'14 Şubat' deyince aklımıza hemen, 'Sevgililer Günü' geliyor...
'Anneler ve Babalar günü' gibi unutulmaz günlerden biri. Ancak dikkatinizi çekti mi?
Bu yıl 'Domates patlıcan' derken, neredeyse Sevgililer Gününü unutacak bir haldeyiz. Sevgi ve hoşgörüyü zaten unutmuş haldeyiz. Esnaf kuruluşları esnafın hakkını korumak bir yana sorunları bile görmezden geldiği günümüzde, büyük firmalar bile önceki yıllara oranla reklamlarını yapamıyorlar. Sadece bazıları basın danışmanları ya da anlaşmalı oldukları pr. Şirketleri aracılığıyla, örneğin, 'Özel günlere ayrı bir tat ayrı bir anlam katıyor!'diyerek ürünlerini pazarlamaya çalışıyorlar. İşin özeti şu:
Firmalarda para yok, reklama bütçe ayıramıyor. İnsanlarımız karnını doyurmak yani yemek yapmak için kuyruklarda beklerken, hediye almaya zaman bulabiliyor mu?
Yani kuru kuruya, 'Sevgililer Gününüz kutlu' olsun diyorum, ağız alışkanlığı ile...

Gelir amaçlı

Çoğunluk görmezden geliyor. Ama biz söylüyor, duyuruyoruz. Açıklamaya göre, 'Mülteci ve Türkiyeli kadınlar üretim atölyelerinde buluşuyor!'
Mülteci ve Türkiyeli kadınlar, Konak Mülteci Derneği'nde düzenlenen kapı süsü ve amigurumi atölyelerinde bir araya geldi. İzmir'in Basmane bölgesinde yaşayan kadınlar, 'Üretmesini Öğreniyoruz, Birlikte Üretiyoruz' sloganıyla iki gün süren atölye çalışmalarına katıldılar. Toplum Gönüllüleri (TOG) ve Pegasus'un ortaklığındaki 'Yarınlara Uçuyoruz Projesi' kapsamında, 9-10 Şubat'ta yürütülen yaratıcı atölye çalışmalarında üretilen rengarenk kapı süsleri ve amigurumi hediyelik eşyalarından kadınların gelir elde etmesi amaçlanıyor.
İnciler ve rengarenk çiçeklerden hazırlanan kapı süsleri, işyerleri ve evlerin kapılarını süslüyor.
Japon tığ tekniği olan her biri özgün tasarıma sahip ve bebek ve çocuk sağlığı açısından en uygun malzemelerden iplik ve sünger dolgu ile üretilen amigurumi oyuncak bebeklerine ilgi son yıllarda ülkemizde de dünyada olduğu gibi giderek artıyor. Türkiyeli ve mülteci kadınların ortak üretim faaliyetleri ile ekonomik ve sosyal alanda dayanışmasının, nefret söylemi ve suçlarının giderek artmakta olduğu son zamanlarda barışı güçlendirmesi hedefleniyor. Projeye katkı sunan Gönüllü Gençlik Grubu bu hedefi vurgulamak için çalışmaya 'Barış Köpüğü' adını veriyor. Üretilen hediyelik eşyaların, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri boyunca İzmir Fuar'ında sergilenmesi için de hazırlıklar başladı. Konak Mülteci Derneği yöneticilerini kutluyorum..
Ancak beğenmediğim bir noktayı belirteyim: 'Türkiyeli Kadınlar' sözcüğünü beğenmedim...
'Türk kadınlar' demeleri lazımdı. Hatta İzmir'de ve Türkiye'de bir proje olduğuna göre, 'Kadınlarımız' sözcüğü yeterliydi...

Nitelik farkı

Reis açık ve net konuştu önceki gün. 'Nitelikli elemana iş var!'
Ama siz patronlara, yani işverenlere sorun bakalım, 'nitelikli eleman' var mı?
Eğitim öğretim ne alemde?
Bu konuda iyimser olan var mı?
Neyse ben bunları bırakayım, 'İstihdama 'Mahir Eller' katkısı'ndan söz edeyim:
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) genel koordinasyonu ve TEPAV işbirliğinde, Avrupa Birliği Mali Yardım Programı (MADAD) tarafından desteklenen, İzmir'de Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından yürütülen 'Mahir Eller Projesi" kamuoyuna tanıtıldı.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve 12 ili kapsayan 'Mahir Eller' projesi, mesleki yetkinliği olan kişileri belgelendirmek suretiyle istihdam edilebilirliklerini artırmayı hedefliyor. Proje ile vatandaşlarımızın ve geçici koruma altındaki Suriyelilerin uluslararası standartlarla uyumlu mesleki yeterlilik belgesi alması suretiyle ekonomik hayata katılımı teşvik ediliyor.
Bilmiyorum dikkatinizi çekiyor mu?
Projeler kuruluşlar tarafından değil, yurt dışından gelen paralarla yapılıyor. Bizim merak ettiğimiz ne kadar para geliyor, kalem kalem kimlere ne kadar ödeme yapılıyor?
Eğitimi verenler kimler ya da kimlerin tanıdığı kişiler?
Suriyeli ya da dışarlıklı olmadan bu projelere Avrupalılar neden ödeme yapmıyor?
Belki bir gün bu konuları daha geniş, bilirkişilerin söyleşileri ile ele alırım. Reklamını yapanlar acaba bir bardak çay ile katkı sağlıyorlar mı?
Artık daha fazlasını siz düşünün!

GÜNÜN HABERİ

Günde, 1,8 ton su tüketiyoruz

Ülkemizde bir kişinin günlük ortalama su tüketimi 1800 litre. Su tüketiminin yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye'de, gerekli tasarruf önlemlerinin alınmaması durumunda, yüzey sularının 2030 yılına kadar % 20 azalacağı tahmin ediliyor. Türkiye'de günde kişi başına 1,8 ton su tüketiliyor. Dünyanın en çok su harcanan ülkelerinden olan Yeni Zelanda'da bir kişi günde 5,9 ton su tüketirken, Amerika'da 4,3, Yunanistan'da 2,4 ve İspanya'da 1,9 ton su harcanıyor.
Avrupa ülkeleri arasında su kaynakları tehdit altında olan ülkelerin başında gelen Türkiye'de, artan nüfusun yanı sıra küresel iklim değişikliğine bağlı sıcaklıkların yükselişi de tehdidi artırıyor. Tasarruf önlemleri alınmazsa, ülkemizde 2030 yılında yüzey sularının %20 oranında azalacağı öngörülüyor.

Andımız okutulmalı

Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şubesi, '6. Andımız Nöbetine katılmanız bize güç verecektir.' Diyerek şu açıklamayı yaptılar: 'Öğrenci Andını dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip yazmıştır. İlk olarak 23 Nisan 1933 yılında okutulan Andımız 76 Yıl kesintisiz sürmüştür.
Bu ant, çocuklarımızın doğru kimlik oluşturması, hedefine dönük olarak, bu ülkede yaşayanların çocukluktan itibaren, 'dağılmayı, bölünmeyi, yok olmayı, küresel güçlerin ülkeyi parçalamasını' önleyecek şuura sahip olmalarını sağlamak için yazılmıştır.
Atatürk'ün 'Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.' sözünde olduğu gibi Türk olmak ırkçı bir tanım değildir.
Andımız okullardan 2013 Yılında kaldırılmış olmasına karşın Danıştay Andımızı yasaklayan yönetmeliği iptal etmiştir. Andımız tekrar okullarda zorunlu olarak okutulana kadar Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şubesi olarak Nöbetlerimiz devam edecektir.'