Ali Budak- Türkiye, yıllardır tarım ve gıda alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarımdaki üretim hacmi alanında Türkiye; Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (EMENA) bölgesindeki en büyük tarım ürünleri ihracatçılarından biri konumunda. Fakat tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de tarım alanlarının verimsizleşmesi, tarım alanlarındaki daralma, kırsal nüfusun azalması ve küresel ısınma gibi sebeplerden dolayı topraklarımızdaki tarımsal üretim ve verimlilik sekteye uğramaya başladı. Tarım ürünleri eski kalitede ve eski rekoltelerde üretilemez oldu.


Verimde yüzde yüz artış



Tarımda yaşanan sorunlardan dolayı yola çıkan bir grup İzmirli girişimci, topraksız tarım adı verilen toprağa ihtiyaç duymayan LED aydınlatması ve besin çözeltili suyla, topraklı üretimin 100 katı verim sağlayan bir bitki yetiştirme sistemi geliştirdi. Smart Garden ismi verilen, henüz prototip aşamasında olan ve tarımda çığır açacağa benzeyen sistemde, kapalı ortamlarda, bir odada, mutfakta, hatta karanlık bir depoda bile istediğiniz tarım ürününü üretebilmeniz mümkün. Hem de toprakla yapılan üretimden defalarca kat fazla. Sistemin konteyner içi tasarım yapısı ile birim alanda yetiştirilecek bitki sayısı daha fazla oluyor. LED teknolojisi ve besin çözeltisinin bulunduğu akan su, bitkinin topraktaki yetişme hızından çok daha hızlı olmasına imkan sunuyor. Smart Garden ile böylelikle daha az zamanda ve daha az alanda daha fazla ve verimli tarımsal üretim mümkün oluyor. Bitkinin yetişmesinde etkili olan bütün parametrelerin kontrolü sensörler yardımı ile sağlanırken, parametre bilgileri bir veri tabanına aktarılarak optimum değerler ile karşılaştırılıyor. Optimum değerlerin altında veya üzerinde olan değerler kullanıcıya telefon uygulamasıyla uyarı olarak iletiliyor.


Fotosentez LED'lerle sağlanıyor


Bu sistemi iki seviyeli düşündüklerini, ev ve ofislerde küçük bahçe ya da seracılıkta kullanılabileceğini söyleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Aşkar, şunları söyledi: Bu sistemi iki seviyeli düşündük. Ev ve ofislerde küçük bahçenizi rafta ya da yanındaki küçük dolapta kullanabilecek ya da seracılık sistemlerinde. Buradaki ışık ihtiyacını LED'ler tarafından karşılıyoruz. Dolayısıyla kapalı ortamlarda da bu tür bitkileri yetiştirmek mümkün. LED aydınlatmayla bitkilerin fotosentez yapması için gereken renkler olan mavi, kırmızı ve moru sentetik olarak üretiyoruz. Zaten bitkinin de bütün gün fotosentez yapması gerekmiyor. En az bir 8 saat dinlenmeli. Bu şartları ayarlıyoruz. Yani yeteri kadar dinlenmesini sağlıyoruz. Bitkinin minimum 8 saat dinlenmesi ve içindeki suyun da havalandırılması gerekiyor. Bunları sağladıktan sonra sorun kalmıyor. Bitkinin tabanında da toprağın yerine geçen perlit var. Onun altında da su, suyun içinde de bunun ihtiyacı olan besin maddelerinden oluşan bir hücremiz var. Belli aralıklarla sirküle ettiğimiz su aynı zamanda da temizleniyor.  


'Türkiye'nin her yerinde yapılır'


Gerçekleştirdikleri sistem içerisinde kesinlikle toprağa yer vermediklerini belirten Aşkar, 'Toprak aslında bir taşıyıcı. Besinleri taşıyor. Biz ise besinleri su kanalıyla veriyoruz. Daha hızlı  ve doğrudan köklere ulaşıyor. Bu da bitkinin büyüme hızını artıyor. Bu sistem Türkiye'nin her yerinde kullanılabilir. Evinizin bir köşesinde bunu yapabilirsiniz. Sistemi ikinci aşamada biz yeşilliklere taşımak istiyoruz. Yani rokasından maydonozuna ve çileğine kadar. Şu an testi marul ve çilekte gerçekleştirdik. Ama bunu kolaylıkla diğer ürünlere taşımamız da mümkün. Fotosentez olan her şeye taşıyabiliriz. Biz bütün renkleri elde edebilir ve tüm bitkiler için bunu ayar yapılabilir noktasına getiriyoruz. Bu sistem Türkiye'de ilk kez bizim tarafımızdan yapılıyor. Fotosentezi hızlandıran, kırmızı ve mor ışıktır. Bunu Türkiye'de ilk biz yapıyoruz. Bununla ilgili deneysel çalışmalar da yapıldı ama biz ticari olarak yapmak istiyoruz. Bu, Türkiye'nin her şehrinde kapalı mekanlarda, mutfaklarda, ofislerde güneş almayan yerlerde yapılabilir. Amacımız bu yönde" ifadelerini kullandı.


