Eşiniz, sevgiliniz, ya da bir can dostunuz… Arkanızdan gizli saklı işler çeviriyor olabilir mi?

Ya da … Siz bir takım gizli işler çeviriyor olabilir misiniz?

Nasıl?... Yakalanmadıkça, ya da, yakalamadıkça sorun yok, öyle mi?

Yani, için için bir şeyler döndüğünü, kandırılıyor olabileceğinizi hissediyor olsanız bile, görmezlikten gelip, hiç kurcalamamayı mı tercih edersiniz?

Ya da, yaptığınız gizli saklı işler, çevirdiğiniz dolaplar, bir şekilde pat diye ortaya çıkmadığı sürece her şey yolunda öyle mi?

Bir dakika, bir dakika…

Nasıl yani...?

Biz ne zaman, nasıl bu hale geldik?  

Elimizdeki o telefonlardan mı oldu yoksa tüm bunlar…

Tabi ya…

Hepimizin elinde bir telefon!

Gözümüz dönmüş bir haldeyiz.

Telefon en donanımlı silahımız olmuş, hedeflerimize doğru birer birer nişan alıyoruz!

Öncelikle “en güzele” oynuyoruz.

En beğenilen olmak için muazzam bir yarış içindeyiz.

Görünüş çok önemli.

Kaslı, yapılı, havalı, birbirinden güzel bayanlar, baylar…
 
Bakımlı olup, kendine bakmak, bunun için mevcut imkanlardan yararlanmak… Bunların hepsi çok güzel tabiki de!

Ne var ki, hiçbir makyaj, estetik, yapılı görünüm, içinizden gelen ışığın size kattığı güzellik ve mana ile boy ölçüşemez…

İçinizdeki güzelliklerin size hissettireceği mutluluğun, zerresini bile size veremez!

Mutlu olmak için kendimizi arayıp bulmak yerine, bizi beğenecek insan aramaya çıktığımızdan beri gerçek anlamda var edemiyoruz kendimizi.

İç güzelliklerimize hayat vermek yerine, vücudumuzla yüzümüzle oynayıp duruyoruz.  

Aynı şey… Sözde “mutlu olmak” adına… İçtenliğimizden ve dürüstlüğümüzden ödün vererek… Saklana saklana güttüğümüz… Üstelik ciddi bir şekilde “acayipleşmiş” arzu ve hedeflerimiz için de geçerli.

Elimizde yine telefonumuz.

En sevdiklerimizi bile gözümüzü kırpmadan kırıp dökmeyi göze alacağımız o acayip hedeflerin, arzuların peşinde, iş başındayız!

Görüntüde çok mutlu özde mutsuz ilişkilerimizi bir şekilde sürdürebilmek ya da başka eksikliklerimizi giderebilmek adına… Sevdiklerimizin canını acıtacak hamlelerimizi hayata geçirmek için cep telefonumuzun bize sağladığı imkanlara kilitleniveriyoruz… Can yakan sırlarımızı taşıyacak “Cebimizdeki Yabancı”ya hayat veriyoruz!

Allah aşkına…

Nasıl bir şey gerçekten tüm bu yaşadıklarımız?

Şaşırıyor insan!  

İsyan edesi geliyor…

Daha ne kadar sürdüreceğiz gerçekten biz bu oyunu?

Yarattığı tüm acıları görmezden gelip, perdeleyip,  sanki herkesin mutluluğu için böyle olması gerekiyormuş gibi davranarak…

Gerçek bir dost, gerçek bir sevgili, gerçek bir aile olamadan, kandırmayı ya da kandırılmayı sürdürerek…  

Yaptığımız ya da maruz kaldığımız tüm kötülükleri, bulduğumuz iyi bahaneler arkasında masumlaştırarak...

“Cebimdeki Yabancı”ya HARARETLE davetlisiniz Sevgili Okurlar!