Zeynep Kaya- 2004'ten beri iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak çalışan Makine Mühendisi Ümit Yanardağ, '2002'de Fransa'da eğitim alarak kendisini iş güvenliği alanında geliştirdi. Yanardağ 2004'ten beri C, B sonra da A güvenliğinde görev alarak, iş güvenliği alanında uzmanlaştı. İş sağlığı ve iş güvenliği hakkında konuşan Yanardağ, 'İş kazalarında azalma olmadı, artış var. Sadece sistem oturdu. Artık herkes bir eğitim alıyor. Herkes doktora muayene olup, tedaviden geçiyor. Herkesin sağlığı takip ediliyor. Her işletmede bir uzman ve bir doktorun bulunması gerek. Bizde iş sağlığı ve iş güvenliği kültürü oluştu, sadece uygulamada sıkıntı var' diye konuştu. Ülkede tekli değil, çoklu ölümlerin daha çok ses getirdiğine değinen Yanardağ, 'Avrupa'da tek kişi ölünce halk kıyamet koparır, bizde 30 kişi ölmeyince reaksiyon gösterilmiyor. En ses getiren iş kazası Soma'da maden ocakları ile başladı' dedi. İş güvenliği uzmanı Yanardağ ile iş sağlığı, iş güvenliği, C, B, A güvenlik sınıfları, riskler ve iş kazaları hakkında konuştuk.
 
 
*1 Temmuz 2012'de getirilen İş Sağlığı Kanunu eski kanuna göre neleri değiştirdi?

Eskiden 4857 sayılı 78 ile 86. madde gereği iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu vardı. Ama bu zorunluluk her alanı kapsamıyordu, sınırlıydı. Sanayiden sayılan, 6 aydan uzun iş yapan, 50'den fazla işçi çalıştıran yerlerde zorunluydu. 1 Temmuz 2012 itibariyle 6331 sayılı İş Sağlığı Kanunu çıktı. Neler getirdi bu kanun derseniz, 6331 sayılı kanundan önce, Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) kavramı yoktu, yasa sadece sanayiden sayılan çalışmaları kapsıyordu. Şimdi tüm çalışanları kapsıyor. OSGB kurularak, bu iş sağlığı ve iş güvenliği hizmeti herkese verilmeye başlandı. Böylece iş yerlerinde büyük güvenlik tedbirleri alındı.
 
*Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB)'nin belli bir fiyat aralığı var mı yoksa piyasaya göre mi değer buluyor?

 OSGB'lerin belli bir rayiç bedeli yok. Pazarlığa ve adam ihtiyacına bağlı oluyor bedeller. Rayiç bedeli piyasa değil, devlet belirlemeli. Çünkü çok fazla belgeli insan var. Bu sebeple kalite düştü, hizmet ucuzladı. Sizin yapmadığınız bir işi başka kişi yarı fiyatına yapabiliyor. Bir personelin ücreti de, görevi de belli olmalı. Şartlarını beğenmeyen işi terk ediyor. Bir yıl içinde 5 OSGB gezen birinin size ne faydası olur? Sizden de çıkıp başka yere gidecek.
 
*İş kazası nelerdir?

İş kazaları kanunda yazar. Çalışanın, işveren tarafından sağlanan bir araçla veya yürürken yani mesai saatleri içerisinde işine gidip gelirken ve iş saatlerinde başına gelebilecek her türlü kazayı kapsar. Hamile kadınların süt emzirmek için kullandıkları 1 saatlik izin de buna tabidir. Bunlar iş kazasıdır. Sigortalı her çalışanın işiyle ilgili tedbirlerin alınmasında işveren yükümlüdür. Devlet o durumda işçinin hakkını gözetir. Sigortalı olarak çalışmanın bir diğer önemi de budur. İş kazalarında devlet işçinin haklarını gözetir.
 
*En ses getiren iş kazası hangisi?

Bizde tekli değil, çoklu ölümler daha çok ses getirir. Avrupa'da tek kişi ölünce halk kıyamet koparır, bizde 30 kişi ölmeyince reaksiyon gösterilmiyor. En ses getiren iş kazası Soma'daki maden faciası oldu. Ne yazık ki böyle toplu ölümler medyanın daha çok gündemine oturuyorken, bir kişi iş kazası geçirip hayatını kaybedince duyurulmuyor bile.
 
*İş sağlığı ve iş güvenliği alanında sistemin oturduğu söyleniyor. Kazalarda azalma olmadı mı?

