Son günlerde İzmir pis kokuyor. Pis koku deyinde 1990'lı ve öncesi yılardaki Körfez'in kokusunu anımsadım. İzmir'e girişte o kötü koku karşılardı. Yıllardır Yeşildere'deki deri işletmelerinin atıkları ve diğer atıklarla Körfez atık deposu haline getirilmişti, epeyce bir uğraş ve masrafla o kokudan kurtulduk. Aynı şekilde olmasa da bir süredir İzmir yine kötü kokuyor.

Kokunun kaynağı konusunda farklı farklı iddialar ortaya atılıyor; Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan'ın iddiası "... İZSU'nun rutin kanal temizliklerini yapmadığı ve kötü kokunun Çiğli'deki atıklardan geldiği..." yönünde, İZSU bu iddiayı yalanlıyor, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, "Tek bir nedeni yok, sabaha karşı borular boşalınca artıyor, çeşitli nedenler üzerinde çalışıyoruz" diyor.

Akademisyenliği sadece üniversitedeki kürsüsünde ders vermek şeklinde yapmayan hocalarımızdan Prof. Dr. Ümit Erdem ise Aliağa'yı adres gösteriyor ve diyor ki, "Benim üstünde durduğum şey, Aliağa'dan gelen kirliliğin arttığı şeklinde. İzmir'in hakim rüzgarı kuzeybatı rüzgarları. Böyle olunca da Menemen, Karşıyaka ve karşısı Konak, Bayraklı, Gaziemir'e kadar geliyor. Bir kitap hazırladık, o daha çıkmadı, belli rakamlar çıkardık. Bence bu koku oradan gelen kükürtle ilgili bir koku. Kükürtle ilgili gazlar hidrojen sülfüre dönüştüğü zaman nemle, bulutlanmayla çıkıyor. Son günlerde bulutlanma da vardı. Böyle olunca çıkan kükürtdioksit oluyor. Demir çelik, yanıcı maddeler, azot oksitler gibi... Ben kimyacı değilim ama arkadaşlardan yıllarca edindiğim bilgiler. O koku çürük yumurta kokusuna benzer."[1]

Ümit Hocanın bir bildiği vardır elbet, Stuttgart Üniversitesi Araştırma-İnceleme Tekniği ve Buhar Tekniği Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ile Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nün işbirliği ile hazırlanan 1999 tarihli İzmir'de Hava Kalitesi Raporu'nda "...Kentin kuzey kesimindeki emisyonların büyük bir miktarı İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları dışından taşındığı için, kent dışındaki bu kaynakların emisyonların azaltılmasına yönelik tüm imkanlar araştırılmalıdır. Örneğin, Aliağa'da emisyonların azaltılması doğrultusunda önlemler alınmalıdır. (...) İzmir kentinin hava kalitesine bölgesel ve yerel rüzgarların da büyük etkisi vardır. Özellikle yaz aylarında kuzey-batıdan esen hakim rüzgar vasıtasıyla, kente Aliağa'dan taşınan emisyonlar hava kalitesini daha da kötüleştirmektedir..." vurgusu yapılıyor. Ümit Hocanın da içinde yer aldığı bu çalışmadan sonra İzmir'in hava kalitesine ilişkin derli toplu bir başka çalışma yapılmadı.
Kokunun kaynağı; Aliağa, Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, Çiğli Arıtma, Harmandalı Çöplüğü ya da bir başka kirletici olabilir, sonuçta soluduğumuz hava pis kokuyor. Peki sorun sadece kokusunda mı, soluduğumuz hava ne türlü gazlar içeriyor?

Ne pahasına olursa olsun büyüme, neye mal olursa olsun kalkınma anlayışının yarattığı dünya böyle bir şey işte; havası kötü, suyu pis, toprağı kirli ve yaşam tehlikede. Temiz hava solumak, temiz su içmek, sağlıklı ürünlerin yetişeceği temiz toprak istiyorsak bu anlayışa dur demek gerekiyor.
Bununla birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, Çevre İl Müdürlüğü'nün ve diğer ilgili idari kurum ve kuruluşların sorumluluklarını ortadan kaldırmıyor, pis kokunun kaynağı bir an önce tespit edilip kurutulmalı.

[1] http://www.egedesonsoz.com/haber/urkuten-iddia-iste-izmir-deki-kokunun-nedeni/990842