İsrail'den bahsediyoruz. Şu bildiğimiz katil İsrail'den... Dedelerinin Auschwitz kampında yaşadıkları korkunç katliamların/ acıların intikamını alırmış gibi saldıran faşist, işgalci İsrail'den.
Ama önce şunu belirtelim: Geçtiğimiz hafta New York'ta bulunan aklı başında Yahudiler, İsrail'in Gazze'ye saldırmasını protesto eden bir eylem yaptı. O eylemdeki bir pankart dikkat çekiciydi ve o pankartta şu yazıyordu: "İsrail Siyonist bir devlettir. Yahudi devleti değildir". Bu mottoya katıldığımızı belirtip, artık yazıya geçebiliriz:
İsrail bütün vahşetiyle Gazze sokaklarında yine ölüm yaymaya başladı, yine. Bu saldırılarda öldürülen küçücük çocukların param parça olmuş bedenlerini hepimiz gördük.

İsrail çocukları öldürüyor

Ortadoğu'ya bataklık denildiğinde bozuluyor bazı şarkçılar ama Ortadoğu'yu bataklık yapan şeylerin başında çocukların her an öldürülmesi ve bunun normal sayılması geliyor. İğreniyorum.
İsrail çocukları öldürüyor, yine.
Tüm kültürlerde, tüm inançlarda, tüm dinlerde; dünyanın her yerinde en masum şey olan çocukları öldürüyor İsrail, sanki kendileri dünya dışındanmış gibi.
İnsanlar çocuk ölümlerini kabul edebilmesin, tepki vermesin diye öldürülen çocukların günahsız birer melek olduğunu söylediler önce. Sonra, cennete gittiklerini... Ölen çocukların.
İsrail çocukları öldürüyor.
Ölmenin güzel olabileceğini söylediler bize. Oysa ölümün/ öldürmenin iyisi/ güzeli olmayacağı gibi, en çirkini, en kabul edilmezi, en affedilmezi ve belki de aynı şeyle karşılık verilmesi gereken tek tipi, çocukların öldürülmesi...
İsrail çocukları öldürüyor.
Ey yer, ey gökyüzü, ey ağaç sizden başka kime söyleyeyim kimse duymuyor, İsrail çocukları öldürüyor.
İsrail, kendi güvenliği tehlikede diye, güvenliğin ne anlama geldiğini bile bilmeyen, güvenlik bile diyemeyecek kadar küçük çocukları öl-dü-rü-yor! İsrail çocukları öldürüyor. Daha milyon kez tekrar edilse bağırarak, yine yetmez çünkü İsrail çocukları öldürüyor! Tüm dünya canlı yayında izlerken!

Büyük şamar

Ta, Erbakan atasından bu zamana İsrail 'karşıtlığı' üzerinden prim yapan ve 12 yıldır da iktidarda bulunan AKP hükümeti açıklama yapacaktı ki Gazze hakkında; İsrail, Türkiye ile olan ilişkilerini asgari düzeye indirdiğini söyledi! Değerli "Kuzey Kore" basını, İsrail tarafından konulan bu postadan bahsetmese de AKP'nin yediği şamar büyüktü.
İsrail bir anda, yıllardır Tayyip Erdoğan'ın ocağına odun taşıyan "van münüts" sözünü, öyle yapılmaz böyle yapılır diyerek sahibine iade etti.  Böylece AKP'nin "stratejik derinlik" adını verdiği dış politika vizyonundaki derinliğin çukur; stratejinin de o çukurda kuyruğu titretmemek olduğu bir kez daha anlaşıldı.
İsrail'in çocukları öldürdüğü gün, Başbakan "Kızlarımız nasiplerini bulunca seçici davranmasınlar" diyordu... 
Başbakandan hayır göremeyen millet de en iyi bildiği şeyleri yapmaya başladı. İsrail büyük elçiliğine yürümeler, çelenk bırakmalar, bayrak yakmalar, sloganlar, İsrail ürünlerini boykotlar...
Bizde adettendi. Birileri canımızı sıkınca, anında boykot düzeni alınırdı. Tabi bu boykotlar, boykot edilen malların kullanım ve tüketim değerlerinden bağımsız olarak ortaya çıktığından uzun süre yürürlükte kalmaz/ tutmaz; boykotlar daha üçüncü gününde özellikle ürünlerin tüketim alışkanlıkları ve alternatifsizliklerinden çözülmeye başlardı. Bu cümlenin yazıldığı sırada bir çocuğu daha öldürdü İsrail.
"Ama olsun"du. İsrail'in hak ettiği cevap Coca Cola içmeyerek, KFC yemeyerek, Polo giymeyerek falan verilmeliydi. Gerçekten iyi kalpli, vicdanlı Müslüman halk, "masum köylü" heyecanıyla İsrail'i boykot için özellikle sosyal medya üzerinden bir takım kampanyalara başladı. Boykot hazırlıkları büyük bir hızla devam ederken, Gazze'ye göndermek için paralar da toplamaya başlanmıştı bile.

