Geçen hafta polis ülkenin en çok ve en örgütlü taraftarı olan İstanbul'un üç takımının taraftar gruplarına karşı bir operasyon başlattı. İçlerinde spor camiasında bilinen tribün liderleri de dahil çok sayıda gözaltı oldu. Gezi Olayları sırasında o güne kadar apolitize bilinen taraftar gruplarının en örgütlü direnişi göstermesi sonrası siyasetçilerin de taraftarlara gözdağı verileceğine dair beyanatları gazetelerde yerini almıştı. Bu operasyonları toplumda aykırı çıkabilecek her sesi baskı altında tutma projesinin bir ayağı olarak görsem de bugün taraftar oluşumlarının nasıl suç örgütü haline gelebildiklerine yönelik yapılmış bazı değerlendirmeleri paylaşacağım.

Bir rivayete göre 100 yıl kadar önce Daily News Gazetesinin maçlarda kavga çıkaran fanatiklere, Londra'da yaşayan kavgacı ayyaş Patrick Hooligan'ın ismini vermesiyle Holigan kavramı ortaya çıkmış. Holiganizm, kısaca 'küçük grupların, bir fanatiklik durumunu bahane ederek kişilere veya mülkiyete zarar vermesi' olarak tanımlanıyor.

Futbolun Kısa Tarihi isimli kitabında Theo Stemmler 1888'de İngiltere'de kurulan ilk Futbol ligi ile birlikte seyircilerin daha o zamanlarda günümüz taraftarlarının özelliklerini taşıdığını, yani deplasmana gittiklerini, kulüp renklerine büründüklerini, alkol ve kavgaya düşkün olduklarını aktarıyor. 80'li yıllarda holiganizmin İngiltere dışında da yaygınlaşması ve holiganların aynı dönemde yükselişe geçen ırkçı-faşist gruplarla birlikte hareket etmesi stad anarşisi kavramını aşan boyutlara taşıdı.

Avrupa ülkeleri holiganlara karşı özel polis birimleri kurdu. O günlere kadar holiganların alt sınıflardan gelen, işsizlik parasıyla geçinen, aile sevgisinden mahrum kalmış oldukları görüşü yaygındı. Görüldü ki bu kişilerin yurtdışı deplasmanlara bile gidecek paraları ve bu paraları kazanabilecek işleri vardı. Ayrıca polislerin tahmininden çok daha örgütlü gruplardı. Özellikle internet kanalıyla organize olan holigan gruplar eskisiyle kıyaslanamayacak bir örgütlülüğe ulaştılar.

İngiltere İçişleri Bakanlığı'na bağlı Ulusal Suç İstihbarat Servisinin açıkladığı rapora göre holiganlar küçük hücrelere bölünerek faaliyet gösteriyorlar. 'Modern holigan' denen bu gruplar uluslar arası kalpazanlık ve uyuşturucu ticareti yapıyorlar. Chelsea taraftarlarının kurduğu 'Kafatası avcıları' ile Arsenal taraftarlarının kurduğu 'Kundakçılar' grupları kurdukları yer altı firmalarından büyük gelirler elde ediyor. Sahte parfüm, sahte giyim eşyaları ve lisanslı olmayan kulüp ürünleri ticaretine el atarak büyük gelirler elde ediyorlar.

İşin Avrupa'dan farklı boyutta yaşandığı yerler de var. Arjantin'de holiganların yerel adı 'Barras Bravas'. BB denen bu çeteler, sadece saha içi ve dışında olay çıkarmakla kalmayıp, meşhur futbolculardan da para sızdırıyorlar ve vermeyenleri tehdit ediyorlar. İşin ilginç yanı, olayı araştıran bir yargıç bu holiganların ardında yerel polisin bulunduğunu saptamış. Kulüp yöneticileri, BB'lere bedava bilet ve para da veriyorlarmış. BB'ler bu cömertliğe karşılık transfer dönemi bazı oyuncuları yöneticilere ihbar ediyorlar ve tribünlerde yönetimlere karşı grupları susturmayı başarıyorlar.

Türkiye'nin duayen spor yazarlarından Hıncal Uluç yıllar öncesinde yazdığı bir yazıda Türkiye'de gerçek tanıma uyan holigan olmadığını savunmuştu. O Türk fanatikleri; yabancı ülkeye maç seyretmeye değil, olay çıkarmaya giden, zurna gibi sarhoş olduktan sonra kırıp dökmeye başlayan, maç saati geldiğinde ayakta duracak hali kalmayan çeteler olarak görüyordu. Belki de geçen yıllar; Türk Holiganları Avrupalı eşdeğerlerini yakalamaya hatta bazı alanlarda geçmesini sağlamış olabilir.