Türk futbolu son zamanlarda taraftarlar arasında çıkan şiddet olaylarını konuşuyor. Bu konuda birçok önlem alınmaya çalışılsa da şiddet olaylarının bir türlü önüne geçilemiyor. En son Trabzonspor-Fenerbahçe ve Ankaragücü-Amedspor karşılaşmalarında yaşanan şiddet olayları tekrar 'Neden' sorunu bir kez daha sordurttu. Peki sporda şiddet vakalarının artmasının nedenleri...

Psikiyatri Özgür Öztürk, sorunun kaynağı olarak gençleri işaret ederek 'Gençlikteki sosyal bir takım problemler; işsizlik, amaçsızlık, eğitimsizlik sporda şiddet öğesini arttırıyor' dedi.

Öztürk, bize bu davranışları sergileyenlerin ruh hallerini şu şekilde özetliyor: 'Bu davranışları gerçekleştiren genç insanlar bir kimlik buluyorlar ve o kimlikleriyle karşı mesela bir hakem hatasını hakem hatası değil sanki onların varlıklarına bir kasteden saldırıymış gibi algılıyorlar. O yüzden spor karşılaşması bir ölüm kalım mücadelesine dönüşüyor. Bu saldırıların yapanların muhakemeleri bozulmuş oluyor. Bu olayı sanki varlıklarına saldırıymış gibi algılıyorlar. O yüzden durumu savaş gibi algıladıkları için kendilerini koruma içgüdüsüyle sanki vatan koruma gibi davranışlar sergiliyorlar. Bu tarz değerlerin bu kadar basite indirgenmemesi lazım tabii ki. Bu genç insanlar bunları idrak etmekten uzak. Çevreden bunun onay görmesi ile bu insanlar aynı eylemi tekrarlıyorlar. Esasen bu tür davranışların ayıplanması gerekiyor.'

Öztürk, 'Bu tür olayların yaşanmaması için bunun bir ölüm kalım aracı olmadığını bunun bir eğlence olduğunu bir seyirlik hadise olduğunu idrak etmek ve televizyondaki spor tartışma programlarını tartışmacıların üsluplarına dikkat etmesi gerekiyor. Bunun aksi hallerde olan olaylar futbolu zehirliyor' dedi.

Cezalar işlevsel değil

Yaşanan olaylarla tekrar gündeme gelen 'Sporda Şiddet' sorunu, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Talimciler, 'Yaşanan her olaydan sonra alınan yasal önlemler şiddetin önlenmesini engelleyemiyor. Çünkü sorun, sadece spor alanında değil, toplumun bütün yaşam alanlarında bulunuyor. İşin daha da vahim boyutu, olaylar gün geçtikçe daha da tehlikeli bir hale geliyor. Bir başka gün, ölümle sonuçlanacak olayların yaşanması bile artık sürpriz olmayacak. Türkiye'de neredeyse hiçbir kesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor. Bu da cezaların işlevsel olmasının önüne geçiyor' diye konuştu.

Futbol sevilmiyor

Türkiye'de hiç kimsenin futbolu gerçek anlamda sevmediğini dile getiren Doç. Dr. Ahmet Talimciler, 'Herkes kendi takımını seviyor, yalnızca onun galip gelmesini önemsiyor. Böyle bir ortamda da sağlıklı bir spor yapılanması doğal olarak inşa edilemiyor. Bu sebeple, sporun gerçek değerlerini hayatın her alanına adapte etmemiz gerekiyor. Kısa, orta ve uzun vadede politikalar üreterek, planlı bir çalışma yapmamız zorunluluk arz ediyor. En büyük görevlerden biri de, suçu meşrulaştıran medyaya düşüyor. Spor-şiddet ilişkisini normalleştirmekten vazgeçmek zorunda olan medya, aslında bu sorunu ortadan kaldıracak gücü de kendinde barındırıyor' dedi.

Gençlik bir sosyal patlama yaşıyor

Futbolun günümüzde kitlelerin sisteme karşı olan öfkelerini boşaltarak düzene yeniden entegre olmasını sağlayan bir araç haline geldiğinin altını çizen Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müge Demir, 'İnsanlar stadyumları bir tür şiddet boşaltım alanı, futbolu da bunun aracı olarak kullanmaktadırlar. 'Sen bizim her şeyimizsin! şeklinde tezahürat yaparken hayatı taraftarlık üzerinden anlamlandırmaya çalışan bir gençlik var. İşsizlik ve yoksulluk arttıkça, bu gençliğin patlamaları da şiddetli olmakta' dedi.