Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden önceki oturumunda tutuklu yargılanan okulun kurucusu Yurdagül ve servis şoförü eşi Taner İşgören, tutuksuz sanıklar usta öğretici A.G, servis görevlisi D.K. ve okul müdürü B.G, müştekiler Alperen Sakin'in annesi Buket ve babası Serkan Sakin ile taraf avukatları katıldı.

Duruşmayı İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi İlke Erol ile AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya da izledi.

Duruşmada İzmir Barosunun davaya müdahillik talebi kabul edildi.

Tutuksuz yargılanan anaokulu müdürü B.G, yazılı savunmasının bulunduğu dosyayı mahkeme heyetine iletti.

Sanık B.G, olay günü yurt dışında olduğunu ve kurumdaki öğretmenlerden birisini vekil bıraktığını belirterek, şunları anlattı:

"Mevzuatımıza, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'ne göre personel alımı müdürün değil, kurucunun tasarrufundadır. Onun için kurucu talimat verir. Görevli, diplomasını, sabıka kaydını getirir, bunlara ben bakarım. Eğer mevzuata uygunsa kurucu ve çalışan kişi adına sözleşme hazırlarım. Her ikisini çağırır, sözleşmeyi okuturum, taraflar imzalar, ben de sözleşmenin altına imzalarım. Kendilerine ait olduğuna dair tasdiki yapar, evrakı topluca Milli Eğitim Bakanlığına gönderirim.

Oradan da kaymakamlık vasıtasıyla çalışma izni oluru alırız. Servis hostesi D.K. ile ilgili benim bir tasarruf yetkim yok. D.K.'yi ben işe almadım, alındığında da ben onay vermedim. Olaya benim bir katkım, kusurum yoktur. Beraatimi istiyorum."  

B.G, ifadesinin ardından avukatların sorularını yanıtladı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen'in, "Alperen Sakin'in kaydını neden e-okul sistemine girmediniz?" sorusuna sanık B.G. "Alperen, temmuz ayının sonlarına doğru 36 ayını doldurmuş olacaktı. 36 aydan önceki çocukları benim kayda almam ve e-okula girmem mümkün değil." yanıtını verdi.

B.G, avukat Özen'in, "36 ayın üstündeki çocuklara bakım verebilirsiniz o zaman." demesi üzerine, "Ancak 36 ayın üstündeki çocuklara bakım verilebilir. Evet, doğrudur." dedi. Özen'in "Kurumda MEB'in sitesine kaydetmediğiniz kaç çocuk vardı?" sorusunu ise B.G, "Yaklaşık 10 çocuk vardı." diyerek cevapladı.


"Müfettiş görmesin diye yaşı tutmayan çocuklar kurucumuzun evine götürülüyordu"

Sanık B.G, müşteki avukatı Şenol Diş'in, kurum dışında çocuk bakıldığı iddialarına ilişkin de "Kurum dışı öğrenci bakmıyoruz. Müfettişler geldiğinde yaşı tutmayan çocukları görmesin diye çocuklar, evi yakın olan kurucumuzun evine götürülürler. Müfettişler gidene kadar orada kalırlar." dedi.

B.G,"36 ayın altında kayıt yasak olduğu halde niye kayıt yapılmasına göz yumdunuz?" şeklindeki soruya da "36 ayı doldurmayan hiçbir öğrenciyi kayıt yaptırmadım. Yapılması için tavsiyede bulunmadım. Bu işlemin yanlış olduğunu, bizim okulun bu çocuklara uygun olmadığını, yapılmasının suç olduğunu bildirdim Yurdagül Hanım'a. MEB'e bildirmedim." yanıtını verdi.


"Vatandaşın işsiz kalmasın diye yaşı tutmayan çocukları aldık"

Yurdagül İşgören'e "Niye 36 ay altındaki çocukların kaydını yapıyorsunuz?" diye sorduğunu öne süren B.G, "Yurdagül İşgören, bana 'Bu çocukların anne ve babaları çalışıyor. Özellikle anneleri bana gelerek bu çocukları okula almamızı, almadığımız takdirde işten ayrılmak zorunda kalacaklarını, 'Ne olur bizim çocuklarımızı bakım amaçlı da olsa okula alın.' diye ısrar ettiklerini ve vatandaşın işi görülsün.' diye aldıklarını anlattı. Ben de vatandaş mağdur olmasın, vatandaş işsiz kalmasın diye düşündüm." beyanında bulundu.

Tanık olarak dinlenen öğrenci velisi V.K. de "Olay günü doğum günü olan çocuğun babası benim. Saat 10.00 gibi anaokulunda idim. Kızımın doğum günü vardı. Okulda yapmaya karar vermiştik. Pasta alıp okula getirdim. Çocukları bahçeye aldılar. Çocuklar pastalarını yediler. Sonra müzik çalındı, çocuklar sınıflara alındı, biz de ayrıldık. 45 dakika falan kaldım." ifadelerini kullandı.

İzmir Barosu adına avukat Bedriye Kurtuluş Türk de tanığa "36 ayın altındaki çocukların ödemesi nasıl yapılıyordu, karşılığında makbuz veriliyor muydu?" sorusunu yöneltti.

Tanık V.K, ödeme karşılığında makbuz verilmediğini ve ödemeyi bazen nakit elden ya da çocuğun çantasına koyduklarını anlattı.

Duruşmaya öğle arası verildi.


Olay

İzmir'in Çiğli ilçesinde 15 Ağustos'ta anaokuluna gitmek için sabah saatlerinde evden alınan ancak unutulduğu okul servis minibüsünde baygın bulunan 3 yaşındaki Alperen Sakin, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.

Alperen'i anaokuluna götüren servisin şoförü Taner İşgören ile servis görevlisi D.K. gözaltına alınmıştı. Taner İşgören, "dikkat ve özen hükümlülüğüne aykırı davranma ile ölüme sebebiyet verme" suçundan tutuklanmış, D.K. ise serbest bırakılmıştı.

Daha sonra Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca okul müdürü Yurdagül İşgören ile D.K. hakkında yakalama kararı çıkarılmış, savcılıktaki ifadelerinin ardından Yurdagül İşgören tutuklanmış, D.K. ise adli kontrol şartıyla salıverilmişti.

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlatarak, müfettiş görevlendirmişti. Küçük çocuğun ölümüne ilişkin idari soruşturma çerçevesinde anaokulunun kapatılmasına karar verilmişti.

Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamade, okulun kurucusu Yurdagül ve servis şoförü eşi Taner İşgören'in 3 yıldan 14 yıla kadar, "servis ablası" olarak çalıştırılan D.K. ile okul müdürü B.G'nin 3 yıldan 9 yıla kadar, usta öğretici A.G'nin 2 yıldan 5 yıla kadar, A.S'nin ise 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.