Her yıl boykot

Sıradan onurlu vatandaş "boykot boykot boykot" diye dolaşıyordu sokakta ama İsrail karşıtlığının getirdiği sosyal faizden yararlanan ve bu karşıtlığı kullanan muhafazakar demokratların 12 yıllık iktidarları incelendiğinde; geçen süre içinde, her yıl en az bir defa İsrail'in boykot edildiği ancak bu boykotların iktidar tarafından çok da sahiplenmediği görülüyordu.
Nitekim 2002 yılından bugüne kadar İsrail'le gerçekleşen ihracat 3, ithalat ise 4,5 katına çıkmıştı. Yahudi madalyalı İsrail karşıtı AKP iktidarı, saltanatına başladığında İsrail'le olan dış ticaret hacmi 1 milyar 405 milyon dolarken, 2013 yılı sonunda 5 milyar 67 milyon dolara yükselmişti. Boru değildi, "Money Talks"tu...

Aynı soru soruluyor

Vatandaş ve vatandaşın soytarıları alt tarafta istediği kadar İsrail'e karşı zeybek oynasın, üst taraf eşli dansları "iyi bilirsiniz"di. Mesela Mavi Marmara olayı olmuş, Türk vatandaşları her ne nedenle/ şekilde olursa olsun öldürülmüş; buna karşın Başbakan da çıkıp İsrail'in özür ve tazminat şartlarını yerine getirilmediği sürece ambargo altında tutulacağını söylemişti.
Söylemişti ama bu cümle bitmeden bir çocuğu daha öldürdü İsrail!... Daha ortada özür falan yokken Bilal Oğlan'ın gemicikleri İsrail limanlarına yanaşıp yanaşıp ayrılıyordu, yanaşıp yaşanıp ayrılıyordu... Ama içinde yük olmayabilirdi o gemilerin, günahlarını almamak lazımdı. Belki de gemiciğin kaptanı, tüm limanlardaki sevgililerinden daha çok bu limandaki sevgilisini özlüyor ve onu görmeye geliyordu... Emine Ülker Tarhan'da aynı soruyu sormuştu meclisten: "Gemiler İsrail'de gidip gidip geliyor, Ne iş?" diye... Bildiğimiz kadarıyla yanıt yoktu.

İsrail çocukları öldürüyordu


İsrail ürünlerini protesto etmenin işe yaramadığını fark etti birileri ve o birilerinin içinden, biri çıkıp dedi ki: "Bizim kendine Müslüman deyip, bunlarla sarmaş dolaş olanların mallarını boykot etmemiz gerek. Belki o zaman değişebilir bu gidişa..."
Cümle bitmeden, bir çocuğu daha öldürdü İsrail; dünya gözünü kırpmadan seyrediyordu...