Bilen bilir , gece yarısı idrarının rengi neden koyulaştı diye beni arayıp, bunun hangi hastalıklarda olabileceğini soran, verdiğim cevapla tatmin olmuş gibi görünüp sabah ilk iş idrar tahlili yaptıran bir dayım var. Her an kendini dinleyen, nabzını ölçen , ufacık çarpıntıda kalp krizi geçiriyorum diye ortalığı ayağa kaldıran canım dayım! O kadar çok göğüs ağrısı şikayetiyle hastaneye gitti ki en son gerçekten kalp krizi geçirdiğinde hiçbirimiz inanmadık. Kendi hüsnü kuruntusundan başına da gelmedik kalmadı. En komiği o kadar sık hastaneye gidiyordu ki bir ara dayımı o hastanede çalışan doktor sananlar olmuş.

Peki siz bu sorulara bir cevap verin:

Fiziksel bir rahatsızlığınız olduğunu düşünüp şüphe ve endişe hisseder misin?
Tıbben tüm tahlil ve tetkikler yapılmasına, doktorun güvence vermesine rağmen korkuların devam ediyor mu?
Sıklıkla kendi bedenine dokunur, bastırır, kendince muayene eder misin?
Elinde bir torba ilaç ya da çeşitli reçeteler ve tetkiklerle doktor doktor gezer misin?
Şikayetlerini yazdığın bir kağıt var mı (liste belirtisi) ?
Sağlık ve ilaç sektörünü takip eder misin?
Sürekli nabzını ölçüp, yanında tansiyon aleti, şeker ölçme cihazı taşır mısın?
Kafandan atamadığın ölüm korkun var mı?
Dinlendikçe, yatakta yattıkça şikayetlerin artıyor mu?

Çoğuna evet diyorsanız sizde  de tıpta "Hipokondriazis" halk arasında  "Hastalık Hastası" denilinen psikolojik rahatsızlık var.

Ülkemizde oldukça sık karşılaşılan cinsiyet ayrımı yapmayan (kadın ve erkekte görülme oranı aynı) bir bozukluk. 20'li yaşlarda başlamakla birlikte, 40-60 yaşları arasında da görülür. Hastaların %80'inde depresif eğilimler (çökkünlük); obsesif kompulsif (takıntılar), narsisistik (kendini beğenme), histrionik (histerik) kişilik bozuklukları eşlik eder. İlgi eksikliği olan, sevgiye muhtaç kişilerde  dikkat çekmek için bu hastalık başlayabilir. Kişinin geçirdiği kötü doktor tecrübeleri, uzun süre teşhis ya da tedavi edilemeyen hastalıklar ve  doktara karşı sarsılan güven de tetikleyeci unsur olabilir. Genetik tam bilinmese de etkileyici faktör olabilir. Ve kronik hastalığı olanlar da(tansiyon, şeker, kalp...) zamanla evhamlı ve hastalık hastalısı kişilere dönüşebilir..

Bu hastalar öncelikle çok iyi muayene edilmeli , gerçekten altta yatan bir organik hastalık var mı bakılmalı. Hastaya hastalığın net olarak açıklanması, hekim hekim dolaştığı takdirde rahatsızlığının uzayabileceği anlatılmalı. Mutlaka çalışmasının, veya çeşitli uğraşlarının olması gerektiği vurgulanmalı. Günlük yaşantısındaki olaylarla şikayetleri arasında ilişki kurması böylece hastalığı anlaması sağlanmalı.

Eğer sizde ya da yakınlarınızda hastalık hastalığı varsa bir erişkin psikiyatristinden randevu alın. Çünkü hastanın sosyal ilişkilerini bozan, çalışmasını zorlaştıran, maddi olarak da sağlığı için gereksiz harcamalar yapmasına neden olan bu hastalıktan kurtulmanız gerek. Yoksa siz de Fransız yazar Moliere'in taa 1673'te yazdığı "Hastalık Hastası" oyunundaki Argan karakteri gibi kendinize doktor damat arar, paralarınızı hastanelere saçarsınız. Argan olmak isteyen var mı?

Sağlıkla kalın