Sevgili okuyucularım, gelecekte olacakları hep beraber göreceğiz yaşayacağız. Güne baktığımızda siyasi tablonun, son seçimlerde millet iradesini yansıtmadığını hepimiz görüyoruz. Her ne kadar ben bunu, suda akıntıya karşı kürek çekmek olarak tanımlasam da kürekler ve kürekçiler o kadar çok ve azimli ki... Halk, elleri kolları bağlanmış adeta büyülenmiş. Güya demokrasi içinde ama hiçbir söz ve isteminin dinlenmediği bu sürüklenmede seyirci konumunda. Dünyada demokratik yollardan parçalanan ülkeler arasına katılma yolunda, adım adım ilerliyoruz. Bu gün dehşet ve yeisle okuduğum emekli kadastro genel müdür yardımcısı Orhan Özkaya'ya ait " savaşmadan kaybedilen ülke toprakları" yazısını paylaşmak istiyorum.

***
Toprak satışındaki karartmalar: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye'den gayrimenkul satın alan yabancı uyrukluların sayısının 102 bin 100 kişiye ulaştığını açıkladı. Konuya ilişkin önergelere verilen yanıtlarda en fazla gayrimenkul satın alanlar 36 bin kişiyle İngilizler, sonra sırasıyla Almanya, Rusya, Norveç ve İrlanda vatandaşları. Yabancılar bu güne kadar, 20 milyon 933 bin 110 metrekare büyüklüğünde arsa ve konut satın almış durumda. En fazla konut ve arsa alınan il ise 4 milyon 850 bin metrekare ile Antalya, Muğla, Aydın, İstanbul, İzmir, Konya, Yozgat, Hatay diye sıralanıyor. Yabancılara Türkiye'de 60 hektara kadar mülk sahibi olabilme olanağı sağlayan yasanın en son şeklinin TBMM'de kabul edilmesiyle Hükümet; Körfez, ABD ve Uzakdoğulu yatırımcıları çekmek için tanıtım atağı başlattı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Ekonomi ve Dışişleri Bakanlığı'yla birlikte gerçekleştireceği tanıtım kampanyasında büyük elçiliklere mektup gönderilerek Türkiye'de taşınmaz alımında sağlanan kolaylıkları bulundukları ülkelerdeki yatırımcılara anlatmaları istendi. Bu güne kadar mütekabiliyet (karşılıklılık) engeline takılan 62 ülkenin vatandaşına daha,Türkiye'de mülk sahibi olma yolunu açan yasayla sağlanan olanakların daha geniş kesimlere ulaştırabilme için özel sektörden de destek alındı. Böylece ülke sayısı 180 e çıktı.

Yabancılara 30 hektara kadar toprak alımları, gerektiğinde 60 hektara (600 dekar) kadar, Çevre ve Şehircilik Bakanı ile Maliye Bakanı'nın onayı ile çıkartılabilecek.
Daha önce bu artırımı Bakanlar Kurulu yapıyordu. Ayrıca ilçe imar planının %10'una kadar satış serbestisi son derece kaygı verici. Toprak satışlarındaki karşılıklılık ilkesi ve oturma izni uygulamasının da bir anlamda ortadan kalkması ülkenin geleceğini sıkıntıya düşürüyor. Bütün bunlarla Arap halkının talebi değil, Kral ve Şeyhlerinin taleplerinin karşılanması esas amaç olmakta. Halkların böyle bir talebi olamaz. Halkların ekonomik krizle kıvrandığı ortadayken başka bir ülkede de konut alması, arazi alması olanaksız bir fantezi.

Mortgage krizi ortalığı kasıp kavuruyor. Yunan vatandaşları sokaklarda yatıyor. AB ülke vatandaşları kıvranıyor. İşin sadece şirket imparatorluklarına yaradığı çok açık. Alımlar tarım alanlarına yönelik. Zira Konya'nın en çok satışın yapıldığı il olduğunu ilgili bakan övünerek açıklamıştı. Yabancı maden şirketleri artık "yabancıya mülk satışı" yasasından yararlanarak istedikleri maden alanını engelsiz alabiliyor. Bu alımlara 3996 sayılı yap- işlet- devret yasası, Maden yasası, 2 B yasası gibi daha sayısız yasada hizmet ediyor. Kendi açıklamaları ile
"her şey satılık" hem de babalar gibi. Ne fabrika bıraktılar ne tarım alanı yabancılara siteler kantonlar kurmak adına büyük tarım arazileri satıldı. Yollar demiryolları bankalar tarihi sivil ve askeri okullar, askerlik şubeleri, askeri araziler elden çıkarıldı. Ülkenin kılcal damarları dereler, limanlar, akciğerleri ormanlar 2B ile satılarak tüketilmekte. Madenleri çoktan bitirildi bor ve boraks da gitti gider. Türkiye'nin en büyük tek kurvaziyer limanı olan Galata port olarak bilinen İstanbul Salı Pazarı Limanı satışta. Denizcilik işletmelerine ait 112 bin yüzölçümlü Salı Pazarı Kurvaziyer Limanı Turizm Merkezi AVM inşasıyla rıhtım yeşil alan gibi tesislere dönüşecek. Dünyanın inci gerdanlığı sayılan İstanbul ve boğaz artık bir taş kavanoza dönüştü.

***

Yerim bitti son paragrafdan son bir satır "ülkede yabancıların arazi ve emlak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez. Toprak devletin vazgeçilmez olanaksız temel unsuru egemenlik ve bağımsızlık simgesidir. O ülkenin vücudu gibi namusu, onurudur. Onun bir karışının bile elden çıkmasına katlanılamaz, uğruna savaşılır can verilir, can alınır, şehit olunur. Unutmayalım, Arap topraklarında Yahudilerin bu yolla sağladıkları etkinlik sonucu İsrail devletini kurmayı başardılar. "Savaşmadan, satın alarak"