle pamuğun devlet tarafından desteklendiğini söyleyebiliriz. Enflasyonla birlikte girdilerin artması özellikle gübre, araç yakıtı ve ilaçlarda yüzde 50-100 arası tahmini artışlar oldu. Önümüzdeki girdilerle ilgili üreticinin kötü bir sürprizle karşılasmasını ne yazık ki bekliyoruz. O yüzden ekim alanlarında daralma yaşanır mı diye de korkuyoruz. Bu sebeple şimdiden destekleme miktarlarının açıklanması üreticiye bir umut olacak. Bununla birlikte çifçinin ortağı olduğu Tariş gibi kooperatiflerin lisanslı depoculuk desteklerinden üretici gibi yararlanabilmesini umuyoruz. Bakanlığımıza bu yönde bir talebimiz var. Şu anda yararlanamıyorlar, nakliye bedeli ve kira ödemek zorunda kalıyorlar. Eğer bu kooperatifler desteklenirse en azından kooperatifler mallarını satmak zorunda kalmazlar. Bu da piyasanın aşağıya düşmensini engeller ve regülatör görevi görür. Bir de bu konuyla ilgili olarak bizim toprak mahsulleri ofisine bir önerimiz oldu. Toprak mahsulleri ofisi genelde hububat ile ilgileniyor. Ancak bu dönemde hububat ile alakalı bir şey yok. Böyle zamanlarda eğer mümkünse çiftçiler için kooperatifler alım yapabilir yani bir kaynak aktarımı olabilir. Bu da çitfçinin elindeki pamuğun mecburi olarak elden çıkmasını engeller, çiftçinin bütçesini ve yükünü rahatlatır. Biz bu yönde önerilerimizi yaptık, gerisi karar vericilerin takdirine kalmış.

Gece yasağı

Aydın'da gece 12'den sabah 8'e kadar pamuk toplamak yasaklandı. Bu uygulamanın sebebi nedir, destekliyor musunuz?

Geçen sene Ege Bölgesi'nde özellikle Aydın civarında kalite açısından büyük sıkıntılar yaşandı. Çırçırcı ve kooperatifler bu sıkıntıyı büyük ölçüde hissetti. İlk defa sezon sonunda ellerinde devir stoklarıyla yani satamadıkları ürünle yeni bir üretim dönemine başlamak zorunda kaldılar. Bu da çok farklı kalitede tohum çeşitlerinin kullanılması, depolamada çok çabuk ısınması ve bozulması, çırçırlamadan sonra da bu kalite kayıplarının iplikçi tarafından düşük değerlere pamuğun mal edilmesine sebep oldu. Tüm bu nedenlerle bu sene için bir önlem alınası gerektiği noktasını gözler önüne serdi. Geçen yıl valiliğin geceleri pamuk toplanmamasıyla alaklı birkaç çalışması olmuştu ama bu yıl olduğu kadar net değildi. Bu yıl daha sıkı tedbir ve denetlemelerle geceleri pamuk toplanması yasaklandı.
Pamuğun gece toplanması meselesi üreticiden ziyade makinacılar tarafından bir adete dönüştü. Ama gece takdir edersiniz ki gündüzden çok daha farklı bir hava vardır, çiğ ve nem gibi şeyler yaşanır. Bunlar da pamuğa zarar veren unsurlar olur. Tüm bu sebeplerle bir yasaklamaya gidildi ve bizler bu uygulamayı destekliyoruz. Şöyle de bir durum var, meteroloji ile ortak bir çalışma yürütülüyor. Nem oranının düşük olduğu veya nemin olmadığı gecelerde üreticiye de makinecilere de mesaj yöntemiyle bu gece pamuk toplayabilirsiniz tarzında duyurular yapılıyor, sağlıklı bir iletişim zinciri ile bazı günler hasata izin veriliyor.

Geceleri pamuk toplanması nem dolayısıyla pamuğun daha ağır gelmesi yönünde bir artı olarak mı görülüyor?

Evet kilo yönünde fazlalık oluyor ve bazıları bunu artı olarak görüyor. Ancak o artı olarak görülen şey pamuk renginin 41 değilde 52-53'e kadar düşmesine sebep oluyor. Bu da kalite yönünde problemler yaratıyor. Örnek vermek gerekirse bugün 10 lira olan pamuğun 9 liralara düşmesine neden oluyor.

Pamuğun kalitesi yüksek

Bu yıl pamukta kalite ne durumda?

Kalitede belirgin bir artış söz konusu. Pamuğun temizliği ve kuruluğu yönünde geçen seneye nazaran daha iyi bir görüntü var. Ama son günlerde yaprak dökücü bazı hataların yapıldığını görüyoruz. Ve pamukların tekrardan yeşil yapraklı toplandığına şahit oluyoruz. Bu da bizim için ekstra bir sorun.

Türkiye Dünya'da pamuk kalitesi konusunda kaçıncı sırada? Rakip görülen bir ülke var mı?

