Dünya yörüngesine pek çok kez çeşitli görevler için gidip gelen uzay mekiklerinden biri olan Discovery (Keşif) adlı mekik tarafından 1990 yılı Nisan ayında yörüngeye yerleştirilen ve adını ünlü Amerikalı gökbilimci Edwin HUBBLE'dan alan Hubble Uzay Teleskobu (HUT), o zamandan beri gökbilim konusunda pek çok bulgu yapılmasına araç olmuştur.

HUT, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın ortak bir çalışmasıdır. Yörüngeye oturtulduğundan beri, oldukça ayrıntılı derin uzay görüntüleri elde edilebilmektedir. Gezegenler, yıldızlar ve gökadalar gibi çok çeşitli cisimlerle ilgili görüntü elde edilebilmektedir. Süpernovalar, bulutsular, yıldız kalıntıları gibi bir çok konuda pek çok ayrıntılı görüntü elde edilmiştir.

Yeryüzünde teleskop kurmak çok daha kolayken, neden uzay teleskobu kullanıyoruz? Aslında ilk ciddi optik uzay teleskobu düşüncesi II. Dünya Savaşı sonrasında başlamıştır. Yale Üniversitesi'nden Lyman SPITZER ilk kez uzay teleskoplarının yer konuşlu teleskoplara göre çok daha üstün olacaklarını belirtmiştir. Bu konudaki çalışmasında atmosferin gözlemlere olumsuz etkilerini anlatarak, en gelişmiş yer konuşlu teleskopların bile bundan etkileneceğini belirterek, bundan kurtulmanın yolunun uzay teleskobu olduğunu söylemiştir. Ayrıca atmosferin yıldızlarda ve diğer cisimlerde yüksek sıcaklıkla ortaya çıkan x-ışınlarını soğurması nedeniyle bu ışınlar yeryüzünden algılanamaz. Bu nedenle de uzay teleskobu gereklidir.

1970'lerde ilk tasarımları başlamasına ve 1983'te fırlatılması planlanmasına karşın, ancak 1985'te tümüyle üretimi tamamlanabilmiş, son olarak 1986 Ekim'inde fırlatılması planlanmışken 28 Ocak 1986'da gerçekleşen Challenger Uzay Mekiği Faciası nedeniyle ertelenen mekik uçuşları sonrasında, nihayet 24 Nisan 1990'da gönderilmiştir. Yanında ek olarak Geniş Alan Gezegen Kamerası, Goddard Yüksek Çözünürlüklü Tayfçeker, Sönük Cisim Kamerası, Sönük Cisim Tayfçekeri ve Yüksek Hızlı Işıkölçer aletleri bulunmaktadır. Hubble'ın gönderildiği zaman maliyeti 1,5 milyar dolardı.
Ne yazık ki bir kaç haftalık çalışma sonucu, elde edilen görüntülerin bir miktar bulanık olduğu görülmüş, yine de bilimsel sonuçlar elde etmeyi sağlayan bu durumun ana aynada üretim hatasından kaynaklanan küresel sapınç nedeniyle olduğu saptanmıştır. Bu hata, bir kağıdın ellide biri kadar bir hataydı. Bunun üzerine düzeltici bir optik tasarlanıp 1993'te teleskoba eklenerek bu sorun düzeltilmiştir. Bunun dışında bir kaç kez Hubble'a ulaşılarak bazı alet ve parçaları değiştirilmiş ve yenilenmiştir.

20 yıldan daha uzun zamandır başarılı bir biçimde çalışmakta olan HUT, 11 tondan daha ağırdır ve ana ayna çapı 2,4 m.dir. Yer'den 559 km yükseklikte çembere yakın bir yörüngede, yaklaşık olarak 1,5 saatte bir tur atarak dönmektedir.



Hubble'ın bulguları, biliminsanlarının evrene bakışını değiştirmiştir. Elde ettiği oldukça ayrıntılı görüntüler sayesinde bir çok gökbilim kavramı tanımlanarak kesinleştirilmiştir. Pek çok bulgusunun arasında Hubble, evrenin yaşının yaklaşık olarak 13,7 milyar yıl olduğunu belirlemiştir. Önceleri bu değer, 10 ile 20 milyar yıl arasında varsayılmaktaydı. Ayrıca Hubble, evrenin ivmelenerek genişlemesine neden olduğu düşünülen gizemli Karanlık Enerji'nin keşfinde önemli bir rol oynamıştır.

