Şefika Bal-Şık, düzenlenen forumun ardından Ege Üniversitesi Rektörlüğü önüne giderek Kanun Hükmünde Kararname ile işten çıkarılan işçilerin oturma eylemine destek verdi. Mafya düzeni ile karşı karşıyayız diyerek hükümeti eleştiren Ahmet Şık, 'Bu düzen devam etsin diye her türlü kötülüğü yapabilecekler. 3 yıldır silah ateşlenmemiş durumda olan çözüm sürecini baltaladılar. Çözüm masasını devirdiler ve savaşı başlattılar. Binlerce insan öldü, binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Her şey herkesin gözü önünde oldu' dedi.

90'lardan daha ağır bir süreç

Şık, 'Eskiden gazetecilik yaparken medyanın kırmızı çizgisi yerleşim yerlerinin boşaltılmasına dair haberlerdi. Hiçbir şekilde yayınlanmazdı. Bir numaralı sansür haberleriydi. Görüntüsü, kaydı olsa bile yayınlanmama talimatı vardı. 2015'te 2016'da yerleşim yerlerinin tanklarla yıkıldığını insanların üzerine ateş edildiğini ve boşaltıldığını gördük. Bunlar canlı yayında oldu ve şimdi 90'lara mı dönüyoruz diyorlar. Hayır 90'lardan daha ağır bir süreç yaşıyoruz. Kaç bin kişi öldü bilen var mı? Ben bilmiyorum. Sürekli yeni sayılar açıklanıyor ama hala gerçek sayıyı bilen yok birkaç bin kişinin öldüğünü biliyoruz ve sırf bu kirli düzen devam etsin diye öldü bu insalar. Bu ülkelnin bu toprakların gencecik insanları katledildi. Sırf mafya düzeni sevam etsin diye. Şimdi biz Erdoğan'ı yargılamayacak mıyız? Elbette yargılayacağız. Fetö ile başlayan Retö olacak soruşturmanın sanıkları olmamız kuvvetle muhtemel' şeklinde konuştu.
Devletin vatandaşlarını korumadığını ve vatandaşlarının hakkını savunmadığından bahseden Şık, 'Vatandaşının her birini düşmanlaştırarak kendi varlığını devam ettirmeye çalışan ve birçok kötülüğü içinde barındıran bir anlayış var. Yıllardır girilmek istenen Avrupa Birliği'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin maddelerine bakıp onun üzerinden asgari anlayışları sağlayacağımız bir düzen bile demokrasi anlamındaki birçok sorunu çözecektir' sözlerini kaydetti.

Meclisteki sesiniz olacağız

Güvenlik soruşturması gerekçesiyle Kanun Hükmünde Kararname ile işten çıkarılan ve Ege Üniversitesi Rektörlüğü önünde eylem yapan işçilere desteğe giden Ahmet Şık, ' Büyük büyük sözler etmek istemiyorum. Hem diğer milletvekili adayı arkadaşlarımızın hem de benim söyleyeceğim şeyler belli. Sizlerin meclisteki sesi olmak istiyoruz. Elbetteki bu yaşananların sona ermesi ve yeniden ümitli olabilmek için bir mücadelenin içinde olacağımızı söylemek istiyorum' sözlerini kaydetti.
Medyanın durumuyla alakalı eleştirisini sunan Ahmet Şık, 'Medya yok, TRT zaten satılmış durumda' dedi. Şık, 'Tabiki Türkiye'de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey gerçeklikle bağını kurabilmiş bir medyaya sahip olmamak. Bizim öyle bir medya yaratmamız şart. Meral Hanım TRT'yi satacağım der, biz başka bir yeri söyleriz ama toplamda çok kötü bir medyayla karşı karşıyayız. Ancak burada ilişkiyi hep farklı pencereden kuruyorum. Biz de Erdoğan olsak bizde böyle bir medyayı isteriz. Çünkü kafamızda diktatör olma hayali varsa bunu yaparız' diye konuştu.
Gazetecilerin özeleştiri yapması gerektiğini söyleyen Şık, 'Asıl mesele gazetecilerin nasıl bu kadar kolay teslim olduğudur. Bence önce gazeteciler özeleştiri yapmak zorunda. Ve bu dönem öyle ekmek parası diye tarif edebileceğimiz bir dönem değil. Çok net bir zulüm var ve zulme uğrayanla zulmeden var. Orada kalmaya devam etmek buna ortak olmak demektir' dedi.
Ahmet Şık, 'Milletvekili adayı olmanızı buna bağlayabilir miyiz?' sorusuna, 'Benim çalıştığım yer öyle bir yerde durmuyordu. Ki öyle olsa ben çalışmazdım. Zaten başıma gelende bununla alakalı. Ama ben öyle terbiye olmam ben terbiyesiz kalmaya devam ederim' şeklinde konuştu.