Şefika Bal- 26 yaşındaki Recep ve Altun Arabacı çiftinin 2 yaşındaki down sendromlu kızları Afra Eylül ve Güler ve Kadir Topçu çiftinin 7.5 yaşındaki kızları Zeynep, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde ilik nakli için uygun donör bulunmasını bekliyor.
2016 yılından beri lösemi ile mücadele eden Zeynep, Almanya'dan gelecek bir donör için haber beklerken bir yıldır lösemi tedavisi gören 2 yaşındaki Afra Eylül bir haftadır ilik bekliyor.
Topçu ve Arabacı ailelerinin çocukları için duaları ve temennileri de insanlara çağrıları da aynı; kan bağışında daha duyarlı olunmalı.
Arabacı ailesi 1 sene önce yüksek ateş ve vücudunda oluşan morluklar üzerine doktora götürdükleri down sendromlu kızları Afra Eylül'ün Lösemi olduğunu öğrendi. Baba Recep Arabacı, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde tedaviye başladıklarını söyleyerek şunları ekledi: 1 yıldır, tedaviye başladığımızdan beri kemoterapi görüyoruz. Ancak son bir hafta içerisinde doktorumuz artık kemoterapinin yeterli gelmediğini ve iliğe ihtiyacımız olduğunu söyledi" dedi.

Herkesin başına gelebilir

Kan bağışı ve ilik nakli konusunda duyarlı olunması için vatandaşlara çağrıda bulunan 2 yaşındaki Afra Eylül'ün babası Recep Arabacı, sosyal medya üzerinden de duyuru yapmaya çalışıyor. Arabacı, "En yakın Kızılay Kan Merkezi'ne giderek herkesin kan vermesi gerekiyor. Uygun iliği bulabilmemiz için Kızılay'a kan bağışında bulunmanız yeterli. Hepimizin başına bu tür rahatsızlıklar gelebilir duyarlı ve yardımsever olmak gerekiyor. Verici yani donör için kan vermenin hiçbir sakıncası yok" diye konuştu.
Şu anda Afra Eylül'ün trombosit değerlerinin düşük olduğunu belirten baba Recep Arabacı, "Şu anda hastanede değil evde tedaviye devam ediyoruz. Hastanede aynı odada kaldığımız hastalar var, sürekli odaya giren çıkan var, o yüzden biraz evde kalmak istedik. Steril bir ortam oluşturduk, eve kimseyi almıyoruz. Ayrıca çocuğun moralinin düzelmesi için de hastane ortamındansa ev ortamının iyi geleceğini düşündük. Doktora kontrollere gidip geliyoruz" diye konuştu.

Zeynep'ten önce, Zeynep'ten sonra

6 yaşındayken ateş, eklem ve karın ağrısı gibi belirtilerle ailesi tarafından doktora götürülen Zeynep Topçu, 2016'dan beri donör bekliyor. Tedavinin başlarında ilik nakli gerekmediğini ancak son 9 ay içerisinde ilik nakline ihtiyaç duyduklarını belirten anne Güler Topçu, hastalığın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı: 3 Haziran 2016'da Mersin Tıp Fakültesi'nde başladık tedaviye. 10 ay boyunca orada kaldık, evde tedaviye geçildi. Ev tedavisi döneminde ilaçlar evde alınıyor ancak hastaneye gidip kontrolleri yaptırmak gerekiyordu. 7 ay boyunca evde tedavi olurken Ege Üniversitesi'ne gidip geldik, o sürede gözünde kayma ve kafa içi basıncında yükselme olduğu ortaya çıktı. Ekim ayından beri de yeniden hastaneye yatırdık, o zamandan beri tedavi burada devam ediyor.

Donör nakilden vazgeçti

"Uygun ilik bulunmuştu. Ancak iliğin sahibi iliğini vermekten vazgeçti ve ardından yeniden bir arayışa geçtik" diyerek süreci anlatan Güler Topçu, "Şimdi Almanya'dan bir donör bulundu. Eylül 15'e kadar hayırlısıyla nakil gerçekleşecek. Biz donörü bulduk ancak o kadar çok bekleyen var ki. Biz 9 ay bekledik, bizden daha uzun sürelerde bekleyenler var. Uygun kişinin bulunması binde bir neredeyse. Zeynep'e ilik verebilecek kişi dünyada birkaç tane yani. Çok sabrettik, çok bekledik, hep hayırlısıyla olsun dedik. Şimdi hayatımız için Zeynep'ten öncesi ve Zeynep'ten sonrası diyeceğiz. Bizi çok güzel günlerin beklediğine inanıyorum. Bizim çocuğumuz gibi ilik bekleyen, deva bekleyen her çocuğa şifa diliyoruz. Donör olacak kişiler dikkatli düşünsün, sonradan vazgeçmesin. İnsanın bulduğu umudu kaybetmesi beklemekten daha zor" diye ekledi.

'Birilerine umut olabilirsiniz'

İlik naklinin insanlar tarafından ameliyat sanılıyor olmasının yanlış olduğunu açıklayan anne Güler Topçu, "İlik nakli trombosit kan verir gibi oluyor. Bir ameliyat gerekmiyor. Kan alır gibi alınıyor, bileşenleri ayrılıyor ve kalan kan da veren kişiye geri veriliyor. Bir insan vücudu da kaybettiği değerleri 12 saat içerisinde yeniliyor. Yani insan sağlığına hiçbir zararı yok. Sadece nakil işleminden önce 3 gün aşı olmak gerekiyor, o aşı da kemik iliği kısmının daha ayrıştırılabilir olmasını sağlıyor. Kan vermekten hiçbir farkı olmayan bu işlem bir kişinin hayatını kurtarabilir. İlk başlarda ilik çok zor gibi gelmedi bize, uyacak iliği hemen buluruz sandık. Ancak şu an bakıyoruz ki çok zor bulunan bir şeymiş. İnsan içinde olunca zorluğunu anlıyor. Herkes birkaç saatini ayırarak ilik verebilir, birilerine umut olabilir" sözlerini kaydetti.
Minik kızları Zeynep'in doğduğu günden beri ailelerine huzur verdiğini ve onun doğumundan sonra çok güzel şeylerle kaşılaştıklarını anlatan anne Topçu, "İnsanın bir günde hayatı değişiyormuş. Çocuklarımızı hep en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştık, hep organik besledik. Böyle bir şeyin başımıza geleceğini hiç ummazdık. Ailemizde daha önce lösemi hastalığı da yok, ben daha önce lösemili bir çocuk görmemiştim. Zeynep 5 yaşına kadar hiç ateşlenmemişti bile. Kızım çok güzel, çok tatlı. Küçük yaşta hastalıkları yaşıyor ancak bizi çok güzel günler bekliyor ben inanıyorum" diye konuştu.