Aslında İZBAN seferleri İzmirlilere hizmet etmeye başladığı 2011 yılı başından beri içimde hep bir şüphe olmuştur. İzmir Belediyesi ile TCDD'nin bu flörtü ne kadar doğru sonuçlar verecektir? Daha açık tanımla doğru sonuçlar alınabilecek midir? Öyle ya; geçmişi yıllara dayalı bürokratik bir kurumla kentin temsilcisi konumunda olan İzmir Belediyesi ortak bir etkinliğe imza atıyorlardı. Davranış, düz mantık çerçevesinde değerlendirilirse gurur verici ve örnek olucu nitelikteydi. Ama bunun ötesinde benim şüpheye dayalı düşüncemin mantıklı bir nedeni de olmalıydı.

Yaşım gereği; TCDD ile tanışıklığım, birlikteliğim oldukça eskidir. Ülkemizde ulaşımın büyük ölçüde raylı sisteme dayalı olduğu eski zamanlarda TCDD ile uzun ve kısa soluklu yolculuklar yaptım. Dahasında; yakın zamanlarda eşimle birlikte yaptığımız İzmir-Ankara yolculuklarının çoğunu Mavi Trenle gerçekleştirmek bizim için hep eğlendirici, dinlendirici ve zevkli olmuştur. Eğlendirici, dinlendirici ve zevkli diyorum ama eklemeliyim fakat eziyetli ve sinir bozucu. Tamam, koltuklar rahattır, klimatizasyon etkilidir, yemekli vagon keyif vericidir lakin o gecikmeler yok mu en sabırlı insanı bile deli eder. Tarifeye göre sabah saat 09:00'da Ankara'da olmamız gerekiyor değil mi? Hani bir defa olsun zamanında git, yok yok, hani on dakika olmadı yarım saat gecikmeyle git. Vaki değil, bu güzergahta belki de sayamayacağım kadar gittik, hiç birisinde arzulanan sonuca ulaşamadık. Koskoca ekspres Mavi Tren'in kıytırık bir istasyonda bir marşandizi beklediğine şahit oldum. Biz erkekler kadınlara göre daha reaksiyoner oluyoruz. Ben isyan ettikçe eşim beni sakinleştirmeye çalışırdı. Ben de kendisine TCDD'nin mayasında rötar olduğunu geçmişinden örnekler vererek anlatır dururdum. Öylesine ki; yaşadıklarımdan, bir kere Ulukışla'da 17 saat, bir kere Sivas'ta 8 saat bekleyip durmuştuk. Kimselerden bilgi almak gibi bir şansımız da yoktu. Vagonların WC'leri akıl almaz pislik ile doluydu, sular akmıyordu. Eskiyi anlatarak sizin moralinizi bozmak istemem ama bunları geçmişte gördük. Belki de ulaşımda tekel olmanın verdiği rahatlıkla bu sorumsuzluklar yaşanmıştı. Ancak, yeni günlere gelmiş olmamıza karşın teknik gelişmelere ayak uyduramamaktan kaynaklanan benzer olumsuz sonuçları yaşamayı sürdürüyorduk.

İşte böyle. İzmir Belediyesi böyle bir kurumla ortak bir girişime imza atıyordu. Daha işin başında metro anlayışının dışına çıkılmış, yerleşim bölgeleri ikiye ayrılmış, gereksiz üst ve alt geçitler yapılmak durumunda kalınmıştı. Yol ve raylar TCDD'nin; istasyonlar, taşıma araçları ve işletim sorumluluğu İzmir Belediyesi'nindi. İşletim sorumluluğu belediyenin olmakla birlikte belediye tarifeleri istediği gibi ayarlayamıyordu. TCDD'nin kendine göre işletim hakları vardı. Ankara-İstanbul YHT'i için güzelim Haydarpaşa Garı devre dışı bırakılıp yolcular Pendik'ten aktarmayla taşınırken İzmir için benzer uygulama isteğine TCDD, yolcuların aktarma istemediklerini öne sürerek karşı çıkmaktaydı.

Her şeye karşın İZBAN, İzmir için yararlı ve gerekli bir kurumdur. Bakınız şimdilik Aliağa-Cumaovası arasında işleyen İZBAN, yakın gelecekte Bergama-Selçuk arasında çalışmaya başlayacaktır. Ne kadar güzel bir girişim olacaktır bu çalışma. Ancak; şu anda sistemin aksayan yanları dikkat çekecek kadar çoktur. Bir kere tarife uygulamaları ciddi ölçüde aksaklık göstermektedir. İstasyonlardaki zaman saatleri bazen çalışmamaktadır. Trenlerin geliş saatlerini gösteren elektronik tablolar komiklik derecesinde hatalarla doludur. Söz gelimi Menemen treni için 26 dakika olarak gözüken süre az sonra 11 dakikaya düşmekte ardından 10 dakikaya düştükten sonra 13 dakikaya çıkmakta tekrar ve doğrudan 6 dakikaya inmekte o sırada tren perona girmektedir. Elektroniğin gündelik yaşamımızda bu kadar etkin olarak yer aldığı bir ortamda, duraklarda beklenen otobüslerin geliş zamanları doğru olarak belirlenebilirken hareketleri sürekli olarak izlenen trenlerin geliş zamanlarının belirlenmesinde komikliğe düşülmesi gariplik olarak değerlendirilmelidir.

İZBAN, çalışmaya başladığı günden bu yana şikayetler sürüp gitmektedir. İlk günlerdeki yolcu adedinin azlığı şimdilerde ortadan kalkmış, vagonlarda oturacak yer bulunmaz olmuştur. Belediye cenahının sefer sıklığını arttırma isteği TCDD tarafından anlayışla karşılanmamakta yazımızın üst bölümlerinde açıklandığı üzere garip sebepler öne sürülerek kabul edilmemektedir. Görüşüme göre bütün bunlar hep iki başlı yönetim biçiminden kaynaklanmaktadır. Lütfen, beni septik olmakla suçlamayın ama içimde hep bir şüphe var. Acaba İzmir Belediyesi'nin çalışmaları bir obstrüksiyonla gölgelenmek istenmiş olabilir mi? Çünkü birlikte yolculuk yaptığım kişilerden dinlediğim şikayetlerde suçlu gösterilen her zaman Belediye olmaktadır. Oysa, Belediyenin doğrudan kendisi tarafından işletilen İzmir Metro'da nazar değmesin İZBAN' da görülen aksaklıklar ve noksanlıklar bulunmamakta, sistem tıkır tıkır işlemektedir..

Kanımca; İzmir Belediyesi yetkililerinin TCDD ile yeniden bir araya gelerek İZBAN' daki hata ve noksanlıkların giderilmesi için çalışma yapmaları, olumlu sonuçlar elde etmeleri gerekmektedir. Bu tempo ile gidilirse sorunlar daha da büyüyecek içinden çıkılamaz durumlara dönüşecektir. Benden hatırlatması.
Esenlikle kalınız...