Hafızayı beşer nisyan ile maluldür. (*)

Gerçekten insan oğlunun en büyük zaaflarından biri unutmaktır.Yakın zamanlardaki olayları bile ya hatırlamıyoruz ya da olanları o günkü coşkularımızdan çok uzakta kalarak değerlendirebiliyoruz. Bir bakın geçmişe söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu siz de kabulleneceksiniz.

Yaşları 40-50 arasında değişenlere soruyorum: JET FADIL'ı Proton'lu ya da İmza'lı günlerinden hatırlayanınız var mı? Hani 1997 yıllarında Malezya'dan ithal edileceği belirtilerek Proton markalı araçlar için nakit peşinat toplandığını, satış öncesi senetlerin alındığını hatırlayanınız var mı? O kampanyalarda toplanan paranın şimdiki değerinin 350 milyon lira olduğu biliniyor. Dahası da var. Proton bombası henüz patlamamışken Siirt'te İmza markası ile üretim yapacak bir otomobil fabrikası kuracağım vaadiyle Almanya'ya gidiş ve kar ortaklığı tanımıyla oradaki yurttaşlarımızdan toplanan 650 Milyon DM. (350 Milyon Euro). Bütün bunların; dinsel duygu sömürüleriyle gerçekleştiğini eklememe gerek var mı? Bakınız; kampanya sırasında neler söylenmiş: Hz. Muhammed (SS) bir hadisinde "İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır" diyor, bu hadisi şerif kılavuzumuzdur. 

Olayların düzenleyicisi, programcısı JET FADIL takma adıyla tanınan Fadıl AKGÜNDÜZ'dür. Jet Kelimesi Proton otomobillerini pazarlayan JET-PA firmasından gelmektedir. O zamanlar gazetelerin hemen hepsinde bu firmanın tam sayfa kampanya ilanları yayınlanmaktaydı. İmza Otomobillerinin Siirt'te kurulacak fabrikasının sözleşme töreni de televizyonlardan yayına girmişti. Kampanyalar sürüyordu ama saadet zinciri elbette bir yerlerden kırılacaktı. Öyle de oldu. Ortalık birbirine girmişti. Ama, JET FADIL olanlara aldırmaksızın yaşamını sürdürüyordu. Hakkında açılmış dolandırıcılık davaları sürerken bir süre tutuklu kaldı, kefaletle serbest bırakıldı, yurt dışına kaçma şansını kullandı. Yöntemler orada ve tekrar (!) kullanılıyordu. 2002 yılı seçimlerinde memleketi Siirt'ten bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçimi kazandı. Burada bir parantez açmalıyız. Zira, Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan o sıralarda geçmişte Siirt'te söylediği camili, süngülü şiir nedeniyle cezalandırılmış olup Pınarhisar'da hapiste bulunmaktaydı. Siirt'lere dikkatinizi çekerim.

JET FADIL Almanya dönüşü havaalanında cümbüşlerle karşılanıp mecliste tepkilerle yeminini etti. Aradan kısa bir süre geçmişti ki  AKP Siirt seçimlerine itiraz ediyor, ilginçtir  ABD Ankara Büyükelçisi Edelman'nın YSK'nu ziyareti sonrasında itiraz kabul edilerek seçimin yenilenmesine karar veriliyordu. Sebep elbetteki sudandı. Pervari'de üç sandık sayımı yanlıştı. Oysa,  o üç sandığın seçim sonuçlarını etkilemeyeceği belliydi. Seçimler yenilendi, Sn. R. Tayyip ERDOĞAN  Siirt Milletvekili olarak meclise girme şansını yakaladı. Ardından planlanmış senaryolar, Başbakan Abdullah GÜL istifa eder, yerini elbette RTE alacaktır. 2003'lerden bugünlere gelmiş oluyoruz.

Eee; şimdi JET FADIL ne olacak? Milletvekilliği düştüğüne göre hakkında yapılmakta olan adli takibat sürecektir. Kefaletle serbest bırakılıp sonrasında 4 yıl 2 yıl hapse mahkum olan kahramanımız bu arada kapağı gene Almanya'ya atmıştır. Tahmin edeceğiniz gibi; 2008'de dava, zaman aşımına uğramış JET FADIL bütünüyle serbest kalmıştır.

Allah bir kere yürü ya kulum demesin. Döndükten sonra hiç bir şey olmamış gibi yeni projeler yürütülmektedir. Hadi sayalım; Didim'de tesettür oteli, İstanbul Bayrampaşa'da Caprice Gold adlı rezidanslar ve sonunda Maldiv'lerde satın alınan adada yapılması düşünülen turistik tesisler. Ne bileyim; belki, yenileri de gündemdedir. Şimdilerde JET FADIL bazen hoca giysileriyle vaazlar vermekte, gösterişli iftar yemekleri düzenlemekte ve bazen de Maldiv'lerde şortlarıyla resimlenip reklam kampanyasını sürdürmektedir.

Ben; kişisel olarak, kendisini tanıdığımdan bu yana  dinsel ve siyasal sömürü örneklerinin temsilcisi olarak gördüğümü söylemeliyim.     
Şimdi geleyim asıl sorunuma. Ta o Siirt seçimlerinden bu yana bu işin içinde bir şeyler olduğundan hep şüphe etmişimdir. Son zamanlarda hele bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sn. Başbakanımızın ağzından düşmeyen bir vesayet sözcüğü var ya. Hani; işte şu Cumhurbaşkanı seçilirken şu olmuş, öteki seçilirken bu olmuş vb. Ancak; Onları örnek göstererek kendisinin seçimindeki pandominaları unutabilmek de neyin nesi? İşte onu anlayamıyorum.
Esenlikle kalınız...

(*) İnsanoğlunun unutmak gibi bir noksanlığı vardır.