Geçen haftaki yazımızda Güneşin bazı özelliklerini anlattık. Bu yazımızda Güneşle ilgili bilgiler vermeyi sürdüreceğiz.

Atmosferi

Fotosferin (ışıkküre) üstünde, ince güneş atmosferini oluşturan kromosfer ve korona (taç) bulunur. Burası, Güneş lekeleri ve güneş parlamaları gibi özelliklerin görüldüğü yerdir.
Fotosfer oldukça parlak olduğundan, bu üst bölgelerden gelen görünür ışık epeyce sönük kalır. Bu nedenle de doğrudan gözleyemeyiz. Ancak Güneş tutulmaları sırasında, Ay fotosferi kapladığında, kromosfer (renkküre) Güneşin etrafında kırmızı bir halka biçiminde görülür. Korona  ise, bir çiçeğin yapraklarına benzer biçimde dışarı doğru daralan plazma şeritleriyle güzel bir beyaz taç oluşturur.
Beklenmedik bir biçimde, Güneşin atmosferindeki sıcaklık yükseklikle artar ve 2 milyon dereceye kadar yükselir. Koronal ısıtmanın kaynağı 50 yıldan uzun bir süredir bilimsel olarak bir gizemdir.

Yaşam potansiyeli

Güneş, sıcak, yüksek enerji barındıran gazlar ve plazma karışımıdır ve bu nedenle canlılar için elverişli bir ortam değildir. Güneşte yaşanamasa da, yeryüzünde yaşama olanağı sağlar. Güneşten bulunduğumuz bu ortalama uzaklıkta onun sağladığı sıcaklık, pek çok gıda zincirinin temelini oluşturan bitkiler gibi organizmaların kullandığı enerjiyi sağlar.



Manyetosferi

Güneşteki elektrik akımları, gezegenlerarası manyetik alanı oluşturan, uzaya uzanan karmaşık bir manyetik alan üretir. Güneşin manyetik alanı tarafından etki altında tutulan hacme helyosfer diyoruz.
Güneşin manyetik alanı Güneş Sistemi içinde Güneş Rüzgarları ile taşınır. Güneş rüzgarları, Güneşten dışa doğru her yöne üflenen, elektrik yüklü gaz akışıdır. Güneş döndükçe, manyetik alan bu dönüşe tam olarak katılamaz ve Parker Sarmalı olarak bilinen büyük bir dönen sarmal biçiminde döner.
Güneş oldukça kararlı bir yıldız olmasına karşın her zaman aynı şekilde davranmaz. Güneş Çevrimi olarak adlandırılan bir döngüsü vardır. Yaklaşık olarak her 11 yılda bir Güneşin coğrafi kutupları manyetik kutuplarının işaretini değiştirir. Bu olduğunda, Güneşin ışıkküresi, renkküresi ve tacı, sessiz ve sakin durumdan şiddetli ve etkin duruma dönüşür. Güneş Maksimumu olarak bilinen Güneş etkinliğinin arttığı zaman Güneş fırtınalarının görüldüğü zamandır. Güneş fırtınaları olduğu zamanlarda, Güneş lekeleri, Güneş parlamaları (flareler) ve koronadan kütle atışları görülür. Bunlar, Güneşin manyetik alanındaki düzensizliklerden kaynaklanır ve bu yolla büyük miktarlarda enerji ve yüklü parçacık serbest bırakılabilir. Bunların bir bölümü Dünyaya da ulaşır. Bu nedenle de uydular zarar görebilir, boru hatlarını aşınabilir ve elektrik dağıtım şebekeleri etkilenebilir.

İnceleme ve bulgular

Geçmiş çağlarda yaşamış bazı kültürler, Güneşin hareketlerini kaydetmek amacıyla taş yapılar inşa etmiş veya doğal kaya oluşumlarında değişiklikler yapmıştır. Bu yolla mevsimleri işaretlemiş, takvimler oluşturmuş, Güneş ve Ay tutulmalarını izlemişlerdir.
Günümüzdeki Güneş fiziği araştırmaları karmaşık Güneş-Yer Sistemini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Buna Güneş, onun Dünya üzerindeki ve Güneş Sistemi üzerindeki etkileri ve gelecekteki kâşiflerin deneyimleyeceği uzay koşulları dahildir.
Güneşi inceleme amacıyla gönderilmiş olan SOHO (Solar and Heliospheric Observatory, Güneş ve Güneşküresi Gözlemevi) uydusu, Güneş diskinin aşırı parlak olması nedeniyle örtüldüğü ve Güneşin etrafı attığı maddeleri inceleyen bir uydudur ve Güneşle ilgili pek çok bilgi elde edilmesini sağlamıştır. Özellikle Güneş etkinliğinin artması sonucu atılan madde miktarlarını ölçmek ve Dünyaya etkilerini önceden bilebilmek açısından önemli olmuştur.

