Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ile üniversite hastanelerinin sorunlarını konuştuk. Prof. Dr. Füzün,  6-7 yıldır SGK fiyatlarına yapılmayan zamların üniversite hastanelerinin bütçesini zorladığını söyledi. Ho   caların mesai dışında üniversite hastanelerinde ameliyat ve muayene yapabilmelerinin üniversiteleri rahatlatacağını söyledi

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ile üniversite hastanelerinin sorunlarını konuştuk. AK Parti hükümetlerinin, sağlıkta som altından heykellerini diktirtecek projelere imza attıklarını, artık herkesin TC kimlik numarası ile her yerde bakılabilmesinin, eczaneden bu numara ile ilacını alabilmesinin devrim olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Füzün, ancak 6-7 yıldır SGK fiyatlarına yapılmayan zamların üniversite hastanelerinin bütçesini zorladığını söyledi. Bazı ameliyatlarda zarar ettiklerini açıklayan Rektör Füzün, SGK fiyatlarına yüzde 30 zam ile memur kadrosundaki hemşirelerin maaşlarının devlet bütçesinden ödenmesinin, üniversite hastanelerinin bütçesini rahatlatacağını belirtti. Üniversitenin AR-GE Merkezi'nin çalışmalarının nihayet bittiğini ve en kısa sürede açılacağını aktaran Füzün, burasının Türkiye'nin en önemli Enstitüsü olacağının ve burada 'Hücresel Tedaviler', 'Kanser Biyolojisi', 'Genetik Hastalıkların Moleküler Biyolojisi', 'DNA Biyobankası' gibi faaliyetlerin sürdürüleceği bilgisini verdi.
 
- İkinci döneminizde çok yüksek bir oy aldınız ve sorunları çözmekle birlikte üniversiteye yatırımlar da yapabildiniz. Üniversitedeki birleştiriciliği nasıl başardınız?

İkinci dönem yüzde 54 oy alarak YÖK'e gittim ve Cumhurbaşkanı atamasından sonra göreve yeniden başladım. İlk seçime göre yüzde 400 oy artımı söz konusu oldu. İlk seçimde 181 oy almıştım, ikinci sıradaydım, ikinci seçimde 724 ile oyları yüzde 400 arttırarak tekrar göreve devam ediyorum. Bir kere bunun çok olumlu etkisi oldu. Yaptığım hizmetler hızlandı, çalışmalarımın başarısı sağlanan güvenle arttı.
 
- İnsanların size güven duymasını nasıl sağladınız?
 
Bu oy artımının sırrı, birleştirici olmaktı. Birleştirci olmayı nasıl başardım? Bunun çok basit birkaç unsuru var. Adaletli olmak çok önemlidir. Her zaman söylediğim şey o. Hatta zaman zaman çok kullanıyorum; benim dört temel hayat ilkem var. İkisi babamdan kaldı, diğer ikisini ben kendim ekledim. Birincisi, babamın hep dediği gibi 'edepli olmak'. Edep çok önemli. Edebin içinde ahlak da var. Siyasi ahlak da var, etik değerler de var, büyüğe karşı saygılı, küçüğe karşı sevgili olmak da var. Edep çok geniş bir kavram. Birinci unsur bu. İkincisi, 'hizmet et' derdi babam. İnsanlara hep hizmet et. Zaten mesleğim buna çok uygundu. Bu ilke hayatımda çok önemli yer tutuyor. Ben angarya dinlemem, sen beni iyi tanıyorsun, herkese elimden geldiği kadarıyla koşuyorum. Üçüncüsü 'adaletli olmak'. Her şeyin başı adaletli olmak, sağlık değil. Her işin başı sağlık değil, adaletli olmaktır. Her zaman söylüyorum, adaletin olmadığı toplumda sağlığımızın değeri olmaz. Adalet çok önemli. Dördüncüsü de 'hoşgörülü olmak'. Dört dörtlük insan olmanın temel unsuru nedir derseniz edepli olmak, insanlara hizmet etmek, adaletli olmak ve de hoşgörülü olmak. Hoşgörü inanılmaz sihirli bir anahtar. Maymuncuk gibi bir şey. Hemen hemen neredeyse açmayacağı kapı yok. Öğrencine karşı, eşine karşı, çevrene karşı, arkadaşlarına karşı, kendine karşı hoşgörülü olmak çok önemli. Bu dört unsuru benimseyen bir rektörü insanlar gördü. Bence bu oy artışının bu birleşmenin sebebi, benim üzerimde fikir birliği edilmesinin sebepleri bunlar diye düşünüyorum. Böyle olunca güven gelişiyor ve işlerimiz çok daha kolay ve sürtüşmesiz gidiyor.
 