Mutfağında kendi sebzeni üret


Geliştirdikleri sistemin daha iyi yaşam için önemli bir araç olduğunu dile getiren Aşkar, şunları söyledi: Yani kendi organik marulunuzu, terenizi üretebileceksiniz. Bu tabi başka bir keyif. Bir de büyük seralarda, boru sistemiyle bunu yapmamız mümkün. Suyu borulardan biz dolaştırıyoruz. Haznemize geliyor. O da dikey tarım için profesyonel bir şey. Dikey tarımla ilgili de dünyada çok ciddi çalışmalar var. Bu sistem üzerinde 1,5 senedir çalııyoruz. Hedeflediğimiz 4 tesis için 500 bin TL yatırıma ihtiyaç duyuyoruz. Önümüzdei zamanlarda bunu da gerçekleştirmek için çalıpşmalarımızı sürdürüyoruz.


Suda, daha hızlı büyüyor


Projenin çalışma ekibinin içinde yer alan İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencisi Mert Kalaycı, 'Normal tarım toprakla yapılır. Biz sulu tarım yapıyoruz. Peki neden bunu yapıyoruz? Normalde bitki topraktan beslenir. Biz bitkinin ihtiyacı olan besini suya ilave ediyoruz. Böylece bitki ihtiyacı olan besine daha kısa sürede ulaşıyor ve daha hızlı bir büyüme kaydediyor. Biz bu sistemi LED teknolojisiyle destekledik. Yani mutfakta, salonda, kilerde hatta yer altında bile üretim yapabilirsiniz. Çünkü LED teknolojisi büyüme hızını artırıyor. Mor ışığı kullanarak fotosentez hızını artırıyor' dedi.


Her evin niye bir Smart Garden'i olmasın?


Toprakta bir tane marul üretene kadar Smart Garden sistemiyle 30 tane marulun üretilebildiğini dile getiren Kalaycı, şöyle konuştu: Sistemlerimizi de bireysel ve mega sistemler olarak tasarladık. Bireysel tesislerde 4 metrekare odada 540 tane bitki yetiştirilebiliyor. Dedik ya, her evin bir kileri var, niye her evin bir Smart Garden'ı olmasın. Benzer sistemleri optimize ederek, daha güzel çalışır şekle getirdik. Bu sistemlerin bir elektrik masrafı var. Bunu da güneş panelleriyle destekledik. Sadece bin metrekare tesisin masrafı 600 bin lira ve siz bunun masrafını 5 ayda çıkartıyorsunuz. Kurulum masrafı düşük olan otomatik çalışan bir sistem de geliştirdik. Sistem oturduğunda tüm kurulumları biz gerçekleştireceğiz.


Fikrin sebebi 'iklim değişikliği'


İzmir İleri teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen Genç Beyinler Yeni Fikirler Proje Fikir Yarışması'nda sanayi ve endüstri kategorisinde 2'nci olan çalışmanın, ürün verimliliğini müthiş şekilde artırdığını vurgulayan Kalaycı, 'Ürün bazında bire 100 verim artışı sağlanıyor. Nerden çıktı bu fikir? Baş sebebi iklim değişikliği ve nüfus artışı. 40 yıl içinde dünyada 32 milyar insanın olması bekleniyor. Çok hızlı bir artış var. Küresel ısınmanın belirtilerini de artık inkar edemiyoruz. Zaten etkileri gözle de görülüyor. Bu değişiklikler artık tarım alanlarına da zarar veriyor. Özetle, ihtiyaç artıyor ama kaynak aynı oranda artmıyor. Tarım alanları da her geçen gün daralıyor. Biz de ihtiyaçlardan dolayı bu sistemi yaptık' diye konuştu.