Değerli okurlarım, Afrin'den ne yazık ki peşpeşe acı haberler geliyor. Bu satırların yazıldığı Cumartesi gecesinde son olarak 5 şehit ve 9 yaralımızın olduğu haberi ajanslara düştü.
* * *
Diğer taraftan Suriye'deki güç mücadelesinde ABD, Rusya Federasyonu ve İran'ın ardından İsrail'in de sahnede olduğu bir kez daha görüldü. İsrail ordusu, Suriye'de İran'a ait bir insansız hava aracını düşürdüğünü açıkladı. Bunun ardından, Suriye tarafından fırlatılan bir füze bir İsrail F-16 savaş uçağını düşürdü. Bu gelişmenin ardından İsrail, Şam çevresindeki Suriye üslerine saldırılar düzenledi. Vurulan hedeflerin üçünün İran'a ait olduğu açıklandı. İsrail'in Suriye-İsrail arasında büyük jeopolitik öneme sahip Golan'daki yerleşimlerinde roket sirenlerinin çaldığı ifade ediliyor. İran'ın bu gelişmelere nasıl bir tepki vereceği merak konusu...
* * *
Suriye'deki denklemde ittifaklar, tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi zaman içinde değişebilir. Ama yukarıdaki gerginlikte taraflar İsrail ve Esad Yönetimi gibi görünüyor. Ancak daha detaylı bir inceleme, İsrail-ABD-PYD ortaklığı karşısında Esad-Rusya Federasyonu-İran ortaklığının kurumsallaştığını ortaya koyuyor.
    
Bu denklem Türkiye'yi (Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi) bir tarafa angaje olmaya ne kadar zorlayabilir? "Esad gitmelidir" şeklinde özetlenebilecek strateji, bu koşullarda, üstelik PYD/PKK terörüne karşı bir mücadele yürütülürken ne ölçüde gerçekçi olur? Sanırım gelecek birkaç hafta, bu soruların cevaplarıyla bağlantılı olarak Türk dış politikasında bir konsept değişimine şahitlik edeceğiz.