Derinleştirip, deniz suyu sirkülasyonunu artırıp, yaşatmalı mı yoksa tünel ve köprü ile geçmeli mi?
Körfez kurtarılmalı mı yoksa Körfez'den kurtulmalı mı?
Ne yapılırsa Körfez yaşamaya daha devam eder, ne edilirse daha çabuk dolar?

Büyükşehir Belediye Başkanı  Aziz Kocaoğlu, Körfeze yapacaklarını anlatırken  'İzmir Efes Olmasın' diye bir söz ortaya atmıştı, Efes Antik Kenti'nin bir liman kentiyken zamanla denizin dolmasıyla kara şehri haline geldiğini, İzmir'in de aynı akıbete uğramaması için çaba harcadıklarını belirterek "İzmir Körfezi'ne 16 tane dere akıyor. Kuzeyden ve güneyden akan alüvyonlar Körfez'i dolduruyor. Yapmak istediğimiz sirkülasyonu hızlandırmak, akıntıyı sağlamak ve Körfez'in dolmasını engellemektir" demişti. [1] Sayın Kocaoğlu'nun sözünü ettiği proje, İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) onayı, uzunca sürüncemeden sonra geçtiğimiz aylarda verildi. Projenin sorunlu yanları [2] olsa da Körfez'i yaşatmayı amaçladığı için doğrudan karşı çıkılmadı ve bildiğim kadarıyla dava da açılmadı.

'İzmir'in Efes Olmaması' için hazırlanan projenin hayata geçirilmesi çalışmaları devam ederken Körfez'de bir başka projeye daha izin verildi. Rehabilitasyon projesi ÇED onayının hemen ertesinde  son yerel seçimlerde AKP'nin Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım'ın "35 proje"si arasında yer alan Körfez Geçiş Projesi ÇED'i de onaylandı. Tam adı "İzmir ili Balçova, Çiğli, Narlıdere, Karşıyaka ilçesi Üçkuyular Mahallesi, Çiğli 2. Ana Jet Üssü, Sahilevler Mahallesi ve Mavişehir Mahallesi mevkiindeki T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan İzmir Körfez Geçişi (Otoyol ve Raylı Sistem Dahil) projesi"ne 4 Nisan'da Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildiği duyuruldu. Duyurudan sonra yasal süresinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), EGEÇEP, Doğa Derneği ile 87 İzmirli tarafından davalar açıldı. Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan'ın davaya tepkisi gecikmedi. Haberlerden okuduğum kadarıyla şunları söylemiş: "Bu proje bizim prestij projemiz. ÇED sürecinde tarafların düşüncelerini aldık bütün sorular soruldu ve cevabı verildi. Sordukları soruların cevabını almışken, mahkemeye götürmelerini anlamlı bulmuyorum. Sırf kamuoyu oluşturmak 'hayır' dedim demek için bazılarının 'hayır' demesini ben anlamıyorum." Tartışma devam ediyor, iyi ki devam ediyor, ÇED sürecinde yapılmayan tartışmanın gecikmeli de olsa yapılması hiç yoktan iyidir.

Olayla ilgili olan birisi olarak Sayın Bakanın "ÇED sürecinde tarafların düşüncellerini aldık, bütün soruların cevabı verildi' sözünü de ben anlayamadım, bu taraflar kim, kimin düşünceleri alınmış, kimin soruları yanıtlanmış? Bilinen şudur; projenin nihai ÇED raporu İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün web sitesinde 22.03.2017 tarihinde yayınlandı ve halkın görüş ve önerilerine açıldığı duyuruldu. Duyuru üzerine, şu anda davacı olan kurumlar ve yurttaşların da içinde yer aldığı çok sayıda kişi tarafından niahi ÇED raporuna karşı görüş, öneri ve itirazlar iletildi. Başvuru süresi hafta sonu tatili nedeniyle 3 Nisan'da doldu, 4 Nisan'da da ÇED olumlu kararı verildiği duyuruldu. Sayın Bakana sormak istiyorum, başvurular ne zaman incelendi, ne zaman kimin sorularına ne yanıt verildi?

Bana Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı -Karayolları Genel Müdürlüğü- Etüt, Proje ve Çevre Dairesi Başkanlığı'ndan bir yazı geldi ama yazının tarihi ÇED onayı tarihinden sonrasını, 25.04.2017 tarihini taşıyor, dava açıldıktan sonra 8 Mayıs'ta elime geçti. Zamanı geçmiş yazıda hiçbir soru da yanıtlanmıyor. Yazıda; "...Körfezin tamamının tünelle geçilmesinin çok maliyetli olması nedeniyle bir kısmını köprü olarak projelendirdik, bunun için de yapay ada yapmak zorunda kaldık, Körfeze deniz suyu akışı zaten sınırlı, o yüzden proje su sirkülasyonunu etkilemeyecek..." gibi soyut, tek yanlı değerlendirmeler var. Bir de itiraf var; "... Körfez Rehabilitasyon Projesi ile İZSU ve TCDD tarafından gerçekleştirilecek Sirkülasyon ve Navigasyon Kanalları sayesinde Körfeze giren su debisi artacak, sirkülasyon hızlanacak, Körfez Geçiş projesinin yapılacak olması durumunda Körfeze giren sular azalacak, kanalların pozitif etkisi bir miktar düşecek...". Yazının devamında "...bu olumsuz etkinin yapay adanın kuzeyinde yer alan bir alanın -4 metreye taranması sonucu giderileceği..." yazılı.
 
Açılan davalarda olayın teknik boyutu, Körfez'e, sulak alanlara, doğal SİT alanlarına etkileri, planlama esasları ve şehircilik ilkeleri ile kamu yararına uygun olup olmadığı tartışılacak ve bir sonuca varılacak.
 
Şimdiden şunu söyleyebiliriz, rehabilitasyon projesi ile geçiş projesi birbiri ile çelişen projelerdir, aralarındaki çelişkinin giderilmesi olanaksızdır. Onun için Körfez ile ilgili herkesin sorması gereken soru şudur: "Körfezi yaşatmak mı istiyoruz yoksa yol mu yapmak istiyoruz?" Bu soruya en başta İzmir'in yerel yönetimi ve yöneticileri yanıt vermelidir.

[1] http://www.egepostasi.com/haber/izmir-efes-olmasin/128259
[2] http://www.haberekspres.com.tr/korfezde-neler-oluyor-makale,4884.html