Din İşleri Yüksek Kurulu galiba yakın geçmişteki haftalardan birinde önemli bir karara imza attı. Lütfen anımsayınız, anımsamakta yarar olacaktır sanırım. Diyanet İşleri Başkanı Prof Dr. Sn. Ali Erbaş; ülkemizin en ziyade sözü edilen kişilerinden biridir, bilirsiniz. Senenin  tüm günlerinin  kaybolup gittiği ve yalnızca 9 Kasım'ın elde kaldığı yani kısacası  10 Kasım arifesinde Fesli Deli Kadir'i yani Yüce Atatürk'ün ölüm gününden bir gün önce ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini dışa vurabilme becerisini gösteren değerli din bilginimizin nasıl olur da adından söz edilmez? Doğrusu bu ya ben özellikle AKP Başkanı Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan'la birlikte TV'lerde göründüğü zamanlarda dünyalar benim oluyor.
İşte; adıgeçenin özellikle yılbaşı öncelerinde topluma verdiği mesajlar hep akılda kalacak özelliktedir. Ne hikmettir? Konular az ya da çok hep aynıdır denilebilir. İçki, kumar, dikili taşlar ve fal şeytan işidir. Anılan maddeleri kullanmaktan ya da ortamlarda bulunmaktan zinhar kaçınılmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer alan "Din İşleri Yüksel Kurulu" bir fetva müessesesi olarak görevini sürdürmektedir. Vatandaşlarımız tereddüt ettikleri ya da bilgilenmek istedikleri zaman bu kurula baş vurabilmektedirler. Kurul; Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde oluşturulmaktadır. 16 kişiden oluşan Din İşleri Yüksek Kurulu'nun üyeleri beş yıllık görevlerine seçimle gelmektedirler.

***

İslam dininde diğer dinlerden farklı olarak devletin temel yapısını ve devletin işleyişini ilgilendiren kuralların bir Kur'an hükmü olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Laik devlet yapısında sorunlar; çözümlerini büyük ölçüde kendi içlerinde bulabilmektedir. Oysa; Laisizmden uzaklaştıkça birbirini ters köşelere yatıran ya da ne şiş yansın ne kebap öykülerine dönüşen bazı yanıtlar ve uygulamalar görülebilmektedir.
Bir yanda faizin yasak olduğu islâmi inanış öte yanda devletin ekonomik yapısının faiz ya da benzeri bir parasal etkinliğe dayalı olması, o halde ne yapılacaktır? Açmazlar ve sıkıntılar böylesi  sorunlarla başlamakta ve sürmektedirler.
Gerçekten bir yanda Milli Piyango, Sayısal Loto ve benzeri şans oyunlarının haram olduğu açıklanırken ilginçtir aynı günlerde Kırıkkale'de Milli Piyango imam-Hatip Anadolu Lisesi 'nin temel atma töreni yapılabilmektedir.
Benzer bir başka olayı da Din İşleri Yüksek Kurulu'na sorulan bir soruda bulabiliriz bana kalırsa. Soru kısaca şöyle aklımda kaldığına göre; "Yetkili makamlarda bulunanların hediye kabul etmeleri caiz midir?"     O halde kurulun yanıt niteliğinde aldığı kararı da buraya alıntılabilir miyim? "Hediyeleşme adeti bulunmayan kişiler arasındaki hediye ve bağış caiz değildir! Zira; bu hediye rüşvet olarak değerlendirilebilir"
Bizim güzel Türkçemizin güzel bir deyişi vardır, birlikte anımsayalım. "Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?"  İşte o hesap benim de aklıma geliverdi.  Sizce de öyle değil midir?
Bir baktık eylül ayı başlarıydı ismi aklımda değil Katar Emiri coşmuş bir kere AKP Başkanı Sn. Cumhurbaşkanımız  R.T. ERDOĞAN'a koskoca Boeing 747-8 Jumbo Jet uçağını  hediye edeceğim deyivermemiş mi? Eh!.. bizler de ne yapalım? Varsın 400 Milyon Dolarlık olsun, sonuçda hediye değil midir?
Artık değerlendirme size kalıyor. Bir yanda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun hediyelerin  kabulü hakkındaki kararı öte yanda Katar Emiri'nin 400 Milyon Dolarlık hediyesi.
Esenlikle kalınız...