Bugün Bayram, bayramınız kutlu olsun. 
Özel günlere ait özel yazılar olur bizim meslekte. Yılbaşı, milli ve dini bayramların kutlandığı günler gibi. Onca gündemin arasında ucundan kıyısından birazcık yer bırakarak bu günlere değinmek gelir içimizden. Belki günlük yaşamdan birazcık uzaklaşmaktır amacımız, belki de böyle yazılar bekleyen okurlarımızın gönlünü hoş etmektir yaptığımız.
Ama söz veriyorum, bugün sizlerle asla "nerede o eski bayramlar" muhabbetine girmeyeceğim.
Çünkü bu bayramda o sorunun cevabını buldum. Gerçi "bayramı" buldum, ama "insanları" bulamadım. Onun içindir ki, 60 yaşın üzeri olanlarımız her yıl Ramazan ayının başında başlar "nerede o eski bayramlar" demeye. Arar arar bulamaz bayramı'nı. Taaa ki, bayramın 3. gününe dek. Sonra da unutur aramayı, bir dahaki Ramazan'a, Bayram'a kadar.
Peki, 60 yaş üzeri bayramı arıyor da daha genç olanlardan ne haber derseniz, ne siz sorun, ne ben söyleyeyim derim.
Hadi bugün 60'ın üzerinde olanlar bayramları "bayram" gibi yaşadılar,
Hadi bugün 50'nin üzerinde olanlarda "bayram"ı yaşadılar.
Hadi bugün 40'ın üzerinde olanlarda kıyısından köşesinden yaşadılar.
Ama...
Bugün 30 ve altı yaşlarda olan gençler, önceki kuşakların yaşadıklarını yaşayamadılar. Neyi yaşayamadılar? Huzuru, mutluluğu, güveni yaşayamadılar, yaşayamıyorlar...
Onun için onlar "bayram" denince her şeyin, çok güzel olduğu, gönüllerin bayram ettiği bir günün geldiğini bilemiyorlar. Bayramın tadını alamadılar. Bu kuşak hiç o günleri görmedi. 
Nasıl görsün ki?
Dünyadaki olumsuz gelişmelerin, başta biz olmak üzere diğer ülkeler üzerindeki etkileri,
Bizim ülkemizdeki siyasi çalkantılar, rejim endişesi. (Mübarek bayram günü, sadece son günlere değineyim)
Taksim dayağı, gezi gazı, çivili sopalı, palalı. Ayışıkları, Yakamozlar, Balyozlar, Ergenekonlar, koca koca adamlar, hepsi rütbeli paşalar. Silivri'den yağan müebbet rüzgarları...
Ben de kalkmış "nerede o eski bayramlar" diyorum. 
Şimdi bakın ben size bir şey söyleyeyim;,
Sokağa çıktığımda can güvenliğim yoksa, yarına güvenle bakamıyorsam, komşum bana yandaş ben ona yoldaş gözüyle bakıyorsam, o ülkeye bayram gelmez.
Sen sezeryan doğuramazsın, çatır çatır doğuracaksın dersen, o ülkeye bayram gelmez.
Kaç çocuğun var, 1 diyenlere çok ayıp en az üç tane yapacaksın dersen, o ülkeye bayram gelmez. 
Oturmama, kalkmama karışırsan o ülkeye bayram gelmez. 
Çünkü ben biliyorum ki; bugün bunlara karışan yarın benim nefes almama bile karışacaktır.
Bayram havası kişinin öncelikle bayramı ruhunda hissetmesi ile başlar. Başkadır bayram havası, kasap havasına hiç benzemez. 
Yapıyom, oluyo dersen bayram gelmez. Her şeye karışırsan, bayram gelmez... 
Ne gelir?
Bayram gelmiş neyime, 
Kan damlar yüreğime, şarkısı gelir.
Soruyorum:
Bu ülkeye bugün bayram geldi mi?
Geldi. Ama yüzde 50'ye geldi. Diğer 50'de ara ki bayramı bulasın...
Onlara da bizden "İyi bayramlar"... 
BİR SORU
Gezi parkı olayları sırasında Polis, İzmir Kordon'da bir kızı evire çevire dövmüştü. Suçu sadece orada oturmak olan kızın her yeri morarmıştı. Gezi eylemlerinin vazgeçilmez televizyon görüntüsü olan bu olayda dayağı atan polis ne oldu, soruşturma ne safhada?
BİR CEVAP
Kız dayağı yediğinle kaldı. Yetkililer dediler ki, müfettişler geldi, inceledi, rapor yazdı bekliyoruz. 2 ayı geçti hala bekliyorlar. Ben size ne olacağını söyleyeyim de, daha fazla beklemeyin.
Böyle olaylarda ya polis müfettişi gelir, ya da mülkiye müfettişi.
Polis müfettişi emniyet müdürü, mülkiye müfettişi vali olacağı günü bekliyordur.
Siz hala raporun sonucunu bekliyecek misiniz?