Ali Budak- Bakanlığın tarım topraklarını korumak mı yoksa tarım dışı kullanıma açılmasını kolaylaştırmak mı istediğine artık bir karar vermesi gerektiğine vurgu yapan Ferdan Çiftçi, 'Kamuya ait ulaşım ve yatırım projelerinde kurul kararları toplantıya katılanların çoğunluğuyla da alınabilir' kararıyla tarım arazilerinin tarım dışı uygulamalarda kullanılmasının önü açıyor. Toprak Koruma Kurulu'nun üyeleri de genellikle kamu kurumları temsilcilerinden oluşuyor. Zaten korunamayan tarım arazileri artık temelli korumasız bırakılıyor. Bu yönetmeliğin değişmesi gerekiyor. Tarım arazilerinin tarım dışı uygulamaya açılmaması şart' dedi.
Hükümet tarım arazilerinin korunmasını düzenleyen yönetmelikte yaptığı değişiklikle tarım alanlarına yol yapılmasını, termik ve hidrolelektrik gibi elektrik santrali kurulmasını kolaylaştırıyor. Artık tarım arazisinin tarımdışı kullanıma açılması için kamuya ait ulaşım ve yatırım projesi olması yeterli olacak. Önceden 9 üyeden oluşan Toprak Koruma Kurulu'nun oybirliğiyle aldığı kararı katılan kişilerin çoğunluğunun almasıyla yeterli sayılacak. Toplantıya katılacak kurul üyelerinin çoğunluğu ise kamu kurumlarından olacak. Bu duruma ise alanın uzmanları  tarım alanlarının tarım dışı kullanılması noktasında önünün açıldığını belirterek karşı çıkıyor.


Tarım dışı kullanım


'Bakanlık, tarım topraklarını korumaya mı yoksa tarım dışı kullanımı kolaylaştırmaya mı çalıştığına artık bir karar vermesi gerekiyor' diyen TMOOB İzmir Ziraat Odası Başkanı Ferdan Çiftçi, 'Çünkü varolan 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nu 9 Aralık 2017 tarihinde kaldırıldı. Onun yerine Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanması adında bir yönetmelik yayınlandı. Aslında aynı amaçlara hizmet ediyor. Ancak burada tarım arazilerinin tarım dışı uygulamalarda kullanılmasının önü açılıyor. Tarım arazileri zaten zor korunuyordu. Bu yönetmelik değişikliğiyle de tarım dışı kullanımın önü daha da açılmış olacak. Yeni yönetmelikten 40 gün sonra 6'ıncı maddenin değişikliğine gidildi. Kurul üye toplanma sayısı ve kararın kaç oyla alınacağı yeniden belirlendi. İlkinde üye tam sayısı Zorundalığı olan maddeye zorundalık halinde 6 üye ile toplanabilir maddesi getirildi. Kurul kararları da önceden bütün üyelerin kararıyla değiştirilebilire ise, 'Ancak kamuya ait ulaşım ve yatırım projelerinde kurul kararları toplantıya katılanların çoğunluğuyla da alınabilir' kararı eklendi' dedi.  
 

Üretim koşulları zorlaşıyor


Bu kararla tarım arazilerinin tarım dışı uygulamalarda kullanılmasının önünün açıldığına dikkat çeken Çiftçi, şöyle devam etti: 'Toprak Koruma Kurulu'nun üyeleri genellikle kamu kurumları temsilcilerinden oluşuyor. Bu da alınan kararların kamu ağırlıklı olmasına neden olacak. Çünkü kurul kamu üyeleri kamu çalışanlarından oluşuyor. Vali, bakanlık il müdürü, maliye bakanlığından temsilcinin yanı sıra direk bakanlık çalışanları, illerde belediye başkanlığından ve ilgili üniversite hocalarından oluşacak. Bakın 6 kişi oldu ve hala tarımla ilgili kimse yer almıyor. Planlama ve toprak koruma konularında ulusal ölçekte faaliyette bulunan STK'ların (çok muallak bir kavram) illerdeki temsilcisi, TOBB veya ziraat odaları temsilcisi isteniyor. Bu yapıyla tarım arazisi nasıl korunacak? Eskişehir'deki Alpu Ovası'nın terik santral kurulması için Tarım Koruma Kurulu tarafından tarımdışı kullanıma uygun görüldü. Uygun görülen bu alan ise çok önemli bir tarım arazisi. Bunun dışında Yalova Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü arazisi Adalet Bakanlığı'na devredildi. Bu kararlar ise zaten zor koşullarda olan üreticimizin, çiftçimizin üretim koşullarının daha da zorlaşması gıda güvenliği ve güvencemiz açısından da geleceğin karartılması anlamındadır.'
 

Çiftçinin 2 milyar borcu var


TÜİK raporuna göre köy nüfusunun yüzde 7,5 olduğunu belirten Çiftçi, sözlerini şöyle tamamladı: 'Hükümet özellikle gençleri köyde tutmak ya da kentten köye göçü arttırmak için çeşitli projeler başlatmıştı. Ancak gençleri tarımda tutmanın tek yolu yaptıkları işten para kazanmalarını sağlamak. Bunun dışında ise sosyal olanakları arttırılmalı. Bu ikisi olmazsa tarımda çalışacak genç bulunmaz. Para kazanmadığı ve bu olanaklardan mahrum olduğu sürece köylerde genç niye dursun? Son 15 yıl içerisinde üretici tarımsal üretimden kopmuş durumda. 3 milyon hektar tarım alanının işlenmesinden vazgeçilmesi de bunu gösteriyor. Tarımda girdi maliyetleri 15 yıl içerisinde yüzde 400'ün üzerinde artarken, ürün kazançları yüzde 200 artmadı. Bu da çiftçinin yarı yarıya yoksullaşması anlamına geliyor. Bunun dışında BDDK verilerine göre çiftçinin takibe düşmüş borcunun 2002 yılında 200 milyon lira düzeyinde iken şu anda 2 milyar lira civarındadır. Yani 10 kat arttı. Şu anda üretim yapan çiftçilerimizin içinde bankaya borcu olmayanların sayısı nerdeyse yok durumda. Şartlar bu durumdayken de kimse çiftçilik yapmak istemez.'