Teleset Mobilya Akhisarspor, yüksek tempoda oynayan takımlar karşısında çok zorlanan bir ekip. Bu sefer de yüksek tempoda oynayan takımların en iyilerinden biri olan Galatasaray karşısındaydı.
Galatasaray'ı kendi sahasında durdurmak zor ama imkânsız değil. Fakat bunun için üzerlerinde bir baskı kurabilmek gerekir ve Akhisar'da bu özellik yok. Kendi yağıyla kavrulan, büyük başarıları olmayan, arkasına basını alamayan büyük bir camia değil. Futbol olarak da korkutucu bir yanı yok. Artık akılcı bir taktik, hatasız bir oyun gerekliydi sadece.

Galatasaray'ın en zayıf yanı defansının solu ve Serdar Aziz. Daha maçın başlarında Mariano sakatlanınca yerine Denayer girdi. Denayer de sarı kırmızılıların en zayıf halkalarından biri. Akhisar için piyango gibi bir şeydi.
Karşılaşma beklendiği gibi yüksek tempoda başladı. Galatasaray gol arıyor, Akhisar başarıyla üstesinden gelebiliyordu.
16. dakikada sahanın en istekli oyunculardan Olcan, Yasin'den topu kaptı. Kaparken her ne kadar faul yapsa da, hakem oyunu devam ettirdi. Sağdan hızla ilerledi ve mükemmel bir pas attı. Araya girmek bindirme yapan Lopes'in önüne attı. Lopes de ceza sahası içerisindeki Henrique'e pas atmak istedi. Muslera çıktı, tutamadı. Hemen arkasındaki Maicon ayağını koydu ve önlemeyi başardı ama top kendi ağlarına gitti. Dokunmasa arkada bekleyen Henrique topu boş kaleye yuvarlayacaktı.
Golden sonra Akhisar oyunu yavaşlatmaya çalıştı ve bir nebze de olsa başardı. Ama çok geri çekildi. Oyun ceza alanı önüne yığıldı. Galatasaray'da yaratıcı oyuncu çok, bu kadar kaleye yakın oynatmak intihar gibi bir şey.

İleriye sadece hızlı ataklarla çıkabilirdi. Çıktı çıkmasına ama az adamla. Destek gelmeyince hemen kaptırıldı.
43. dakikada gelen kırmızı kart Akhisar için bir yıkımdı. Lopez defans arkasına sarkan Yasin'e arkadan eliyle temasta bulundu. Bu karara çok itiraz eden oldu. Ancak hakem doğru karar vermişti. Futbolda rakibini engellemek için el çok kullanılıyor. Çok fazla yapıldığı için artık herkes tarafından kanıksanmış durumda. Aslında bunun olmaması gerekir. Nasıl ki eller normal konumda olmadığında top değdiğinde el veriliyorsa, rakibe temaslarda da el normal konumunda değilse faul verilmeli. Bu pozisyondaki el ise fazlaca barizdi, çünkü arkada kalmıştı.

Kullanılan atış auta gitti. Kaleci uzun atış kullandı, Muslera'nın çok ileriye çıktığını gören Olcan, aşırtma vuruşla golü attı.
İkinci yarı oyun yine Akhisar ceza alanı önünde oynanıyordu. Gol her an gelebilirdi, gol değil goller geldi 2 dakika içerisinde. Skora birden bire eşitlik gelmişti. Ancak ilk gol bana göre ofsayttı. Çünkü çekilen şut ofsayttaki Gomis'in yakınından geçmişti. Bu kalecilerin dikkatini dağıtır ama dağıtmadığı söylenir.
67. dakikada kişi sayısına da eşitlik geldi. Mustafa'nın da hatası vardı ama Gomis'in hamlesi surata gelmişti.
3 dakika sonra Denayer'in çizgiden içeriye çevirdiği topta Akhisarlı oyuncular put kesildi adeta. Artık önde olan takım Galatasaray'dı.  
Bu golden sonra Galatasaray hız kesti, Akhisar hızlandı. Oyun dengeye gelmişti. Her iki takım da gol atabilecek pozisyonları bulmaya başlamıştı. Yıldız oyuncuları olan Galatasaray bu konuda ön plana çıktı ve maçın uzatma dakikalarında skoru tayin etti: 4-2
Akhisar'ın galibiyet hasreti 7 haftaya çıktı. Bu maçta hakem hataları her ne kadar çok olsa da, bu kadar geri çekilmek rakibinin ekmeğine yağ sürdü. Bu oyun anlayışıyla kazanması zordu, 2 fark olsa dahi ve kazanamadı da...  