AR-GE Merkezi Enstitü olacak
 

- İkinci döneminizde en önemli çalışmalarınız neler oldu?
 
İkinci dönemde özellikle AR-GE Merkezi, benden önce başlayan bir süreçti. Nihayet bir şekilde sonuna geliyoruz. Bilimsel araştırma hedefi doğrultusunda, dünyanın en gelişmiş AR-GE merkezlerinden birini 29 Ekim'de açmayı planlıyoruz. Tıp Fakültesi'nin yakın işbirliği ile katma değeri yüksek, patentlenebilir, sağlık alanında uygulanabilir çıktıların hedeflendiği, uluslararası düzeyde tanınan, akredite İleri Biyomedikal Araştırmalar Merkezi'mizin olgunlaşması hızla devam etmektedir. 'Hücresel Tedaviler', 'Kanser Biyolojisi', 'Genetik Hastalıkların Moleküler Biyolojisi', 'DNA Biyobankası' gibi faaliyetlerin sürdürüleceği AR-GE Merkezi'ni 29 Ekim'de açamazsak, 2015'in başında Türkiye'nin en önemli enstitüsü olarak açmak istiyoruz. Burası gen çalışmalarının yapıldığı bir enstitü olacak. Bu merkez için yavaş gidiyoruz ama önemli adım attık. Bitime geldik. Bir başka önemli atılım teknopark. İki teknopark kurduk. Bunlardan ilki çok önemli, Türkiye'nin ilk sağlık teknoparkını, sağlık kampüsünde kurduk. Çok amaca hizmet eden genel teknoparkımızı da Buca'daki Tınaztepe Kampüsü'nde kurduk. Yani Dokuz Eylül'de iki tane teknolojik gelişme bölgesi var. Hukuk Fakültesi ve rektörlük binası süratle gidiyor. Bu sene yetiştiremedik ama önümüzdeki yıl hukuk öğrencileri eğitime yeni fakültemizde başlayacaklar. Rektörlük binasına da rektörlük sürem bitmeden önce taşınmış olacağız. Şu anki rektörlük binasını da bazı enstitülerin ve kültür merkezlerinin olacağı bir birim haline getireceğiz.
 
 
Hastanede denk bütçe getiremiyoruz
 
- Sizi ikinci döneminizde en çok yoran sorun nedir?
 

Üniversite hastanelerinin geneli ile ilgili olarak hastanemizin sorunları olmasa rektörlük dönemi çok rahat. Beni bu dönemde en fazla yoran sorun hastanenin işleyişi ile ilgili bütçesinin tam denk getirilememesi. Bundan dolayı çok zorlanıyoruz. Pek çok üniversite hastanesi bu durumda maalesef. Üniversite hastanelerine uygulanan tutumun iyileştirilmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı için de üniversite hastanelerinin borçları var ve borçları da giderek artıyor. Onun getirdiği sorunlar dışında ciddi sorunumuz yok.
 
Hastane, yaptığı bazı ameliyatlardan zarar ediyor

 
- Nasıl çözülebilir?
 
