İntihar davranışı toplumlar arasında farklılıklar göstermektedir. Bu farklılığın nedenleri her toplumun kendine özgü koşullarında aranmalıdır. İntihardan ölümler Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerikalı toplumlarda dünyanın diğer bölgelerindeki toplumlardan daha yaygındır. Bilimsel çalışmalar son elli yılda Kuzey Amerika ve Avrupa'da intihar olgusunun anlamlı derecede artış gösterdiğine işaret etmektedir. Türkiye 80-90'lı yıllarda görece daha düşük bir intihar oranına sahipti. İsveç'te intihar oranları 8 yılda sadece % 0,01 artarken aynı sürede Türkiye'de artış oranı % 5,5 olarak saptanması mutlaka araştırılmalıdır.


Toplumsal olarak tabu sayılan intihar hakkında birtakım yanlış ve eksik bilgilerimiz vardır. Bu yanlış bilgi ve inançlar konunun sağlıklı bir biçimde ele alınmasını engeller. Bunlardan ilki insanların genelde herhangi bir uyarıda bulunmaksızın aniden intihar ettikleri düşüncesidir. Araştırmalar kendilerini öldüren insanların çevresindekilere kendilerini öldürmeyi düşündüklerine dair dolaylı veya doğrudan sinyaller gönderdiğini göstermektedir. Örneğin kendini öldürenlerin bunu daha önceden vedalaşma, sevdiği kişisel eşyalarını başkalarına verme gibi davranışlarla çevrelerine ilettikleri bilinen bir gerçektir. İntihar hakkında en doğru bilinen şeylerden biri kendini öldüren kimselerin sıkıntı ve mutsuzluklarını çevrelerindekilere bir şekilde aksettirmiş olmasıdır. Sorun, intihar eden kimselerin bunu çevresine iletmelerinden ziyade, çevrenin bazen bu tür sinyaller konusunda yeterince duyarlı davranamamasından kaynaklanmaktadır.


İkinci yanlış inanış kendini öldürmekten bahseden ve tehditte bulunanların intihar etmeyecekleri inanışıdır. Bu ön yargı intihar davranışının manipülatif olduğuna yönelik ön yargıyı yansıtmaktadır. Bu ön yargı, sosyal çevrenin kendi canına kıymayı aklına koyan bireylerin çektiği acıyı görme konusundan ne kadar isteksiz olduklarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Yaşamın artık anlamının kalmadığını söyleyen bir bireyin sıkıntıları kesinlikle ciddiye alınmalıdır. Böyle bir kimse kendini öldürmese de çektiği ıstırabın derecesini bildirmektedir.


Bir başka yanlış inanış kararlı bir kişiyi hiçbir şeyin intihar etmekten alıkoyamayacağı inanışıdır. Ölümle sonuçlanmayan girişimler birer yardım çağrısıdır. Kişi yardım elinin uzatılmasını beklemektedir. Olası psikolojik destek ve tedavi bu kişilerin yardım çağrısına bir karşılık olacaktır. İntihar eden kimse yaşadığı mutsuzluğu, umutsuzluğu, huzursuzluğu ve çözümsüzlüğü çevresine iletmek ister. Böylesi bir durumda uzatılacak sıcak bir dost el can simidi olacaktır.


Araştırmalar akıl hastalıkları ve intihar arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermekteyse de bu tüm intihar edenler için geçerli değildir. Her akıl hastalığı olan kimse intihar etmediği gibi, her intihar eden kişi de akıl hastası değildir. Yapılan çalışmalar genetik etmenlerin önemine işaret eder, diğer bazı çalışmalar da bir takım biyolojik belirleyicilerin varlığını göstermektedir. Ancak çalışmalar genetiğin tamamen belirleyici olmadığını öğrenme davranışının da etkisi olabileceğine işaret eder.


Çalışmalar intihar davranışının belirli bir yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, milliyet, meslek, toplumsal sınıf ve etnik gruba özgü olmadığını göstermekte ve herkesin yaşamındaki dönemsel sorunlara bağlı olarak intihar davranışı bulunma riski taşıdığına işaret etmektedir.


Son yanlış inanış ise depresyonlu bireyle intihar konusunu konuşmanın kişiyi intihara yönelteceği inanışıdır. Depresyonu olan kişilerle profesyonel kişilerin intihar konusunu konuşması kişiye duygusal bir boşalım ve açılma fırsatı verir.


Bu intihar yazısı nerden geldi diye düşünebilirsiniz. Bir yanda Altay her gün kendini yok etmeye sürüklerken, kulübün önde gelenlerinin sessizliğini, ataletini bir intihar davranışı gibi algılıyorum. Diğer yanda ülkemde aydınların tüm uyarılarına ve tüm yaşanılanlara rağmen halkın sessizliği ve olan her şeyi kabullenmesini aklımda sorgulayıp duruyorum. Bir başka yanlış inanış da acaba sadece insanların mı intihar ettiği düşüncesidir diyorum. Acaba bir topluluk da kendini oluşturan temel özellikleri yok sayıp, her şeye duyarsızlaşıyorsa bu da bir nevi intihar davranışı olabilir mi?