İş kazalarında azalma olmadı, artış var. Sadece sistem oturdu. Artık herkes bir eğitim alıyor. Herkes doktora muayene olup, tedaviden geçiyor. Herkesin sağlığı takip ediliyor. Her işletmede bir uzman ve bir doktorun bulunması gerek. Bizde iş sağlığı ve iş güvenliği kültürü oluştu, sadece uygulamada sıkıntı var. O da parasal sıkıntı. Ucuz eleman bulunuyor. Hayatın ve sağlığın ucuzu olmaz. Çalışma, Sosyal ve Güvenlik Bakanlığı bu denetimleri yaparken daha titiz çalışmalı. Özellikle çok tehlikeli meslek alanlarında bu hassasiyet gösterilmeli. Beyaz ve mavi yakalılara ayrımcılık yapılmamalı. Bir şey yasaksa, o yasak her kurumda işlemeli.
 

A sınıfı uzmanlar, en tehlikeli iş gruplarında

 
*C, B, A diye ayrılan iş güvenliği uzmanlık aşamaları neye göre sınıflandırılıyor?

İş güvenliğine haiz insanlar, önce kursa gidiyorlar. Kurstan sonra sınava giriyorlar. C grubu olarak C sınıfı ehliyete sahip, az tehlikeli iş gruplarına ehliyet alıyorlar. Bakkal, eczane gibi meslek dalları az tehlikeli gruplardır. 3 yıl kadar bu süreci devam ettirip, 3 yıl sonra bir daha kursa giderek B sınıfı iş güvenliği uzmanı oluyorlar. B sınıfı uzmanlar ise tehlikeli iş grubunda çalışıyorlar. A sınıfı uzmanlar en tehlikeli iş gruplarıdır, B grupları bir 3 yıl daha eğitim alarak A sınıfı uzmanı oluyorlar ve onlar artık en tecrübeli olanlardır. Sonra bir daha kurs alma gibi durumları olmuyor, 5 yılda bir sertifikalarını yeniliyorlar.
 
*A sınıfı uzmanlar, iş güvenliğini sağlayacak düzeyde tecrübeye sahipler mi?

Benim zamanımda 69 kişi olarak A sınıfı iş güvenliği uzmanı vardı. Şimdi 8 bin kişi var. 1200 kadarı ise İzmir'de bulunuyor. Bakanlığın çıkardığı bir genelge ile 3600 günü dolduran herkese bu belgeyi verdiler. Kötü oldu demeliyim. Çünkü bunlar C, B grubuna sahip olmadan, doğrudan A sınıfı uzmanı oldular. Sadece evde oturup pirim yatıranlar da uzman oldular. Şimdi piyasada çok sağlam iş güvenliği sağlanamıyor. Bilgi ve tecrübeleri yok. A sınıfı da en tehlikeli sınıf ve tersane, inşaat, maden ocakları gibi ölümlerin her an olabileceği yerleri kapsıyor. Burada bir ücret politikası da var. Gerçek A güvenlik uzmanının maaş karşılığı, 8 bin civarıdır. Bu arkadaşlar piyasayı düşürüp 2500'e razı oluyorlar. Bu da sistemin eksikliklerini gösteriyor. Kalite çok düştü, riskler arttı. Sürekli kaza oluyor, can kayıpları fazla.
 
*A sınıfı iş güvenlikçilerinin tecrübesizliğinin bunda rolü olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Kendisini A sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak piyasaya süren kişiler, iş yerlerindeki riskleri göremediği için riskler arttı ve kazalar meydana geliyor. Bir madende çalışma 10 yıllık bir tecrübe gerektirir ki riskleri öğrenesiniz. Bir gazeteci olarak, soru sorma şekli, davranış şekli gibi nasıl her şeyin bir tecrübesi varsa, bizim iş de öyle. Benim öğrenme sürecim 10 yılı buldu. Sektöre bakınca, gıda sektöründe çok fazla risk yok. Bu görevi gıda mühendislerine verdiler. Su ürünleriyle ilgili bir işe  makine mühendisi iş güvenliği uzmanı bakıyor. Bu olmaması gereken bir durum. Bir inşaat sektörüne gidiyorsun, iş güvenliği uzmanının olmadığını görüyorsun. Adam ben neden iş güvenliğine bakayım ki, şantiye şefiyim diye düşünüyor. Onun yerine fizik bölümünden kişiler inşaata bakıyor. Şimdi fizikçilerin çalışabileceği alan yok, hepsi iş güvenliğine yöneldi. Devlet fizikçilere iş bulmak için bu alanı yarattı ama birçoğu işini düzgün yapamadığı için yargılanıyor. İş kazaları arttı. Sebebi de işinin ehli olmayan kişilerin iş güvenliği alanında uzmanlaştığını düşünmesi. Makine mühendisi, inşaatçı, maden mühendisi, herkes kendi sektöründe iş güvenliği yapmalı.
 
*İş güvenliği mi işçi güvenliği mi?
 
