80'li yıllar.

Lisedeyiz.
En yakın arkadaşlarımdan Musa ile acil olarak buluşmuşum.
Beğendiğim bir çocuk var ve ona daha önce hiç dinlemediği bir karışık kaset hazırlamam lazım. Üstelik çok ama çok güzel olmalı.
"Musa, bak çok özgün bir çalışma yapmalıyız; biliyorsun!"... "Yani böyle eşi benzeri olmayan bir şey ile karşılaşmalı. Şaşırmalı, sevinmeli, düşünmeli..."
Musa o kendine has gülüşü ile gülüyor bana.
Elindeki kaset stoğuna göz gezdiriyor.
"Bence bu şarkıyı muhakkak koy!"  "Dinle bak, çok seveceksin... Listendeki şu parçandan sonra çok güzel olacak." 
İçim rahatlıyor.
İyi ki Musa var!
Saatler süren dahiyane bir çalışma sonucunda, "karışık kaset"im hazır!
Üstelik muhteşem bir stil buluyoruz.
Kasette, önce, içinde yer alan parçalardan kısa kısa bölümleri art arda çalıyoruz. Ondan sonra sıra ile parçaları yüklüyoruz. Bu dinleyicisi üstünde müthiş bir etki yaratıyor! Hem "Ne güzel bir geçiş olmuş" hem de "Tüh, en de güzel yerinde kesiliverdi parça!" anlamında...
Lise dönemimden yıllar sonra, "karışık kaset" üzerine, önce bir kitap çıkıyor, sonra filme uyarlanıyor... Filmi vizyona girer girmez ilk gidenlerden oluyorum!


Karışık Kaset vizyonda!

Dünya dönüyor..
Sen ne dersen de...
Yıllar geçiyor...
Fark etmesen de!
Çocukluğumuzun unutulmaz parçası "Dünya Dönüyor" şarkısı ile açılıyor film.
İçim ısınıveriyor.
Her detayının müziğin izlerini taşıdığı, orada yaşayanın iç dünyasının zenginliğini yansıttığı bir odadayız.
Filmimizin kahramanı Ulaş'ın çocukluk odası!
Karışık Kaset, Ulaş'ın çocukluğundan başlıyor.
Ulaş, babası Ali gibi, bir Türk Pop müziği hayranı. Bu Babası ile en büyük sevdaları ve paylaşımları!
Bir de yaşadığı apartmanda aşık olduğu bir kız arkadaşı var Ulaş'ın; İrem!
Sabahları sadece onu görmek için erkenden okul servisini beklemeye apartmanın girişine indiği, hayran hayran baktığı, her dediği ile özel olarak ilgilendiği ve bir türlü aşkını ilan edemediği İrem.
Geceleri babası, Türk Pop Müziği ile ilgili kitabını yazmaktan, Ulaş ise İrem'i düşünmekten uyuyamıyor.
Gece yatağından kalkıyor Ulaş.
Babasının çalıştığı odaya, babasının yanına gidiyor.
Ali Amca, Ulaş'ın İrem'e olan aşkını bir türlü söyleyememenin sıkıntısı içinde uyuyamadığını anlıyor. "O zaman yazsana ona oğlum" diyor. "Denedim, o da olmuyor." diyor Ulaş.
Bunun üzerine babası altın bulmuş gibi gülüyor ve "Karışık kaset Ulaş!" diyor.  "İrem'e bir karışık kaset yap!"...
"Evet!" diyor Ulaş.


Müzik ile röntgen çekmek

Ulaş'ın babası Ali müthiş biri... Filmin en renkli karakteri! Kendine güvenen, iyi kalpli, bir türlü bitemeyen kitabının yazarı Ali Amca.
Türk Pop Müziği onda bir tutku! Çok az bulunan bir plağı ya da kaseti bulduğunda gözlerinin içi nasıl da gülüyor...
O müziğin renkli dünyasında kendine özgü hali ile dolaşırken, onu izlemek, parlayan gözlerini, sevincini görmek insana çok iyi geliyor!
Ulaş ve babası, müzik içinde kendilerine muhteşem bir dünya kurmuşlar. Ulaş büyüyüp de, Ali Amca yaşlandığında, aralarında çekişmeler, gerginlikler olmaya başlasa da, sevdikleri, bildikleri ortak bir parça onları tekrar buluşturmaya yetiveriyor.
Ali Amca'nın, film sırasında not etmeye çalıştığım kitabı ile ilgili çok güzel bir sözü var: "Türkiye'nin o dönemdeki ruhunun röntgenini çekiyoruz"...


Her sarkının bir öyküsü vardır! Dinlemesini bileceksin...

Ulaş'ın hayatı Türkçe Pop Müzik şarkıları ve İrem ile kaplı...
O şarkıların dünyasında kendini, dünyayı da şarkılarda var eden biri.
Her bir köşeyi döndüğünde karşısında şarkıları ve "İrem"i bulan.
Aşk ile müziği birleştiren.
Zaman ile aşkına, müziğine daha da hız veren. 
Hayatının aşkına, karışık kasetten başlayıp, her türlü teknoloji içinde şarkıları sıralayan.
Hangi formatta olursa olsun, şarkılar, aşkının sözcüsü, bayrağı, kalesi, destanı...
Müziğin, onun içindeki her şeyin anlatısı olduğu gibi...
Utanan, sıkılan, şarkılarla rahatlayan ve yer yer bazı şeyleri yanlış anlayabilen biri.
"Her şarkının bir öyküsü vardır! Dinlemesini bileceksin..."
Filmdeki güzel, anlamlı sözlerden sadece biri!
Müzikle, hayata, aşka, dostluğa doğru açılmaya hazır mısınız?
Müzikle, hayata, aşka, dostluğa doğru açılmaya...
Söylenemeyeni dinlemeye...
"İşte o an içinizde bir fırtına" koparmaya...
(Filmde de bahsedilen Erol Evgin'in söylediği, Melih Kibar-Çiğdem Talu'nun "İçimdeki Fırtına" şarkısından)
Karışık Kaset'e...
Davetlisiniz!