Teknik Direktör Şenol Güneş, A Milli Futbol Takımı'nın başına getirildi. Hayırlısı olsun.
2020 Avrupa Futbol Şampiyonası (Euro 2020) Elemeleri'nde mücadele edecek olan takımımızın artık yeni bir teknik sorumlusu var.
Görevden ayrılan Rumen teknik adam Mircea Lucescu ile anlaşma yapıldığında uzun vadeli olacağı, yeni hedeflerle takımın başına getirildiği söylenmişti. Lucescu, göreve geldikten sonra Milli Takım ile resmi ve özel olmak üzere 16 maça çıktı, 4 galibiyet, 5 beraberlik ve 7 mağlubiyet aldı.
Görüldüğü gibi bilanço rezalet.
Bu performansla 2020'yi planlamak, Lucescu ile mümkün değildi. Ayrılması da kaçınılmaz hale gelmişti. Ancak Futbol Federasyonu'nun teknik direktör tercih şekli de en az Lucescu'un maç performansı kadar kötüydü.
Hele hele federasyon sitesinden Şenol Güneş ile anlaşıldığı açıklandıktan sonra, Başkan Yıldırım Demirören'in istifa etmesi, anlaşılır gibi değildi. Madem istifa edecekti, yeni anlaşmayı yapması gereken, yeni seçilecek olan Federasyon Başkanı olmalıydı. İşin başlangıç aşaması bile tam bir fiyaskoydu.

Beşiktaş'ın Teknik Direktörü

Ya seçilen isim; Şenol Güneş. Halen Süper Lig'de, her ne kadar lider Başakşehir'le puan farkı açılmış olsa da zirve mücadelesi veren Beşiktaş'ın teknik direktörü. Sözleşmesi devam ediyor, Haziran ayına kadar.
Bu kararla hem Beşiktaş'ı hem de Süper Ligi allak bullak ettiler. Şenol Güneş, Milli Takımla ilgili olarak yaptığı toplantıda çok uzun konuştu, ama ben hiçbir şey anlamadım. Anlaşma nasıl yapılmış, Beşiktaş yönetimi buna ne demiş, neden olumlu yanıt vermiş, Federasyon Başkanı'nın istifa edeceğinden haberi neden yokmuş, bundan sonra Beşiktaş'ın durumu ne olacakmış, anlayan beri gelsin. Çorba gibi oldu her şey.
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, konuşmayı çok seven, çoğu zaman da sivri açıklamalar yapan biri olmasına rağmen, bu konuda tek kelime etmedi. İnsan çıkar, "Hiç iyi olmadı" ya da "Bizim bilgimiz dahilindeydi, Şenol hocayla da görüştük" der. İki cümle sarf eder. Gıkı çıkmadı. Neden acaba?

Mart'ta iki maç var

Şimdi Şenol Güneş, bu ay yapılacak olan Arnavutluk ve Moldova maçlarında takımın başında çıkacak. Sonra yine Beşiktaş'a dönecek. Takımındaki oyuncularını ayrı motive edecek, Milli Takımdakileri ayrı.
Herkesin kafasında soru işareti, "İki takımı birden nasıl idare edecek" diye. Zaten bu yıl Beşiktaş'ta çok başarılı olduğu söylenemez, bir de Milli Takım çıktı Şenol hocanın başına.
İstifa etse, ortalık toz duman olacak. Etmese, daha ilk kaybettiği puanda dünyalar başına yıkılacak.
Milli Takım'a Beşiktaş'tan fazla isim alsa, bağıracaklar. Almasa, bağıracaklar. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Milli takımımızın durumu ortada, Beşiktaş'ın da.
Sonuç olarak federasyonun yaptığı hem etik değil hem de futbol düsturuna aykırı...

İhanet değil mi?

Milli Takım arkasına, gücüne, duygusal yönüne bakarak, liginde sözleşmesi devam eden bir teknik direktörle anlaşma yapmak, Türk futboluna ihanet değil mi...
Başkaları yapsa, topa tutmaz mıydık. Bunu onaylayacak bir kişi çıkmaz. Çıkar belki, o da istifa etmiş, ettirilmiş olan Yıldırım Demirören'dir.
Türk futbolu zor duruma düştü. Beşiktaş zor durama düştü, yeni bir teknik direktörle anlaşma yapsın mı, yapmasın mı, bilmiyor. Şenol Güneş zor duruma düştü. Gelecek olan isim zaten ne yapar, bilinmez...
İnsanların kafası karıştı. Lig allak bullak oldu.
Şenol Güneş'in sözleşmesinin biteceği 1 Haziran tarihine kadar, 2 maç yapmış bir milli takım ve nasıl sonuçlar alacağı, girdiği kaostan nasıl çıkacağı belli olmayan bir Beşiktaş kaldı geride. Bir de her iki takımımızın alacağı kötü sonuçların sorumluluğu üzerinde kalmış Futbol Federasyonu...
İnşallah ben haksız çıkarım da... Açılan yarayı iyileştirip, hastayı ayağa kaldıracak iyi sonuçlar alınır. Her ne kadar açılan yaranın acısı uzun yıllar unutulmayacak olsa da.