Değerli okurlarım, seçimler yaklaşırken, İsrail-ABD ilişkileri bağlamında bir trajedi olmayı sürdüren Filistin konusu gündemin ilk sıralarına yeniden yükseldi. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan hukuksuz kararının ardından büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ve sonrasında özellikle Gazze'de yaşanan vahşet İsrail Sorunu'nu seçim meydanlarına da taşıdı.

    
İsrail büyükelçimizin ve başkonsolosumuzun istişarelerde bulunmak üzere merkeze çağrılması, Türkiye Cumhuriyeti'nde görev yapan İsrail büyükelçisine İsrail'e dönmesinin rica edilmesi ve üç gün süre ile ulusal yas ilan edilmesi dışında İsrail'e ya da ABD'ye somut tepkiler ortaya konmadı. Gelecek günlerde "Ey İsrail..." ile başlayan cümleleri miting meydanlarında da sıklıkla duymamız olası. Ancak devlet ciddiyetini gösteren somut önlemler alınacak gibi durmuyor.
    
Bu noktada CHP meclise ilginç bir önerge verdi. Önerge, AKP'nin İsrail politikasındaki samimiyetini ölçmede bir turnusol kağıdı işlevini yerine getirmesi açısından oldukça önemliydi. CHP'nin İsrail ile siyasi ve ekonomik tüm antlaşmaların tek taraflı olarak feshedilmesi önergesi AKP'li vekillerin oyları ile reddedildi. AKP, İsrail ile "ortaklık ilişkisini" zayıflatacak adımlar atmaktan özenle kaçındı. NATO tatbikatlarına İsrail askerlerinin katılımı ile ilgili bir karşı duruş sergilenmedi. İsrail'den tohum alım antlaşmalarına devam denildi. Askeri konulardaki işbirliğinde hiçbir değişim sinyali verilmedi. Türkiye, İsrail'in silah ihraç ettiği ülkeler sıralamasında 12. olmayı sürdürdü. İsrail'e tepki sadece seçim mitinglerindeki nutuklara terk edildi.