İzmir Barosu tarafından, İzmir Adliyesi Baro Birimi'nde, kısa süre önce, İş Hukuku'nda getirilmek istenen 'Zorunlu Arabuluculuk' la ilgili açıklama yapıldı. Açıklama öncesi konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, bu konuya ilişkin İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu tarafından hazırlanan raporun Adalet Bakanlığına da iletileceğini ifade etti.

'Adaletsiz ve hakkaniyetsiz!'

İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Gonca Arkoç tarafından okunan açıklamada İş yargısında zorunlu arabuluculuk uygulamasının adaletsiz ve hakkaniyetsiz olduğunun vurgulandı, Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerle güvence altına alınmış 'Hak Arama Özgürlüğü'ne de aykırı olduğu vurgulandı.
Açıklamada; 'İş Yargısında Zorunlu Arabuluculuk; Adaletsizdir, Hakkaniyetsizdir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış 'hak arama Özgürlüğü'ne aykırıdır' denildi.
Bilindiği gibi, hükümet önümüzdeki günlerde Meclise sevk edeceği, 'İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı'  ile ciddi değişiklikler yapmak istiyor.

Gerekli inceleme yapıldı mı?
 
Tasarının başlığı, 'İş Mahkemeleri Kanunu' olsa da, hükümetin klasik uygulamaları gereği bir 'torba kanun' niteliğinde.
Başka yasalarda da değişiklikleri içeriyor. Uzmanlar; 'Hemen belirtelim ki; Zorunlu arabuluculuk sisteminin karşılaştırmalı hukuktaki örnekleri ve uygulamaları incelenmemiştir. Zira mevcut gerekçede yer alan iş yargılamasının uzunluğu ve yoğunluğun azaltılması amacının aksine  İtalya'da ve Rusya'da  yer alan uygulamasında, iş yargısının yükünü hafifletmediği, aksine arttırdığı gözlemlenmiştir. Örneğin, İtalya'da1998-2010 tarihleri arasında iş hukukunda arabuluculuk zorunlu olarak uygulanırken, 2010 tarihi sonrası, bu uygulamadan vazgeçilerek gönüllülük esasına geri dönülmüştür.' diyor.

Davadan önce!

Eğer tasarı bu haliyle yasalaşırsa, iş mahkemelerinde dava açmak isteyen işçi, kanundan, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi alacağı ile işe iade davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunda  kalacak. Aksi halde; Arabuluculuğa başvurmadan dava açan işçinin davası  'dava şartı noksanlığından'  mahkemece usulden reddedilecektir. Oysa HMK'nın 115'inci maddesinin ikinci fıkrasında; giderilmesi mümkün olan dava şartı noksanlıklarında, verilecek kesin sürede bu noksanlığın tamamlanabileceği öngörülüyor.

Yargılama giderleri!
 
Arabulucuya gitmeden doğrudan dava açan bir işçiye, süre verilerek noksanlığı tamamlama olanağı tanınmadan, davasının 'dava şartı yokluğundan' reddedilmesi ve bir de yargılama giderleri yükletilmesi açıkça usul hükümlerine aykırı. İşçinin böyle bir zorunluluğa tabi tutulması hakkaniyetli bir çözüm değildir. Zorunlu arabuluculukta ısrar edilmesi halinde, vekil ile temsil zorunluluğunun da getirilmesi gerekmekte.

İtirazın nedenleri?
 
İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu olarak, iş yargısındaki yoğunluğu hiçbir şekilde hafifletmeyecek olan Zorunlu Arabuluculuğa aşağıda sunulan nedenlerle itiraz ediyor:
1- İş Hukuku'nda  'İşçiyi Koruma'  felsefesi hâkimdir. Dolayısıyla, güçlü işveren karşısında zayıf işçinin korunmaya muhtaç olduğu ya da'silahların eşit'  olmadığı iş hukuku uyuşmazlıklarında  zorunlu arabulucuya gidilmesi kabul edilemez.
Arabuluculuğun gönüllü olması bir yere kadar kabul edilebilir. Kaldı ki, Arabuluculuk Kanununda da  'gönüllülük'  esas alınmıştır. En azından iş davalarında; davadan önce arabulucuya gitmek ya da doğrudan dava açmak konusunda işçinin seçimlik hakkının olması daha hakkaniyetli bir uygulama olacak.

