Geçtiğimiz haftanın son günüydü. İki arkadaş biraz fazla takılmış olacağız ki, Konak Meydanı'ndaki otobüs duraklarının oraya geldiğimizde saatler 24.10'u gösteriyordu. Durakların hemen yanında bekleyen taksici gülerek "Otobüsler gitti" dedi. "Baykuş'u bekleyeceksiniz". Malumunuz Baykuş, saat 24.00'den sonra saat başı gelen Belediye otobüsünün adı.
Tam o anda / biz taksici ile laflarken / arkamızdan bir gürültü koptu ama, tarifi imkansız bir gürültü. Köpekler havlıyor / bir genç kız çığlık atıyor / delikanlı da kızı arkasına saklamaya çalışıyor. Bu arada her ikisi de koşarak bizim yanımıza gelmeye çabalıyorlar. Bir sürü köpek ellerinde yiyecek olan bu iki gencin etrafını sarmışlar, sanki parçalayacaklar. Bu manzara karşısında ben ve arkadaşım koşar adımlarla bu gençlerin yanına gittik. Ben zaten köpekten korkarım. Ama 13 tane köpekten daha da bir başka korkuyor insan. İnanın köpekleri saydım. Tam 13 taneydi. Gençlerin ikisi de çok korkmuşlardı, sesleri titriyordu. Elindeki suyu genç kıza içirmeye çalışan delikanlı sadece "otobüs yok mu" diye bize sorabildi. Her ikisine de korkmamalarını söyledik. Sonra da hep beraber otobüs durağına doğru yürüdük... Durağa geldiğimizde taksici gayet sakin, "Bunlar her akşam böyle. Aç olmazlarsa genellikle saldırmazlar" dedi ve ekledi; "Ama sizin elinizde yiyecek vardı, ondan üzerinize geldiler."
Bu arada genç delikanlı otobüsün saat kaçta geleceğini sordu. Saat başı dedikten sonra, ben ona sordum. "Siz nereye gideceksiniz?" Maalesef bu genç kızla, delikanlı bizim gideceğimiz istikametin tam tersine gideceklerdi. Yani onları gidecekleri yere kadar taksi ile götürmemiz imkansızdı. Başa gelen çekilirdi, bizde otobüs bekleyeceğimizi söyleyerek, onlara yanlarında olduğumuzu anlatmaya çalıştık...
Saatler 01.00 olup, meşhur Baykuş gelinceye kadar neler gördük, neler yaşadık...
Köpekler öncelikle ambulanslara ve polis arabalarına karşı çok duyarlı. Zannediyorum, siren sesleri ve ışıklar onları baştan çıkarıyor. Böyle bir durumda hep beraber bu araçların üzerine saldırıyorlar. Metrelerce yanlarında koşuyorlar. Otobüs duraklarının oradan tutun da alt geçidin başına kadar hem havlıyorlar, hem de bu araçları takip ediyorlar. Bir de aşırı eksoz gürültüsüne deli oluyorlar.
Sonra da tam bize doğru gelecekler ki, dört kişi olduğumuzu görünce pek sokulamıyorlar...
Derken baykuşlar geldi. Allah'tan önce onların bineceği baykuş geldi de, sağ salim bu gençleri otobüse bindirebildik. Ama otobüse bindikten sonra bize bir el sallayışları vardı ki, inanın görülmeye değerdi. Tabii daha sonra da bizler kendi otobüsümüze binerek evlerimizin yolunu tuttuk...
O günden beri her defasında Konak Meydanı'ndan geçerken kuzu gibi bu 13 haşmetli köpek, korkan gençler ve benim ne kadar korktuğum aklıma geliyor...
   ***
İzmir'deki "köpek sürüleri" son zamanlarda çok kişinin rahatsız olduğu ve tedirginlik duyduğu bir konu. Şehrin en merkezi yerlerinde koca koca köpekler birbirleriyle boğuşuyorlar ve zaman zaman da insanlara saldırıyorlar.
