AKP iktidarının pek övündüğü ileri (!) demokrasinin bir örneğini de yerel demokrasiye, yerelden yönetim anlayışına darbe vuran 6360 sayılı yasa ile yaşadık. Halkın seçtiği (30 büyükşehirdeki) il genel meclisleri ve il özel idareleri, 1.576 belde belediyesi kapatıldı, 16.095 köyün tüzel kişiliği sona erdi. Halkın yerel yönetimlerle bağı zayıfladı.

Makyaj malzemesi hazırdı tabii, 'Seçilmiş büyükşehir belediyelerinin yetkileri arttı'. Bunun arkası 'yerel parlamento', 'eyalet sistemi' olabilir diyenlerin sesi de, ileri demokrasi yaygarası arasında kaynatıldı gitti ne yazık ki.

Ama, 'taşınmaz', 'imar planı', 'ihale' dediğinde, yoğun bir merkezileşmeden, tüm yetkileri bir yerde, hatta bir kişide toplamaya bayılan AKP iktidarında, kapatılan il özel idarelerinin mallarının ne olacağına, vali başta olmak üzere merkezi yönetime bağlı bürokratların (çoğunluğu) oluşturduğu bir komisyonun karar vermesi şaşırtıcı değildi aslında.

İçinde Balçova Termal Tesisleri, Balçova Kaya Termal Otel, Çınarlı'daki İl Özel İdare hizmet binası, Sümerbank Basma Fabrikası gibi çok değerli malların yer aldığı, İzmir İl Özel İdaresi mallarının ayrı bir önemi vardı.

İzmirliden Habersiz, Kapalı Kapılar Ardında Alınan Kararlar       

Yasaya göre, komisyonun 30 Mart 2014'te yapılan yerel seçime kadar karar vermesi gerekliydi. Ama olmadı. Gelen haberler de hiç iç açıcı değildi. Neyse, uzatmayalım, komisyon adeta bir oldu bitti ile, bini aşkın İzmir İl Özel İdaresi'ne ait taşınmazın, somut bir gerekçe göstermeden, Hazine'ye, İçişleri Bakanlığı'na, Milli Eğitim Bakanlığı'na, Sağlık Bakanlığı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve bazı diğer kurumlara devrine karar verdi. Mallar, İzmir'den, İzmirlilerden uzaklaştırılmıştı. 

Değeri milyarlarca lirayı (eski parayla katrilyonlarca Türk lirasını) bulan, bazıları kentin tam göbeğinde yer alan, hangi amaçla kullanılacakları, İzmir'i, İzmirlileri, kent yaşamını yakından ilgilendiren bu mallar hakkındaki karar, kapalı kapılar ardında, İzmirlilerden habersiz verilmişti.

Oysa yerel demokrasinin güçlenmesi bakımından, tüm yurttaşların oluşturduğu kamuya ait olan malvarlığı değerlerinin mülkiyet değişikliği ve kullanım durumları ile ilgili sürecin 'şeffaf' ve 'toplumsal denetime açık' biçimde yürütülmesi gerekirdi.

İzmir'e, İzmirliye Yönelik Yanlı Kararlar
   
1980 sonrası kamu mallarının, varlıklarının akıbetinin ne olduğu ortadayken, özelleştirme adı altında birçok kamu malı ve varlığının devri ile kişisel rantlar yaratıldığı bilinirken; 'Merak etmeyin, malların bir yere gittiği yok, İzmir'de kalıyorlar' söylemi inandırıcılıktan çok uzak. Sanki, -adı üstünde- taşınmaz malların başka bir yere götürülemeyeceğini bilmiyoruz.

Belediye sınırları dışındaki yerlere hizmet götürmekle görevli İzmir İl Özel İdaresi kapatılırken, sahip olduğu malların, bu yerlere hizmet götürmek konusunda somut bir görevi bulunmayan Hazine ve Bakanlıklara devredilmesi, İzmir'e, İzmirliye yönelik yanlı bir karardır.

Takip etmişsinizdir, İzmir Büyükşehir Belediyesi, hukuksal mücadele başlattı. İzmirliler olarak, bizi, İzmir'i yakından ilgilendiren bu konuda, karşımıza getirilen 'oldu-bitti' mantığına karşı çıkmamız, davalar açmamız, toplumsal bir muhalefet ortaya koymamız gerek. Tabii, İl Özel İdare malları buharlaşmadan.