İhtimali bile zayıf
 

Zira  'gönüllü olmadan', masaya 'zorunlu olarak' oturan tarafların anlaşması ihtimali düşük. Bu haliyle yargılamaların uzamasına ve gecikmesine ek olarak, salt formalite işlemler olarak kalmasından öteye geçemeyecektir. Arabuluculuk tarafların eşit şartlarda olduğu uyuşmazlıklarda daha adil uygulanabilir. Zorunlu Arabuluculukta ısrar edilmesi halinde, tarafların vekil ile temsil zorunluluğunun da getirilmesi daha adil bir uygulama olacak.
2-  Örneğin;  'işe iade' müessesesi yargılama gerektiren bir durum. Dolayısıyla işe iade davası açmadan önce de arabulucuya gidilmesi zorunluluğu, işe iade müessesenin getiriliş amacına aykırı düşmekte. Kaldı ki, işten çıkartılmış bir işçinin bir ay içinde açması gereken işe iade davasından önce, kendisini yakın zamanda işten çıkartan işvereniyle, hemen masaya oturabilmesi/oturabileceğinin düşünülmesi ülkemiz gerçekleriyle bağdaşmaz.
Masaya otursalar bile, henüz işçisini işten yeni çıkarmış bir işverenin, bir ay içerisinde işe geri alması ne kadar mümkündür?
3- Öte yandan iş uyuşmazlıklarının ezici çoğunluğunda işçinin ücreti, çalışma süresi, yaptığı işin niteliği tartışmalı.
Kaldı ki, 4857 sayılı İş Yasası'nın 3, 8, 22, 28, 32, 37, 67. maddelerinde işverene; çalışan her bir işçi yönünden kayıt tutma ve işçiye belge verme yükümlülüğü getirildiği halde, uygulamada bu zorunlulukların tamamına uyulmadığı bilinen bir gerçek.
Yine yargıcın takdir alanına giren manevi tazminat, takdiri indirime tabi fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart, sözleşmenin kalan süresine ait ücret gibi alacakların zorunlu arabulucu önünde hakkaniyetli bir şekilde çözümlenmesinin mümkün olamayacağı çok açık.
4- Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarda da arabuluculuk zorunluluğu getirilmesi sendikaların işçinin hak ve menfaatlerini koruyup geliştirme görevlerini sekteye uğratacaktır, giderek sendikaları işlevsizleştirecek.
5- Zorunlu arabuluculuk, tarafların üzerinde özgür iradeleri ile serbestçe tasarruf edebilecekleri ve eşit güçte oldukları alanlarda (mülkiyet, sigorta vs.) olumlu sonuçlar doğurabilir. Ancak, işçilik alacaklarında, gönüllü olması dahi uygulamada iş hukukunun temel felsefesi olan işçiyi koruma ilkesine aykırı düşebilecek sorunlara sebebiyet verebilecekken, zorunlu olmasının sonuçları daha da ağır olacak.
Bu nedenle; zorunlu arabuluculukla;  iradilik ve eşitlik ilkeleri ihlal edilmiş olacak. Gizlilik ilkesine de nasıl uyulacağı tasarıda belli değil. Bu durum uygulama aşamasında görülecek. Ayrıca zorunluluk uygulamasının Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelere aykırılığı da bir gerçek. Zira Anayasa'nın;  'Hak Arama Hürriyeti'ni düzenleyen 36'ncı maddesinde; 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz' deniliyor.

Yükü hafifletir mi?
 
6- Sonuç olarak; yukarıda belirtilen sebeplerle, iş yükünü hafifletmek amacı ile getirilen bu uygulamanın, iş yargısına yeni yükler getirmesi kaçınılmaz..
Zorunlu arabuluculuk düzenlemesinin bu hali ile beklenen menfaati sağlamasından çok, uygulamada yeni sorunlar doğuracağı açıktır. Bu nedenle hükümetin, iş hukukuna egemen olan anlayışa darbe vuracak olan bu hatasından dönmesini istiyoruz.

Daha hakkaniyetli!
 