SGK'dan biz ödenek alıyoruz. Artık AK Parti Hükümetlerinin yaptığı en önemli işlerden bir tanesi sağlıkta genel sağlık sigortası diyebileceğimiz yapılanmayı ortaya koydular. Kimlik numaranı söyleyip herhangi bir yerde muayene olabiliyorsun. Gidip eczaneden ilacını alabiliyorsun. Bence bu devrim. Bunu yapanların som altından heykeli dikilse yeridir diye düşünüyorum. Bunu bir hekim olarak söylüyorum. Sigorta hastanesinde çalıştım, devlet hastanesinde çalıştım. 25 yıldan beri üniversitede çalışıyorum. Bunları bilen bir insan olarak, bu yapılmış olan hizmet çok önemli bir hizmet. Ancak bir üniversitenin rektörü olarak da, üniversite hastaneleri konusunda da bu yapılan müthiş hamlenin maalesef çok azının yapıldığını görüyorum. SGK fiyatlarına altı yedi yıldan beri zam yapılmıyor. Bu ameliyatlardan zarar ediyoruz, bunun çözülmesi lazım. Bu neden çözülemiyor gerçekten bilemiyorum ama mutlaka çözülmesi lazım.
 
SGK fiyatlarına zam yapılsa sorun çözülecek
 
 
Yüzde 30-40 zam yapsalar birçok sorun çözülecek, denk bütçe getireceğiz. Belki hekimlerin de muayenehane açma gibi sorunları da ortadan kalkacak. Üniversitede onlara makul ölçüdeki hak ettikleri parayı verebileceğiz diye düşünüyorum.
 
Memur kadrosundaki hemşirelerin maaşları devlet bütçesinden ödenebilir
 
İkincisi bu ekonomik sorunun çözülmesi için yüzde 30 zam istiyoruz, ikincisi de biz birtakım hemşirelerimizin, 4-B dediğimiz hemşirelerimizin maaşlarını döner sermayeden ödüyoruz. Halbuki onlar memur oldular artık. Devletin normal bütçesinden ödenirse, o da bizim bütçemize rahatlık getirecek. Üçüncüsü de daha evvelden olduğu gibi (şu anda koydular ama çok cüzzi) mesai dışındaki hocalarımızın yine üniversitede kalmak şartı ile mesai dışı muayene ve ameliyat yapabilmeleridir.  Bunu kaldırmışlardı, yeni koydular ama çok cüzzi para koydular ve çok işe yaramıyor. Evvelden olduğu gibi mesai dışındaki hocalarımızın üniversite hastanesinde kalarak yine orada ameliyat yapmaları sistemi geri getirilirse üniversite hastanelerindeki sıkıntı da düzelir ve biz çok rahat ederiz. İkinci dönemde beni en çok üzen mesele hastanenin durumu diye söyleyebilirim yoksa başka bir ciddi sorunumuz yok.
 
- İyi yönetici olduğunuz ve çözüm önerileri getirebilen biri olduğunuz ortada. YÖK ile Sağlık Bakanlığı'yla da iletişimleriniz iyi ve üniversiteye katkı sağlayan yönde. Sizi rektörlük döneminizden sonra bu çözüm önerilerini sunabilmek, belki de yapabilmek için siyasette görebilir miyiz?

Samimiyetle söyleyeyim, yüksek öğretim sisteminde veya sağlık sisteminde etkin olabileceksem isterim. Ama şu da bir gerçek; Ankara'ya, İzmir varken gitmek de benim için zor.

- Hayali konuşuyoruz, sağlık konusunda bir şeyler yapmanız istense, üniversite hastanelerinin ekonomilerinin düzeltilmesi için önerdiğiniz çözümler dışında ne yapardınız?

 
Sağlıkta yapılan şeyler müthiş. Ben ne yapardım? Bir kere sağlıkçıların yetiştiği yer üniversite. Doktorları üniversitede yetiştiriyoruz. Dolayısıyla bunların yetiştiği yerin çok dinamik olması lazım. Üniversite hastanelerinin koşullarının sürdürülebilir hale gelmesi için ne gerekiyorsa yaparım. Bunu çok önemsiyorum. Hekim kaynağı üniversite hastaneleri. İkincisi de çalışanların bir birimde huzuru olmalı. Çalışanlar huzurlu değil ise üretim pek alınamaz. Hekimler uzun yıllardır çalışma koşullarından memnun değiller. Başta bunun sebebi ekonomik koşullar. İnsani şekilde çalışma saatlerinin düzenlenmesi gerekiyor. Bunları yapmak kolay mı, kısmen yapılıyor ama yeterli değil. Hekimlerin hayat şartlarının düzeltilmesi gerekiyor.