Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, bugün öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, Cumhuriyet döneminden bugüne geçen yıllar içinde sürekli gerilediğine dikkat çekerek, özellikle AKP iktidarı döneminde eğitim sisteminde yaşanan köklü değişikliklerin, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği'ne vurulan darbenin, okul dönüşümlerinin, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama hevesinin, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesinin öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirdiğini kaydetti. Öğretmen yetiştirme sürecinin siyasallaştırılarak çökertildiği, öğretmenliğin saygınlığının da bundan büyük zarar gördüğünü dile getiren Veli Demir, son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanmasının, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulmasının, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırdığını belirterek, 'Bu tür olaylar sonucunda hayatını kaybeden ya da ciddi sağlık problemleri yaşayan öğretmenler bulunuyor' dedi.

Toplu sözleşme olumsuz etkiledi

Veli Demir, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana öğretmenlerin alım gücünde çok fazla bir düşüş olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu saptayarak, '2002 yılında mesleğe yeni başlayan bir öğretmen maaşı ile 24 çeyrek altın alırken, 2014 yılında sadece 14 çeyrek altın alabiliyor. Bu hesaba göre 2002'den bu yana öğretmenlerin maaşlarındaki alım gücü % 41,6 oranında düştü. Yetkili ama etkisiz sendika, Memur-Sen ile Hükümet arasında 2014'te imzalanan ihanet sözleşmesi nedeniyle enflasyon farkının ödenmeyecek olması da öğretmenleri olumsuz etkilemektedir' diye konuştu.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 73'ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını, yüzde 61'i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, yüzde 69'u ise daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtti.

Öğretmenlerin yüzde 93'ü mesleğinden elde ettiği gelirleri yetersiz buldu

Araştırmanın dikkat çeken sonuçları şöyle:
Araştırmaya katılan kişilerin yüzde 42'sinin erkek, yüzde 58'inin ise kadın olduğu belirlenmiştir.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 77'sinin hiçbir sendikaya üye olmadığı, sadece yüzde 23'ünün herhangi bir sendikaya üye olduğu tespit edildi.
Öğretmenlerin yüzde 93'ü mesleğinden elde ettiği gelirleri yetersiz buldu.
Öğretmenlerin yüzde 91'i eğitim öğretime hazırlık ödeneğini yetersiz buldu.
Öğretmenlerin yüzde 84'ü gelirindeki yetersizliğin mesleki verimini düşürdüğünü belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 91'i verilen çocuk yardımının yetersiz olduğunu belirtti
Öğretmenlerin yüzde 91'i ek ders ücretlerinin yetersiz olduğunu belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 87'si ek ders ücretlerinin kesilmemesi için hasta raporlarını işleme koydurmak istemediklerini belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 73'ü gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerle benzer çalışma koşullarına sahip olmadıklarını belirtti
Öğretmenlerin yüzde 68'i kazandığım para ile çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yüzde 22'si ise kısmen karşıladığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 73'ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 61'i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 69'u daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 89'u gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle öğretmenlik mesleğinin saygınlığının azaldığını belirtmiştir.
Öğretmenlerin yüzde 86'sı öğrencilerine örnek olabilecek şekilde giyinemediğini belirtti.
Öğretmenlerin yüzde 85'i son on yılda alım gücünün düştüğünü belirtti.


Parasız eğitim şart

Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir sorunun çözümü için ise yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
'Eğitimin ulusal, bilimsel, laik ve kamusal esaslara dayandırılmasını, her aşamasında parasız olmasını,
Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmalı,
Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmeli,
Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılması yönündeki söylem ve uygulamalara son verilmeli,
Gerici, ırkçı ve bölücü kadrolaşmanın önlenmesini, eğitim yöneticiliği için nesnel ölçütlerin geçerli kılınmalı,
Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmeli,
Okullarda 'kölelik sistemi' veya 'mevsimlik işçi' olarak adlandırılan ücretli öğretmen uygulamasına son verilmeli,
Ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak, yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmeli,
Eğitimde etnik kimlik ve mezhep-tarikat gibi kimlikleri öne çıkartacak ithal müfredat programları yerine, ulusal, laik, bilimsel ve halktan yana programlar uygulanmalı. Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grev ve toplu sözleşme hakkının tanınmasını istiyoruz.'