Sonuç olarak uzmanlar ve İzmir Barosu; 'En azından, iş davalarında, davadan önce arabulucuya gitmek ya da doğrudan dava açmak konusunda işçinin seçimlik hakkının olması daha hakkaniyetli bir uygulama olacak' diyorlar.

Uzaktan eğitim sistemi
 
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER), inşaat sektöründe bir ilke imza atıyor. Çatıcılık mesleğine adım atmaya hazırlanan ve mesleğini geliştirmek isteyen ustalara e-öğrenme projesi 'Yapı Okulu' ile ücretsiz eğitim imkânı sunan ÇATIDER,  çatılarda çok daha kalifiye ve donanımlı çalışanların görev almasını hedefliyor. 'Yapı Okulu', kademeli olarak tüm yapı sektörüne de katkı sağlayacak.  'Yapı Okulu' e-öğrenme sistemi toplam 19 dokuz dersten oluşuyor.

Stresten uzaklaştırıyor

Çeşme'nin 5 yıldızlı tesislerinden Boyalık Beach Otel, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı'nda da misafirlerini Çeşme'nin en güzel koyu Boyalık'a bekliyor.
Özellikle çocuklu ailelerin tatillerini en güzel şekilde değerlendirmesi için seferber olan Boyalık Beach, eşsiz Türk hamamı, sauna ve buhar banyoları ile misafirlerini stresten arındıra?cak.

Ayın konuğu Severcan
 
Genç Liderler ve Girişimciler (JCI) Derneği İzmir Şubesi Nisan ayı ilk resmi toplantısını gerçekleştirdi. Türkiye'nin sevdiği ünlü oyuncu ve seslendirme sanatçısı Volkan Severcan, Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI) İzmir Şubesinin davetlisi olarak İzmir'e geldi. Toplantıda girişimcilerin sorularını yanıtlayan Severcan, oyunculuk macerası ve sektörün içerisinde bulunduğu duruma ilişkin samimi açıklamalarda bulundu.

Kaç tanesi kaldı!
 
Severcan, şunları söyledi:
'Bizim mesleğe girmek çok zor bir şey değildir. Hele hele günümüzde daha kolay bir hale geldi. Hatta kriterler, güzel, çirkin, yakışıklı- yakışıklı değil kavramlarına kadar indi. Fakat meslekteki sürdürülebilirlik çok karışık. Mesleği devam ettirebilmek çok acayiptir. Bir şekilde yukarı çıkıyorsunuz fakat orada kalmak çok kolay bir şey değil. Bugün hayatı gözünüzün önünden geçirin. Kaç tane dönemsel meşhur insan vardır? Kaç tanesinin adını dahi hatırlamıyorsunuz. Bir de yıllardır eskimeyen, kendilerini eskitmeyen, eskimemesi için ellerinden geleni yapan insanlar var. Bir şey yapıp kendini aktüel eden insanlar. Bunları yapabilmek için de çok fazla donanmak gerekiyor. Hem fiziksel hem de düşünsel donanma gerekiyor.'

DİP EKSPRES

EPDK'dan 3 akaryakıt şirketine 490 bin lira ceza


Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca (EPDK) 3 akaryakıt şirketine toplam 490 bin lira ceza verildi. EPDK'nın konuyla ilgili ilanı, Resmi Gazete yayımlandı.Buna göre, dağıtıcı harici akaryakıt ikmal edilmesi, otomasyon sistemine müdahale edilmesi, otomasyon sisteminin çalışmaması, akaryakıt istasyonunda petrol türevi organik sıvı ve bitkisel yağ karışımından oluşan ve akaryakıt tanımına uymayan ürün ikmal edilmesi, marker seviyesinin geçersiz olması, akaryakıt istasyonunda gizli tank bulundurulması ve gizli düzenek tertip edilmesi, yeniden satış amaçlı akaryakıt satılması ve lisansa esas teşkil eden belgelerde belirlenenlere aykırı sabit ya da seyyar tank, düzenek veya ekipman bulundurduğunun tespit edilmesi gibi sebeplerle 3 akaryakıt şirketine toplam 490 bin lira para cezası uygulandı. EPDK ayrıca, benzer sebeplerle 4 şirketin yazılı savunmasını istedi, bir şirketin ise dağıtıcı lisansını iptal etti.