İplik sanayinin farklı ihtiyaçları var. Dünya'da da Hindistan, ABD, Yunanistan ve Avustralya gibi kaliteli pamuk üreten ülkeler var. Bu ülkelerde mukayese ettiğimiz zaman Avustralya birinci sırada. Kalite anlamında başı çekiyor. Ancak o tür pamukta; daha doğrusu Yunanistan ve Türkiye haricinde pamuk üreten ülkelerde GDO'lu (genetiğiyle oynanmış) pamuk üretimi var. Ama kalitede kat etmemiz gereken önemli bir mesafe var. Eğer Türkiye'de kurulu bir tekstil pazarı olmasaydı pamuklarımızın bu kalitede alıcı bulması biraz zor olurdu. Yaşadığımız ekonomik trübülans bizlere ihracatın önemini bir kere daha hatırlattı. Görüştüğümüz alıcılar bizlere Türk pamuğunun piyasada unutulduğunu söylüyor. Yunanistan, Hindistan gibi daha sıkı denetimlerle daha kaliteli bir pamuk üretmek zorundayız. Bu konuda çalışmalıyız.



Yabancı tohum karışmadı

GDO'suz pamuk üretimini nasıl gerçekleşiyor, açıklar mısınız?

Dünya'da 2000'li yıllardan beri GDO'lu pamuk üretiminde bir artış var. Hemen hemen Türkiye ve Yunanistan haricindeki ülkelerin hepsi GDO'le pamuk üretiyor. Bu ilk bakışta herkes bir şey yaparken biz yapmıyoruz ve dezavantajlı bir şey yapıyoruz gibi algılanabilir ancak öyle değil. Türkiye'de pamuk hem sürdürülebilir noktada, hem ekolojik anlamda daha sağlıklı hem de yabancı tohumlarla hiç karışmamış bir tohumdan üretim söz konusu. Bunların hepsine baktığımız zaman da bundan tekstil sanayisinin yararlanması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk hazır giyim sanayisi, iplikçisi markalaşma yönünde kullanılabilecek en iyi pamuğu yani GDO'suz olanı kullanırsa fayda sağlayacak. Biz Ulusal Pamuk Konseyi olarak bu pamuğumuzun patentini de aldık. Uygulama yönetmeliğini de çıkardık. Bundan sonra çırçırcılarımız, dokumacılarımız, hazır giyimcilerimiz ve örmecilerimizden de bu konuda talep bekliyoruz. Bizler de onların yaptığı her projeye açığız ve destekliyoruz. Bunun şöyle de bir artısı olacak, GDO'suz pamuk sağlıklı yaşamın oldukça önemli görüldüğü şu günlerde bebek tekstili, çocuk kıafetlerinde büyük bir önem taşıyacak. GDO'suz Türk pamuğu bu sektöre büyük bir giriş yaparak çok daha ülkeye döviz kazandırıcı nitelikte bir ürün olabilir. Biz bundan sektör olarak çok memnun ve umutluyuz.

Türkiye ve Yunanistan'da GDO'suz pamuk üretildiğini söylediniz. Peki bu iki ülke tohumları nereden elde ediyor?

Türkiye'de hiçbir zaman GDO'lu herhangi bir tohum ekilmesine izin verilmedi, pamuk da bunlardan biri. Hatta bakanlık kontrolünde denemelerine bile izin verilmedi. Biliyorsunuz mısır ve soyada 36 gene izin verilmişti. Yabancı ve yerli firmaların zaman zaman biyogüvenlik kurumuna pamukla ilgili deneme başvuruları oldu. Ama biyogüvenlik kurumu pamukta yapılması istenen GDO'nun teklif edilmesini bile kabul etmedi. Bunların hepsi bizim için olumlu şeyler. Tohum formlarına gelince de bu kadar sıkı olan denetimlerin oralarda da yapıldığı anlayabilirsiniz. Dışarıdan tohum getirmeye ihtiyacımız yok, Türk firmaları için de yabancı menşeli olup Türkiye'de hizmet veren firmalar için de GDO'suz tohum üretimi söz konusu. Hem de yüksek verimli oluyor.

Entegre zirai ilaçlama eğitimi

Zirai ilaçlar ne durumda? Gelir kalemi olarak üretici nasıl etkileniyor?

Ulusal Pamuk Konseyi olarak bağlı olduğumuz Tarım ve Orman Bakanlığı'na bu sene sunmayı planladığımız projeler arasında entegre zirai mücadele eğitimleri olacak. Bunun Türkiye'de ihmal edilen ve acilen el atılması gereken, üreticinin bilinçlendirilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz.

Bilinçsiz bir zirai ilaç kullanımı var mı?

Ekim metodundan tutun, yetiştirme sırasında yapılan bir dizi hata ile birlikte yetiştirme periyodunda haşerelerle ilgili hiç beklemediğimiz sürpriz popülasyonlarla karşılaşır olduk. Bugün ilaçlamada ticari kaygıdan uzak bir şekilde sadece mahusulun sağlıklı yeştimesi konusunda, doğada tarlada ovada yetiştirilen mahsullerin arasında bulunan yararlı organizmaların da korunarak hareket edilmesi gerekiyor. Bununla ilgili eğitim faaliyetleri yapmak istiyoruz. Yeni projeler üzerinde çalışıyoruz.

Bakanımız çok pratik

Yeni Tarım ve Ormancılık Bakanı Bekir Pakdemirli'den ümidiniz var mı? Diğer sektörlerde böyle bir umut ve beklenti söz konusu pamukçular ne düşünüyor?

Sayın Bakanımız Bekir Bey çok eğitimli, zeki ve donanımlı birisi. Ayrıca özel sektörden geliyor olması da konuları ele alış biçiminin çok pratik olmasını sağlıyor. Malum her yerde olduğu gibi Türkiye'de de bir bürokrasi var ve Sayın Pakdemirli o bürokrasi konusunda ilişkileri pratik biçimde yürüteceği konusunda bir izlenim yaratıyor. Egeli olması da bizler için bir avantaj tabiki.