Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı nihayet Cuma günü belli oldu. Vakit kaybedilmeden CHP'nin adayı olan Muharrem İnce'nin artıları ve eksik yanları medyada tartışılmaya başlandı. Onun adaylığı ile ilgili birçok yorum yapıldı.

Bugünkü yazımda benzer bir şey yapmayacağım. Muharrem İnce'nin geçmiş siyasi yaşantısı yahut kişiliği üzerinden bir tartışmaya girmeyeceğim. Bir siyaset bilimci değil, bir siyaset yazarıyım. Ancak bir siyaset yazarı olarak bilimin rehberliğinden şimdiye kadar hiç vazgeçmedim. Bu nedenle bu yazımda, bilimin ve gözlemlerimin ışığında İnce'nin ve CHP'nin nasıl bir strateji izlerse başarıya ulaşabileceğini tartışacağım. Bu çerçevede bazı somut önerilerim de olacak. Önerilerim kısaca şunlar:
CHP'nin adayı kendini siyasi polemiklerin dışında tutmayı başarabilmeli: Erdoğan, on yılı aşkın bir süredir oyunu büyük ölçüde rakip adaylarla medya aracılığıyla polemiğe girerek, ancak onları muhatap almadığı izlenimini vererek korudu. Her seçimde de aynı taktiği uyguladı. Bu anlamda, CHP'nin adayı olan İnce'nin yapması gereken ilk şey, aynı kısır döngüye girmemek... Söz erbabı olabilmek, Erdoğan'la bir atışma sürecinde başarılı olma ihtimalinin yüksek olacağını göstermez. Bu nedenle İnce, siyasi polemiklerden uzak durmalı. Bir devlet adamı izlenimi verebilmelidir.
CHP'nin adayı kendini siyaset ötesi bir biçimde sunmayı başarabilmeli: CHP'nin Erdoğan'a temel eleştirilerinden biri siyasi yönü ağır basan, taraf bir Cumhurbaşkanı portresine sahip olmasıydı. İnce, bu nedenle, CHP'li kimliğine rağmen, siyaset üstü ve her görüşe eşit mesafede bir cumhurbaşkanı olacağı konusunda toplumu ikna etmeyi başarabilmeli.
CHP'nin adayının temel vaadi parlamenter sisteme dönmek olmalı. Bunu taahhüt etmeli: Erki elde eden erkinden kolay kolay feragat etmez. Yasalarımız, cumhurbaşkanı olacak kişiye oldukça geniş yetkiler tanıyor. Bu nedenle, bu yetkileri elde eden kişiler, yetkilerin çekiciliğine kapılıp eski eleştirilerini unutabilirler. Yeni koşulların varlığını ileri sürerek yetkilerinden vazgeçmeme yolunu seçebilirler. Bu nedenle CHP'nin adayı İnce, toplum önünde başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçişin öncüsü olacağına dair geri dönülmez bir taahhütte bulunmalıdır.
CHP'nin adayı, Cumhurbaşkanı olursa bir toplumsal restorasyon ve demokrasi sürecinin öncüsü olacağı konusunda toplumu ikna edebilmelidir: Bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında demokrasi gelmektedir. Demokrasi ise çoğulcu bir vizyon ile mümkündür. Cumhurbaşkanı, çoğulculuğu toplumsal yaşamın her alanında geçer ilke haline getirme konusunda vizyonunu açıkça ortaya koymalıdır. Cumhurbaşkanı, konuşmaktan çok dinlemelidir.


CHP'nin adayı Atatürk'ün altı ilkesi ve devrimlerini merkeze alan bir program ilan etmelidir: Demokrasi ancak laiklik içinde yaşar. Emperyalizmin süjesi toplumlarda demokrasi görülemez. Milliyetçilik emperyalizme karşı mücadelenin işaret fişeğidir. Devrimciliğin yokluğunda statükoculuk var olur. Cumhuriyetçilik, cumhuriyetimizi istila eden, FETÖ ile sınırlı da olmayan nepotizm ağlarıyla mücadele etmeyi ve özgür birey-yurttaş bilincine sahip olmayı gerektirir. Bugün halkçılık büyük önem kazanmaktadır. Yalnızca seçim öncesi oy karşılığı rüşvet vererek halkçı olunmaz. Devletçilik, şeker fabrikaları vakasında görüldüğü gibi tam da bugün geçer akçedir. Soygun ve vurgun ekonomisine karşı halkçı ekonominin can damarıdır.
CHP'nin adayı mütevazi olmalıdır: Kibir, kişiyi yüceltiyormuş gibi görünür ancak itibarsızlaştırır. Dolayısıyla CHP'nin adayı, halkın içinden biri olduğuna halkı inandırmalıdır. Bunu yapmacıklıklara kaçmadan yapmalıdır.
Bu ilkelerden herhangi birinin uygulanmaya aktarılmaması, CHP adayını sadece ikinci turda zora sokmaz, büyük ölçüde ikinci tur gerçekleşse dahi ikinci tura çıkma ihtimalini da zayıflatır. Bu ilkelere uygun hareket edilmesi ise başarıyı getirir. Olması gereken bellidir. Açıktır, nettir...