Güneşle ilgili önemli tarihler:

İ.Ö. 150: Yunan biliminsanı Claudius Ptolemy (Eflatun), Güneş Sisteminin Dünya merkezli modelini resmeden Almagest'i yazmıştır. Bu model, 16. yüzyıla kadar kabul görmüştür.

1543: Nicolaus Copernicus (Kopernik), Gök Kürelerinin Devinimleri Üzerine adlı eserini yayınlamıştır. Bu eserde, Güneş merkezli Güneş Sistemi modelini açıklamıştır.

1610: Galileo Galilei ve Thomas Harriot tarafından bağımsız olarak yapılan bir teleskop yardımıyla, Güneş lekeleri ilk kez gözlenmiştir.

1645-1715: Güneş leke etkinliği neredeyse tümüyle ortadan kalkmıştır. Bu da Dünya'da görülen Küçük Buz Çağı'nın olası nedenidir. Normalde buz olmayan nehirler donmuş ve kar örtüsü düşük enlemlerde yıl boyunca kalmıştır.

1814: Güneş tayfında tayf çizgileri keşfedilmiştir. 1859'da bu çizgiler, elementlerin parmak izleri olarak tanımlanmıştır.

1826-1843: Güneş leke çevrimleri ilk kez  tanımlanmıştır.

8 Temuz 1842: Milano'da tam Güneş tutulması sırasında Güneş koronasının ilk kızıl ötesi ölçümü yapılmıştır.

1848: Güneş lekelerinin çevrelerindeki ışıkküreden daha soğuk olduğu gösterilmiştir.

1 Eylül 1859: İlk kez bir Güneş parlaması ve onun yeryüzündeki jeomanyetik etkileri gözlenmiştir.

18 Temmuz 1860: Tutulma gözlemcileri, Güneşten patlamayla atılan büyük miktarda madde gözlemişlerdir. Bu, kaydedilen ilk korona kütle atımıdır.

1942: Güneş'ten salınan radyo frekansları ilk kez gözlenmiştir.

1946: Güneşin moröte bögede ilk roket gözlemleri yapılmıştır.

7 Mart 1962: NASA, ilk Yörünge Güneş Gözlemevi'ni (OSO-1) fırlatmıştır.

1973-1974: Skylab'da bulunan Astronotlar, Dünya'nın yörüngesinden Güneşin çoklu tayfsal çalışmalarını yapmak amacıyla Apollo Teleskop Kundağını kullanmıştır.

26 Haziran 1994 - 5 Kasım 1994: Uluslararası Ulysses uzay aracı Güneş kutup bölgelerinin ilk gözlemlerini yapmıştır. Ulysses, Güneşin kutuplarının üstünde ve altındaki uzay koşullarını araştıran ilk uydudur.

8 Eylül 2004: NASA'nın Genesis uzay aracı, Dünyada incelenmek üzere, Güneşten gelen yüklü parçacıklardan oluşan Güneş rüzgarından örnekler getirmiştir. Genesis, Dünyadan yaklaşık 1,5 milyon kilometre uzaklıkta, iki yıldan fazla süre boyunca örnek toplamıştır.

23 Nis 2007: NASA'nın ikiz Güneş Yer İlişkileri Gözlemevi (STEREO) adlı uzay araçları, Güneşin ilk üç boyutlu görüntülerini elde etmiştir.

Şubat 2010: Güneş Dinamik Gözlemevi, Güneş etkinliğinin nasıl oluştuğunu, Güneşin iç bölgelerini, manyetik alanını, Güneş koronasındaki sıcak plazmayı, gezegenlerin iyonosferlerinde oluşan ışık şiddetlerini ölçerek, bu etkinlik nedeniyle  uzay koşullarının  nasıl oluştuğunu incelemeye başlamıştır.

6 Şubat 2011: STEREO sondaları Güneşin zıt taraflarına hareket ederek, yıldızın önü ve arkasına ilişkin engellenmemiş görüntüleri elde etmiştir. İlk kez Güneşin tamamında Güneş etkinliği izlenebilmiştir.

Kaynak: solarsystem.nasa.gov