Kanun işçi sağlığı ve işçi güvenliği olarak ayırır. İş güvenliği genel kapsamlıdır. İşin güvenliği olmaz, iş iştir. Klavyede yazı yazan bir personel düşünün. Metallerle olan kazalara maddi kazalar diyoruz. Burada karşılanamayan olay işçinin sağlığıdır. İş sağlığı dediğimiz aslında işçi sağlığıdır, işçi güvenliğidir. Bir iş yapılırken, yapan kişinin sağlıklı ve güven içinde o işi ifa etmesidir. Biz o işin tehlikelerinden bahsedip, teknik bilgi veriyoruz. İşçi bu iş için yeterli mi, sağlıklı mı ve bu işi yaparken ne kadar zarar görecek? Buna karşı öngördüğümüz zararları gidermeye çalışıyoruz.
 

Bu işin asıl beyni doktorlardır

 
*Mesleğinize bakınca iş sağlığı ve iş güvenliği paralelliği görülüyor. Doktorlar mı bu işin beyni yoksa uzmanlar mı?

Doktorlar bu işi teknik olarak havale ettikleri için iş güvenliği kavramı çıkmıştır. Doktor o hatanın giderilmesini anlamaz, bir mühendisten destek ister, burayı izole et der. Biz aslında doktorlara yardımcı olarak bu mesleğin içindeyiz. Ama bu iş sanki iş güvenliğinin işiymiş, doktorlar yardımcıymış gibi algı yaratılmış. Hayır, bu işin asıl beyni doktorlardır. Asıl amaç iş sağlığını sağlamaktır. İş güvenliği sağlığın yanında gelir.
 
*Doktor ne yapar?

Doktor personeli muayene eder. Bu personel bu işe fiziken veya mentalite olarak uygun değildir der. Bu adam akciğerlerini, çalışma azmini kaybediyor der. Alarm verir, ona göre önlem alırız. Bir işin yapılması için çalışanın öncelikle sağlıklı olarak işi sürdürmesi gerek. Bunu da doktor yönetir ve yönlendirir.
 
*En tehlikeli iş grupları hangileri?

En tehlikeli gruplar, maden, inşaat, tersaneler, döküm ocakları, sanayi. Yani tehlikeye maruz kalan birçok iş sayabiliriz. Mesela hastaneler tehlikeye maruz kalan yerlerdir. Poliklinikler az tehlikeli görünüyor. Bir kişi geldi gitti zannederiz ama hastaneler tam bir mikrop kaynağı yerlerdir, personel sağlığı açısından tehlike saçar.
 

Belgesi olmayan işçilere belge kazandırıyoruz

 
*Eğitimlerinizi neye göre veriyorsunuz?

Eğitimlerin iş sağlığı kanununda çok yönleri var. Biz işe göre adam almayız, adama göre iş veririz. Yurt dışında işe göre adam alırsınız. Bizde öyle değil, birini işe alırız, deneriz; işi yapamayınca işten atmayız. Ona uygun iş bakarız. Bu insan yer temizler, bulaşıkçılık yapar, elektrikçi olur deriz. Elektrikçi olduğunu iddia eden birini düşünün. Belgesi yok ve lise mezunu. 6 aylık çalışmayla elektrikçi olamaz. Bu size göre elektrikçidir. Mesleki yeterliliğe sahip olması gerekir. Yıllarca çalışıp da belgesi olmayan işçilere belge kazandırırız, kursa giderek belge alırlar. Kursa geldikleri zaman 16 saatten az olmamak üzere iş sağlığı eğitimlerini de veririz. Yapacağı işlerle ve meslekle ilgili risk eğitimi veriyoruz. Bu eğitimler içinde herkes yangın, ilk yardım gibi eğitimleri almak zorunda. Eğitimin seviyesi yüksek ve bunu işe yatkın kişilere veriyoruz.
 
*Risk analizi ve risk değerlendirmesini neye göre neticelendiriyorsunuz?

Önlemini alamadığımız deprem, sel, yangın, tsunami, yer çökmesi, toprak kayması, kar, yağmur gibi kontrolümüz dışı gelişen durumlara acil müdahale diyoruz. Bunlar küçüktür. İşletmede yangın çıkar, olay büyür. Türkiye'nin haberi olur. Bunlarla ilgili tatbikat yapıp, işçileri bunlara alıştırıyoruz. Bunlar hepsi risk değerlendirmesidir. Risk analizi ise meslekle ilgili öngörüdür. Mesela gazeteciliğin risk analizi, habere koştururken trafik kazası geçirebilirsiniz. Görüşmeye gittiğiniz kişi agresif olabilir, kavga edebilirsiniz. Üzerine düştüğünüz haber konusu karşı tarafın işine gelmiyor olabilir, tartışırsınız... Bunlar bir işin risk analizidir. Uzman olan kişi bunları kaleme alıp neticelendirir.