Bırakınız benim gibi köpekten korkanları... Bu kentin sokaklarında çocuklar, hamile bayanlar, yaşlı dedeler ve nineler de geziyor. Biz korkalım bir şey olmaz, bir bardak su içeriz olur biter. Ama diğerleri ne yapacak...
Yaşananlardan ders almayı bir türlü beceremeyen bir toplumuz. Daha birkaç yıl önce Fuar'da önüne çıkan köpeği beylik tabancası ile öldüren astsubayın yaşadıklarını ne çabuk unuttuk. Kendisini koca köpekten korumak için öldürmek zorunda kalan bu kişi suçlu muydu? Hayır. Zaten mahkemeler de kendisini suçsuz bulmuştu...
Hindistan'daki inek kadar, İzmir'de köpek olmasının başlıca sorumluları yerel yönetimlerdir. Köpek seviyormuş rolünü üstlenip, belirli bir kesime şirin gözükmeyi maarifet sayanlar, hem kişilere ve hem de çevreye verdikleri rahatsızlıkların farkında değiller. Malumunuz Hindistan'da koca koca inekler istedikleri gibi, istedikleri yerlerde yaşayabiliyorlar. Trafiği istedikleri kadar kapatabiliyorlar. Dükkanların içine girip yatabiliyorlar. Kısacası Hindistan'da insanların yapamadığını inekler yapıyor.
Birileri her halde, "Madem İzmir'e köy diyorlar, köye de köpek yakışır" diye düşünüyor olsa gerek.
Peki İzmir'in köpeklerinin, Hindistan'ın ineklerinden farklı mı olduğunu zannediyorsunuz? Aklınıza gelen kentin en merkezi yerine gidin. Gidin de kaç tane köpek olduğunu sayın. Sürü halinde dolaşıyorlar. Boylu boyunca yol ortalarına / kaldırımlara yatıyorlar. Kentin tek elle tutulur yeşil alanı olan Gündoğdu'daki çimenlerin üzerinde yürüyün de görelim. Her yer köpek pisliği. Açık hava olmasına rağmen buradaki kokuya katlanabilmek mümkün değil. Bu arada en çok dikkatimi de bu köpeklerin fiziksel büyüklükleri çekiyor. Maşallahları var hayvanların. Her biri azman olmuş...
Eeee, olacak o kadar...
Karşıyaka Belediyesi 2 bin 300 adet su ve mama kabı dağıttı. Hayvanlar biraz daha semirsin diye...
Konak Belediyesi de bu köpeklerin dışkılarını toplamak için 1500 adet "dışkı toplama torbası" dağıttı. -Haliyle yedikten sonra lazım olacak.- Bu arada Konak Belediyesi köpek severlerin ihtiyaçları halinde 4592410 ve 4594011 numaralı telefonlardan ücretsiz dağıtılan atık toplama seti alabileceklerini de duyurdu.
Helal olsun...
   ***
Haaa, unutmadan şunu da aktarayım:
Konak ve Karşıyaka bu işlerle meşgul olurken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İzmir'in 2. seçim bölgesi olan ilçelerde AKP için çabalıyordu. Küçük Menderes Havzası'ndaki ziraat odalarının talebini kabul etti ve aracı olmaksızın satış yapabilmeleri için çözüm üretti. Tire, Beydağ, Ödemiş, Bayındır ve Kirazlı çiftçiler, ziraat odaları öncülüğünde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri İstanbul'a aracısız götürüp, halde satacaklar. Topbaş ayrıca yeni hal binasında kendilerine yer tahsis edeceğini de vurguladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bununla da kalmadı. Bayındır ve Ödemiş'teki çiçekçilerle 3 gün geçirdi. 12 Haziran seçimlerinde AK Parti'ye destek istedi.
Partisi'nin İzmir çıkarmasında bir nefer gibi çalıştı ve üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Zaten istediği desteği de seçimlerde aldı. İstanbul'dan geldi, İzmir adaylarına omuz verdi, destek istedi.
O na da helal olsun...
   ***
Lütfen not ediniz:
Konak Belediyesi'nden "dışkı toplama torbası" almak isteyenlere aramaları gereken telefonları bir kez daha veriyorum: 4592410 ve 4594011.