'Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben en az seçilmiş olan patikayı seçtim.
İşte bütün farkı bu yarattı!'
(Robert Frost)

Sinemadayım. 1989 yılındayız. Sinemaya birlikte gitmekten çok büyük bir keyif aldığım annemleyiz.

Nasıl bir film bu?

Filmde geçen her sözü yazmak istiyorum.

Bir kelimesini bile kaçırmadan...

Annem ile kendimizden geçmiş durumdayız...

Çıkarmışım kalemimi, yetişebildiğim kadarıyla filmde duyduğum sözleri yazıyorum.

Annem gülerek bana bakıyor; beni benden iyi tanıyan, anlayan annem.

O zamanlar annemi bir yıl sonra kaybedeceğimi ve bunun birlikte gittiğimiz son filmlerden biri olduğunu bilmiyorum. Bunun filme benim açımdan ayrı bir anlam ve değer katacağını da...


Ölü Ozanlar Derneği

Hayatta en çok inandığım ve aradığımı anlatıyor bu film!

'Sen buradasın - hayatın ve kimliğin var
Bu güçlü oyun devam ediyor... ve sen de bir mısrayla ona değer katabilirsin.
(Walt Whitman)

İngilizceden çevirmeye çalıştığım Walt Whitman'dan bu sözleri, Edebiyat Öğretmeni Keating, çok katı kuralları olan bir okulda, derste, öğrencilerine aktarıyor ve sonrasında da öğrencilerine soruyor; 'Senin mısran ne olacak?'...


Bu Hayatta Senin Mısran Ne Olacak?

Hayatımızın en büyük keşfi ve yolculuğu, 'kendimizi bulmak!'

Her şeyden önce 'kendi ruhumuzu' keşfetmek!

Hiçbir yaptırıma, kalıba, dogmaya bağlı kalmadan, 'kendimizi bulmak ve var etmek!'

İşte o zaman bu güçlü oyundaki kendi mısramızı gerçek anlamda yazabileceğiz.

Söylememizi istedikleri ya da söylememizin iyi olacağına bize ikna etmeye çalıştıkları mısrayı değil, kendi mısramızı.


Kelimeler, Fikirler, Dünyayı Değiştirebilir

Keating'in her dersi, kalıpları yıkıyor ve öğrencilerin kendi kalplerine, akıllarına doğru yeni yeni kapılar açıyor.

Keating öğrencilerine her bir dersi bir şiir gibi, bir şarkı gibi, denizde özgürce uçuşan birer dalga gibi aktarıyor.

Şöyle diyor Keating:

'Kelimeler, fikirler, dünyayı değiştirebilir!'

'Şiir okuruz, yazarız; çünkü biz insan soyunun üyeleriyiz ve insan soyu tutkularla doludur'

'Şiir, güzellik, (...), aşk, bunlar hep hayatta var oluşumuz içindir.'


Hey Kaptan, Benim Kaptanım!

Öğrencilerini, kendileriyle, içlerinde yaşayan bin bir güzellikle, yaratıcılıklarıyla, iç dünyalarında taşıdıkları zenginliklerle buluşturmak için, dersi anlatmıyor, dersi öğrencileriyle birlikte yaşıyor Keating!

Bir derste birden sıranın üstüne çıkıveriyor Keating.

Öğrenciler şaşkınlığın ötesinde, çok büyük bir merak ve ilgi içinde bakıyorlar masasının üstüne çıkıveren hocalarına.

Verdiği her dersi, dingin, sevgi ve güven dolu enerjisiyle, tüm kalbinde, ruhunda, vücudunda o dersi yaşayarak aktaran o muhteşem hoca, çıktığı masasının üstünden öğrencilerine haykırıyor:

'Ben şimdi buraya neden çıktım?'

Öğrencilerden gelen cevaplardan sonra açıklıyor.

'Masamın üstüne, kendime, her şeye, her zaman, farklı bakış açılarından bakmamız gerektiğini hatırlatmak için çıktım! Buradan dünya çok farklı gözüküyor! İnanmazsanız kendiniz gelin bakın,' diyerek, öğrencilerini, masanın üstüne çıkarak dünyaya bir de oradan bakmaya davet ediyor.

Çocuklar tek tek öğretmenlerinin masasının üstüne çıkarken, Keating konuşmasına aşağıdaki derin sözlerle devam ediyor.

'Bir şeyi bildiğinizden eminseniz, size aptalca ya da yanlış gelse bile, o emin olduğunuz şeye başka bir açıdan bakmaya kendinizi zorlayın!'

'Okurken, sadece yazarın ne düşündüğünü değil, sizin ne düşündüğünüzü de göz önünde bulundurun.'

'Çocuklar, kendi sesinizi bulmaya çalışmalısınız ve bunun için ne kadar çok beklerseniz, bulma şansınızı da o kadar çok azaltırsınız.'

'Kendi inandığınız şeylerin benzersiz, size ait olduğuna güvenmelisiniz; diğerleri onların garip ya da rağbet görmeyen olduğunu düşünseler de!'

Kaptan Keating, öğrencileri ile Robert Frost'dan aşağıdaki büyülü dizeleri paylaşıyor:

Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben en az seçilmiş olan patikayı seçtim.
İşte bütün farkı bu yarattı!
(Robert Frost")


Carpe Diem

Filmin sloganı, 'Carpe Diem!'... Günü yakalamak... Anı yaşamak...

Tüm öğretilerin, varoluş nedenimizin, sahip olduğumuz o yüce ruhların, hepsinin örtüştüğü an.

Günü yakalayabilmek... Anın içinde olabilmek... Hayatı en anlamlı, en içten, en samimi şekilde yaşamak.

Kendimizi var edebildiğimiz sürece, yaşamı da gerçek anlamda var edebileceğiz.

Hayatı en mutlu, en bilge ve en dingin şekilde deneyimleyebileceğiz.


Ana Maria ve Robin Williams için

Ben de sıramın üstüne çıkıyorum!

Oradan, 'Hey Kaptan, Benim Kaptanım!' diyerek, yeni kaybettiğim, tüm iç güzelliğini dolu dolu kendisine, bize ve bu dünyaya yaşatmış olan güzel insan, sevgili dostum Ana Maria'yı ve en beğendiğim aktörlerden Robbin Williams'ı tüm kalbimle selamlıyorum!

Sizi 'günü ve kendinizi yakalamaya' ve 'Ölü Ozanlar Derneği' ile buluşmaya davet ediyorum!