Hubble, evrenin ilk zamanlarındaki çok genç gökadalar da dahil olmak üzere, gökadaların tüm farklı evrim durumlarını gözler önüne sermiş ve gökadaların nasıl oluştuğu düşüncesine ışık tutmuştur. Ayrıca genç yıldızların etrafında gözlediği, gezegen oluşumu öncesi disklerle gaz ve toz oluşumları ile Güneş Sistemi benzeri sistemlerin oluşumu ile ilgili ipuçları elde edilmiştir. Muazzam miktarlarda enerji patlamaları olan gama ışın patlamalarının, çok uzak gökadalardaki büyük kütleli yıldızların çökmesiyle oluştuğunu belirlemiştir.

Bunların dışında çok sayıda farklı cisim gözlemleriyle bir çok gökbilim konusuna ışık tutulmuş ve Hubble verisine dayanılarak bugüne dek 10,000'den fazla bilimsel makale yayınlanmıştır.
Aslında teleskobun işletme yaklaşımı da veriminin fazla olmasına katkı sağlamıştır. Teleskop tün Dünya biliminsanlarına açık olarak kullanılmaktadır ve herkes proje sunabilmektedir. Bu sunulan projeler konusunda uzman biliminsanlarınca değerlendirilerek en iyi projelerin gözlem programına alınması sağlanmaktadır.



Hubble'ın başarılarından biri de, özel bir zonklayan yıldız türü olan Cepheid'leri gözleyerek evrenin yaşı konusundaki hesaplamaları daha duyarlı hale getirmesidir. Ayrıca 2008 yılında ilk kez bir ötegezegen, Fomalhaut b, doğrudan Hubble ile görüntülenmiştir. Ayrıca diğer Güneş Sistemi gezegenleri Güneş'in önünden geçerken onların atmosferlerini gözlemiştir. Hubble'ın pek çok bulgusu vardır ve buradaki kısıtlı alanda bunlardan ayrıntılı bir biçimde söz etmek olanaksızdır. Özellikçe oldukça önemli olan ve evrenle ilgili düşüncelerimizi çok daha iyi hale getiren gözlemlerden biri, Hubble Aşırı-Derin Uzay fotoğrafıdır. Bu görüntüye benzer daha başka bir çok fotoğraf vardır ancak ben burada size bu fotoğrafla ilgili bilgiler aktaracağım.

Fotoğraf Fornax takımyıldızı doğrultusunda, oldukça küçük bir gökyüzü bölgesinin 24 Eylül 2003 ile 16 Ocak 2004 tarihleri arasında alınan görüntülerin üstüste eklenmesiyle elde edilmiştir. Toplam poz süresi zamanı 11,3 gün kadardır. Yani, bunu bildiğimiz fotoğraf makinaları ile elde etmek isteseydik, objektifini açıp, 11,3 gün boyunca açık tutarak ışığı biriktirmemiz gerekirdi. Bu seçilen bölge, yıldızların az olması nedeniyle yalnızca derin uzayda varolan çok sönük cisimleri görüntülemek için seçilmiştir. Görüntüde yaklaşık olarak 10,000 tane gökada bulunmaktadır. Burada görülen cisimlerin bir bölümü, Büyük Patlama'dan 400 ile 800 milyon yıl sonrasında varolan gökadalardır ve dolayısıyla bu fotoğrafla günümüzden 13 milyar yıl öncesine bakmaktayız.

Eylül 2009'da yeni eklenen kızılöte kamerası da kullanılarak cisim sayısı daha da arttırılmıştır. Bakılan bölge, Dolunayın onda biri kadarlık bir alana karşılık gelmektedir. 25 Eylül 2012'de NASA görüntünün daha da geliştirilmiş bir sürümünü yayınlamıştır. 3 Haziran 2014'te ise görüntüye moröte ve yakın-kızılöte gözlemleri de eklenmiştir.

Bu birleştirilmiş fotoğraf üzerine yapılan çalışmalarda, gökada oluşumunun erken evrelerinde çok miktarda yıldız oluşumu saptanmıştır. Gökadaların sınıflandırılması, sayıları ve farklı evrelerdeki parlaklıkları ve buna bağlı olarak gökada evrimleri konularında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Gökadaların uzaklıkları arttıkça bizden daha hızlı uzaklaştıklarını bulan gökbilimci Edwin Hubble'ın adı verilen bu teleskop sayesinde, büyük kırmızıya kayma gösteren, yani en uzak gökadaların, düşük kırmızıya kayma gösterenlere göre daha küçük ve daha az düzenli oldukları belirlenmiş, bu da Büyük Patlama'dan bir kaç milyon yıl sonra gökadaların çok hızlı evrimleştiklerini ortaya koymuştur.

Hubble Uzay Teleskobu artık ömrünü tamamlamaktadır. Bundan sonraki aşamada onun yerine, 2018 yılında, çok daha yeni teknoloji barındıran kızılöte bölgesinde gözlem yapacak olan 6,5 metre çaplı ana aynası olacak olan James Webb Teleskobu çalışmaya başlayacaktır.