Bu yıl epey hareketli başladı. Öyle de devam edecek. Mart ayında yapılan yerel seçimlerle çoğu belediye başkanı belirlenmiş oldu. Ancak bazı il ve ilçelerde sonuçlar halen muallak. Oylar bir o bir bu adaydan yana artıp eksilince kimin belediye başkanı olacağı netlik kazanamadı. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) hile beyanına dair başvuruları asılsız bulup reddettiği yerlerde Anayasa Mahkemesi sonuçları bekleniyor. Kabul ettiği yerlerde 1 Haziran günü yerel seçimler tekrarlanacak. Derken bir başka seçimle hareketlenecek ülkemiz. Ağustos ayında yapılacak iki aşamalı Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Cumhurbaşkanı ilk kez halkoyuyla belirlenecek. Ardı sıra da genel seçimler yapılacak. Anlaşılan o ki 2015yılıda bir hayli hareketli geçecek. Nasıl geçmesin? Ülkemizin kaderi netleşecek her bir seçimle. Ya "ben" diyenlerden yana ya da "biz" diyenlerden yana. 
Belli ki çok hareketli günler bekliyor bizi. Eskiden olsa "heyecan" kelimesini de eklerdim. Derdim ki "hareketli ve heyecanlı" günler bekliyor bizi. Artık öyle bir his kalmadı içimde. Heyecanlanamıyorum eskisi gibi. Merak etmiyorum ki heyecanlanayım. Sonuçlar punduna getiriliyor nasılsa. Oysa yerinde ve dozunda heyecan iyidir. İnsanın yaptığı işe, yaşadığı olaya inancını gösterir. İşin içinde samimiyet vardır çünkü. Samimiyete inanç insanı güvenli kılar ve heyecanlandırır. Sonunda da enerjik yapar insanı bu heyecan. Yaşama sevinci gelir insana. Bunun adı yaşamaktır. Huzurla mutlulukla yaşayarak yaşlanmak!
Köşe yazımı yayına hazırladığım bugün 23 Nisan. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında toplandı Türkiye Büyük Millet Meclisi, 94yıl önce ilk kez bugün. Atatürk'ün çocuklara "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak armağan ettiği gündür bugün. Kutlu olsun çocuklara, size, bize, hepimize. Hepimiz çocuktuk çünkü dün.  TV kanallarının çoğu bugüne özel programlarla dolu! Hemen her kanalda Atatürk'ün "Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır" diyen sesini işitiyorum. O yıllarda milletine inanarak, güvenerek sarf ettiği sözlerini. Dünden bugüne çok şey değişti. Artık zeki olmaktan ziyade zekanın ne yönde kullanıldığı, çalışkan olmaktan ziyade çalışkanlığın hangi alanlara yöneldiği sorgulanmakta. Sonuçlar hayra alamet değil. Çoğu insan zekası ve çalışkanlığını ziyadesiyle kendi yararına kullanmakta çünkü. Çocuklarda buna şahit. Öğrendikleriyle yaşadıkları birbirini tutmuyor. Bir taraftan ulusal bağımsızlığımız için cansiperane savaşan yiğit insanları öğrenirken, diğer taraftan kendinden öte bir şey yapmayan menfaatperest insanlara tanıklık ediyorlar. "Devir menfaat devri" deniyor ki boşa değil. Evde, okulda, sokakta, hatta hemen her yerde menfaatperestlik almış başını gidiyor. Çocuklar ne yapsın? 
İnsanoğlu yaptıklarının değeri bilinsin ister. Ancak önce kendinden başkalarını görmesi, yapılanların değerini bilmesi koşuluyla tabii! "Ben" diyen kendinden başkasını görmez. Göremez. Görmek istemez ya da.  Haliyle de değerlendiremez kendinden başkasını ve yaptıklarını. Derken öyle bir yüceltmeye başlar ki kendini kendinden başkası bir şey yapamazmış gibi. "Biz" diyebilene ne mutlu! Kendinden başkasını ve yaptıklarını görebildiği kadar değerlidir insan. Çocuklar ki değer verilmesi gerekenlerin başında gelir. Her ülkenin geleceğidir çocukları. 23 Nisan 1920 çocuklara verilen değeri dünyaya ilk beyan eden ülke olmanın haklı gururunu yaşadığımız tarih. Ancak bir o kadar buruğuz şimdilerde. Çocuklara örnek toplum olmaktan bir hayli uzaklaştık. Ülkemiz çocukları uzunca bir zamandır namussuzluğun pirim yaptığı bir topluma tanıklık ederek büyümekteler ne yazık ki. 
Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve ulusal egemenliği şöyle tanımlar: "23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur. Hiç bir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir".     
Seçimler önemli. "Ben" değil "Biz" diyenler kazanmalı.  Milletin egemenliğini kabul edenler kazanmalı. En çok da çocuklarımız için kazanmalı. Her ülkenin geleceğidir çocukları.