Balıkesir'e hakem engeli

Balıkesir Baltok ilk 6 içine girmek istese de, rakibi Ümraniyespor da liderliği tekrar eline geçirmek istiyordu.
Balıkesir maça tam saha presle başladı. Ama adam adama pres değil de topun peşinden koşulan pres. Bu rakibin pas yapmasını engellemedi elbette ancak hatalı pasa sürükledi. Her şeye rağmen ileriye doğru rastgele vuruşları tercih etmeyip, inatla ayağa paslarla çıkmayı yeğledi Ümraniyespor. Bir bakıma haklılardı da. Kendilerine doğru esen kuvvetli bir rüzgâr vardı ve uzun top oynamayı zorlaştırıyordu.

Her iki takım da bir üstünlük kuramadı ama gole daha yakın taraf, konuk takımdı. Ceza alanına daha çok girdi, pozisyon üretemedi.
34. dakikada hakem bir penaltı verdi, evlere şenlik. Oğuz çalımla Glumac'ı geçmek isterken yerde kaldı. Hakem önce oyunu devam ettirdi ve hemen ardından düdük çalıp penaltı noktasını gösterdi. Faul var mı yok mu tartışılacak bir pozisyon ancak tartışılmayacak bir şey var, bu faul ceza alanının yaklaşık 30 cm dışında. Çizgide bile değil.
39'da beraberlik şansı yakaladı Balıkesir. Abdülkadir çalımlarla ceza alanına girdi, kaleciyle karşı karşıya kaldı ama vuruşu kaleciden döndü. Yine önüne gelen topu bu sefer Otoo'ya verdi. Otoo çok rahat gol atacağı yere, şiddetli vurdu, top direğe çarpıp taca kadar gitti.

İkinci yarıda da Balıkesir'in tam saha baskısı devam etti, Ümraniye'nin de ayağa paslarla çıkma arzusu... Günümüzün oyun sisteminde ileriye gelişi güzel vuruşlar yok. Degaj kelimesi tarih oldu. Ümraniyespor da bu yeni sistemi tam olarak uygulamaya gayret ediyordu her koşulda. Aslında akıllıca pres yapan, adam adama oynamayı bilen takımlara karşı bu oyun sistemi Ümraniye'nin başına büyük dert açabilir. Ancak o takım Balıkesirspor değildi.
Beraberlik için konuk takım çok çabaladı, pozisyon bulamadı. Ev sahibi takım sağdan Vasilogiannis ile hızlı geldi. İçeriye çok güzel bir pas attı. Vukovic uzandı, hem topa hem rakibe dokundu. Drole tam olarak vuramasa da, top tıngır mıngır giderek ağlarla buluştu.

Fark 2'ye çıkmıştı, Balıkesir'in de gol isteği 2 katına. 67. dakikada Sedat'ın sol taraftan çizgiye inip, içeriye çevirdiği top, 2 Ümraniyeli oyuncunun ayaklarının dibinden geçip, arkadaki Abdülkadir'in önüne geldi. Tek yapması gereken şey, topa dokunup, boş kaleye gol atmaktı, yaptı.
71'de ise Otoo sağ çaprazdan, ceza alanı içerisinden, çok güzel bir vuruş yaptı, karşılaşmaya dengeyi getirdi. Oradan o vuruşu yapmak ve gol atmak hiç ama hiç kolay değil.
Oyundan kopmuş olan Ümraniye, beraberlik golünden sonra oynaması gerektiğini anladı, biraz kendine geldi, gol aramaya başladı, başaramadı.
Genelde orta sahada sürekli kaptırılan toplara şahit olduk. Her iki takım da organize ataklar yapamadı. En basit verilmesi gereken paslar bile yerini tutmadı. Bunu da rüzgâra bağlamak mümkün. Yine de karşılıklı 2'şer gol atmayı başardılar.