Mayıs ayı genelde mesleki ve bilimsel etkinliklerle doludur. Mayıs 5 Uluslararası Ebeler Günü. Mesleğe yönelik kutlama etkinlikleri yanı sıra bilimsel toplantılar da bugüne ya da haftasına denk getirilir. Oradan oraya bir koşuşturmacadır başlar. Meslek mensupları ve akademisyenler bir etkinlikten diğerine yetişmeye çalışırlar. Hem bilgilensin isterler, hem de bilgilendirmek. 

Bu koşuşturmacada en aktif olanlardan biri, belki de en aktif olanı, Ege Üniversitesi İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü idi. Her yıl olduğu gibi bu yılda aktiftik. İstanbul'da 6'ıncısı düzenlenen Ebelik Öğrenci Kongresi yanı sıra Malatya, Niğde, Manisa, Sivas, Erzurum, Tokat, Ankara illerimizde düzenlenen bilimsel toplantılara yalnız katılarak değil katkı sağlanarak da destek verildi. Sırada Kıbrıs ve Stockholm var. İlkleri üstlenmenin Misyonu olsa gerek. Nasıl başlanıldıysa öyle de sürdürülüyor gelenek. Ege Üniversiteli olmanın geleneği var elbet bu azmin içinde.

Ege Üniversitemiz ebelik çalışmalarının bilimsel alana taşınmasında, 1'inci lusal uluslararası katılımlı ebelik sempozyumu (2007) ve 1'inci ulusal ebelik öğrenci kongresiyle (2010) öncü oldu. Ki ayrıca ebelik anabilim dalını kurma ve ebelikte yüksek lisans programını başlatma başarısını (2003) Mersin Üniversitesi'yle başa baş, ebelikte doktora programını başlatma başarısını da (2010) Atatürk Üniversitesi'yle aynı anda paylaşarak elde etti. Ancak en önemlisi 1998 yılında başlattığı lisans programıyla her yıl ülkemize yüze yakın sayıda ebe mezun kazandırıyor olması. Dünya Sağlık Örgütü'nün "doğal doğum uzmanı" olarak tanımladığı mezunlar. Tıbbi bir engel olmadıkça kadınları doğal doğum konusunda bilgilendirerek bilinçlendirecek olan yegane meslektir ebelik.

Uluslararası Ebelik Konfederasyonu (ICM) ebeler günü ana temasını 2015 yılına kadar "Dünyanın ebelere şimdi her zaman olduğundan daha fazla gereksinimi var" olarak tanımladı. Birçok uluslararası kuruluş tarafından da desteklenen açıklamada, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, anne ve bebek ölümlerinin hala yüksek olduğu, cinsel yolla bulaşan hastalık görülme sıklığının giderek arttığı belirtilerek Milenyum Gelişme hedeflerine ulaşabilmek için  ebeliğin güçlendirilmesi üzerinde  duruldu.

Yüksekokulumuzun düzenlediği etkinlik ile "güvenli ebelik" konusuna yer verildi bu yıl. Alanında uzman konuşmacılar "çalışanların sağlığı ve güvenliği"; "ebelik uygulamalarında iş güvenliği", "ebeliğe hukuksal bakış" konularını irdelediler. Paneli açarken ebelik mesleğine büyük emek vermiş, halk sağlıkçı duayen,  merhum profesör Nusret Fişek hocama değindim. Panelin konusu gereği de tıp iş sağlığı ve halk sağlığı alanlarında profesör  Gürhan Fişek hocamın "çalışma yaşamında sağlık güvenlik" isimli kitabında yer verdiği cümlelere:
"Bir dönem rakipsiz egemenlik süren bir söz vardı: Kaza Geliyorum Demez. Şimdilerde ise bunun karşıtı, ama doğru olan iki söz egemenlik kazandı: Kaza Geliyorum Der. Görünmez kaza senin göremediğindir. Bu nedenle; özellikle tehlikelerle daha çok yüz yüze gelen çalışanların, çalışma yaşamında, hangi kötülüklerle karşı karşıya olduklarını iyice öğrenmeleri ve bunları nasıl öğrenebileceklerini bilmeleri gerekiyor. Ne yazık ki, bazen cahillikten, bazen umursamazlıktan, ancak en çok ihmalden dolayı iş kazaları ve meslek hastalıkları ortaya çıkmaktadır. Dünya'da birçok kötülük var. Biri biter bir başkası çıkar karşımıza. Bunları fark etmezsek, bunların insanı etkilemesini önleyemezsek zararlı çıkarız. Melih Cevdet Anday'ın çok sevdiğim bir sözü var; sana ne yaptıkları değil, senin buna karşı ne yaptığın önemlidir der. Bu sözden yola çıkarak, çalışma yaşamındaki kötülüklerden insanları korumak için neler yaptığımızı sorgulamalıyız. Daha etkili olmak için, daha başarılı olmak için sorgulamalıyız".
Tüm mesleklerde olduğu gibi ebelik mesleğine özel tehlike ve risk oluşturacak birçok etken var. Çalışma alanı insan olunca durum daha da önemli. Yanlış ve eksik bilgiyle verilen hizmetin zararı insanadır. Ya sakat kalarak ya da canıyla öder. Çalışma ortamı ve koşullarının güvenli olmadığı durumda da ebe zarar görür. Ya iş kazasına maruz kalır ya da, taciz, şiddet, hatta cinayete. Çalışan sağlığı ve çalışma güvenliğinden kasıt da budur zaten. İşi bilene yaptırmak, yaptırırken önlem almak.

Ebelikte işi bilene yaptırmaktan kasıt dört yıla dayanan üniversite lisans eğitimiyle ebe unvanı almış kişilere işi yapma yetkisini vermek, işi yaptırırken önlemini almaktan kasıt da ebe mezunun sürekli ve düzenli hizmet-içi eğitimlerle desteklenmesini sağlamak olmalı. Yalnız mesleki konularda değil çalışan sağlığı ve çalışma güvenliği konularında da eğitilerek denetlenmelerini sağlamak. Bunlar yerine getirilmediği sürece yanlış ve eksik bilgiyle hizmet sunmaya mahal ortam da hazır demektir. Bu tür yanlışlar çalışan hakları açısından sakıncalı olduğu kadar çalışma ortamının güvenliği gereği hizmet verilen insanın hakları / hasta hakları açısından da sakıncalıdır.