Habere göre, kafa karışıklığına neden olan Genelkurmay Başkanlığı’nın internet üzerinden yaptığı, “Malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır" açıklaması.

Bu açıklamada uçağın organik (örneğin nitroselüloz v.b) inorganik (sodyum, potasyum, kurşun, civa, magnezyum) gibi yapısında patlayıcı madde bulunan unsurlarla düşürülmediği belirtilirken, “Peki Türk Jeti’ni ben vurdum diyen Suriye RF-4’ü nasıl düşürdü” sorusu soruluyor. Haberde Amerikan Ordusu’nun 2003 yılında Irak’ta elektromanyetik silahları kullandığı belirtilerek, “ABD bu silahlarla Irak elektronik sistemlerini bozmak ve yok etmek amacını taşıyordu. Silahlar yüksek güçte mikro dalgalarla hedefleri etkisiz hale getirebiliyordu” yorumu yapılıyor.

Genelkurmay’ın açıklamasında yer alan, ancak gözden kaçan bir başka konunun ise, “Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen” cümlesi belirtilerek, “ Genelkurmay daha önce 7-9-10 Temmuz’da internet üzerinden yaptığı bilgilendirmelerin tamamında Suriye tarafından düşürülen ifadesini kullanırken son açıklamaya iddia edilen şeklinde yeni bir anlam kazandırması uçağın Suriye yerine bir başka ülke tarafından düşürülmüş olabileceğini akıllara getirdi. Genelkurmay son yaptığı açıklamanın satır aralarında uçağımızın geleneksel silah teknolojileriyle düşürülmüş olma ihtimalini bir kenara bıraktı ve yeni savaş silahlarının kullanılmış olabileceğinin işaretlerini verdi. Ancak basın bu açıklamayı uçağın kaza ile düştüğünün anlatılmaya çalışıldığı şeklinde yorumladı” şeklinde yorumladı.