Özenle incelenip ülkemizin diğer büyük kentleriyle karşılaştırılırsa İzmir'imizin ulaşım ağlarının üstünlüğü hemen belli olacaktır. Bu üstünlük bir yandan ulaşım ağlarının kentimizin konumuna uygun oluşundan başlayıp yolculara sağlanan kolaylıklarla sürmektedir. Demek isterim ki; tek bir ulaşım kartıyla yapılabilir olması dışında kullanıcılara 1,5 saatlik zaman dilimi içinde değişik şehir içi araçlarından yararlanabilme şansının varlığı gerçekten yalnızca İzmir'imize özgü uygulamadır. Çok da yararlıdır.

Bu anlatım çerçevesinde bir değerlendirme yapılacak olunursa İZBAN; bence en önemli yeri kaplamaktadır. Her şeyden önce bir ucu Aliağa'da diğer ucu Selçuk'ta olan İZBAN'ın tek şanssızlığı İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin TCDD ile birlikte yani ortaklaşa çalışma zorunda olmasıdır. Bu konuda yaşanan sıkıntıları zaman zaman yazılarımda belirtmişimdir. Buna karşın; son derece kolaylıkla çözülebilecek sorunların sanki hiç yaşanmıyormuş gibi es geçilmesi acaba ülkemize özgü alışkanlık mıdır?

Bakınız, bir anımı anlatacağım sizlere. Beş gün önceki cuma günü Şirinyer'e gitmek üzere Karşıyaka tren istasyonuna geldiğimde yolcular perondan yukarı çıkmaktaydılar, demek ki tren yeni gelmişti. Ben hızla perona doğru inerken ne şanssızlık kapıları kapanmış, trenimiz hareket etmek üzereydi. Kaderimize razı olup hareket tablosuna göz attım, göz attım ama gördüğüme de inanamadım. Cumaovası yönüne gidecek trenin 20 dakika sonra geleceğini görmekteydim. Aynı yönde Tepeköy'e gidecek tren ise 24 dakika sonra gelecekti. Bakınız; yeni kalkmış bir trenimiz var 20 dakikanın ardından benim bineceğim tren gelecek ve 4 dakika sonrasında aynı yönde Tepeköy'e bir yenisi gelecek. Benim yerime siz olsanız treni kaçırdığınıza hayıflanıp canınız sıkılmaz mı?
İstemeye istemeye oturacak bir yer bulup treni beklemeye başladım. Aklıma daha önce yazdıklarım geldi. İstiyordum ki; istasyonlarda, daha perona inmeden hareket saatini gösteren bir bölüm olsun. Öyle ya bilsem ki 20 dakika bekleyeceğim, başımın çaresine bakar belki de başka ulaşım çözümleri arardım. Sonuçta 20 dakika az bir zaman dilimi değildi.

Bana kalırsa yaşananların bir başka yönü ayrıca değerlendirilmeli. Yeni kalkmış bir katarın ardından gelecek olan 20 dakika, ondan sonraki ise 24 dakika sonra gelecek. Garipliğe dikkatinizi çekerim. Elbette bu durumun  gerçek nedenini başka noktalarda aramamız gerekir. Sormalı; TCDD'nin ortağı İzmir Büyükşehir Belediyesi  hareket saatlerini istediği gibi düzenleyebiliyor mu? Kendi etkinliğindeki İzmir Metro'da hareket aralıkları 4-5 dakikaya kadar indirilebiliyor, aynı uygulama tramvaylar için de geçerli. İZBAN'a gelince istenilenler istense de yapılamıyor.

Biz bazen Karşıyaka'dan öyle trenlere biniyoruz ki anlatılamaz ve ola ki demiryolu polisleri yolumuzu kesseler  fazla yolcu almaktan cezalı duruma bile düşebiliriz. İnanmayan yedi ile dokuz buçuk saatleri arasında her iki yöndeki (geliş ve gidiş) trenlerin vagonlarını dışarıdan şöyle bir görsün; elbette bunun akşam saatleri de oluyor.
Hele o 6 vagonlu katarlar, onlara ne demeliyiz? Orada da ciddi bir planlama hatası var. Bakıyorsunuz, hareketli (Galiba ona PİK saat diyorlar) saatlerde karşınıza 6 vagonlu katarlar çıkıyor. Elbette sonuçta balık istifi yolculuk yapmak zorunda kalınıyor. Bütün bu yazdığımız sorunlar aslında çözülemeyecek sorunlar değildir. Yeter ki  İzmir Büyükşehir Belediyesi karar alabilme üstünlüğünü ele geçirsin. Böylelikle TCDD'nin katı ve hantal bürokrasisinden kurtularak doğru ve etkin kararlar alabilme şansı elde edilmiş olacaktır. Umut ediyoruz.

***
Zaman zaman Türkçemizin yanlış kullanılışı üzerine örnekler vermişimdir. Belki daha önceleri yazmış olabilirim. İZBAN istasyonlarında 6 vagonlu trenler için yapılan ve sürekli yinelenen bir anons var; aklımda kaldığı kadarıyla sizlere aktarayım. "İstasyonumuza giriş yapacak (Girecek değil, giriş yapacak!) tren altı vagonlu olup yolcularımızın mavi boyalı alanlarda bekleme yapmalarını (Beklemelerini değil, bekleme yapmalarını!) rica ederiz". Nasıl Türkçe ama!
İZBAN için yazılacak daha çok şey var, nasipse onları da bir başka yazımızda dile getirmeye çalışırız.
Esenlikle kalınız...