Davaya konu olay 15 Ağustos 2008 tarihinde meydana geldi. İzmir Barosu avukatlarından Amaç Kaya, İzmir Adliyesi yakınındaki Manavkuyu Semtinde bulunan bürosuna gelen arkadaşı Yiğit Bebek'in otomobilini otoparka bıraktı. Bebek'i yanına alan Amaç, kendisine ait otomobille Sahilevleri'ndeki bir restorana yemeğe gitti. Burada yemek yiyip maç izleyen Kaya ve Bebek, saat 03.00 sıralarında tekrar büronun önüne geldi. Bebek otomobilini otoparktan çıkarırken, Kaya, üstü açık kendi aracının içinde beklemeye başladı. Bu sırada devriye görevi yapan Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü asayiş ekiplerinden biri, Kaya'nın yanına gelip kimlik göstermesini istedi. Kaya da cüzdanının arkadaşı Bebek'in aracında bulunduğunu, oradan alıp göstereceğini ve avukat olduğunu söyledi. Kimliğini ibraz edemediği için işlem yapan polis memurları tarafından iddiaya göre, kargatulumba araçtan çıkarılan Kaya, kelepçelendi. Bu sırada Bebek de olayın olduğu yere geldi. Kaya, arkadaşından aldığı kimliği polislere ibraz etmesine rağmen Bayraklı Karakolu'na götürüldü. 

Avukat Kaya, kendisine kelepçe takıp, şiddet uyguladıklarını belirttiği 7 polis memurundan şikayetçi oldu. Sırtında, kolunda, karnında ve boynunda morluklar oluşan Kaya'da İzmir Adli Tıp Kurumu'ndaki muayenesinin ardından yumuşak doku travmasına bağlı ekimozlar bulunduğuna dair rapor verildi.

Olayı soruşturan Cumhuriyet savcısı sanıklar hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde dava açtı. Sulh Ceza Mahkemesi, davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirtip, dosyayla ilgili yetkisizlik verdi. Ağır Ceza Mahkemesi de davaya bakmaya yetkili olmadığını belirtince, uyuşmazlığı Yargıtay 5. Ceza Dairesi çözdü. Daire, davaya İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bakmasına karar verdi.

İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında ifade veren avukat 37 yaşındaki Amaç Kaya, "Bana vurmaya başladılar. Hatta ben yerdeyken biri ayağıyla başıma bastı. Sürekli tekmelediler. Arkadaşım Yiğit Bebek de saldırıya tanık oldu. Maç izlediğimiz esnada Yiğit Bebek ile birlikte 20'lik olarak bilinen bir şişe rakı içmiştik. Kesinlikle sarhoş değildim. Ayrıca, araç kullanacağım için fazla alkol almam da söz konusu değildir. Keza karakolda bulunduğum sürece bana, küfürlü hakaretlerde bulundular. Beni haksız yere hürriyetimden mahrum eden, darp ve hakaret eden polis memurlarından şikayetçiyim" dedi. 

Sanık polis memurları Turgay G., Mehmet D., Durmuş Coşkun G., Adnan S., Mehmet Ç., Yusuf K. ve Mehmet A., ise suçlamayı kabul etmedi. Yargılama sonunda mahkeme sanıkların tümü hakkında beraat verdi. Avukat Amaç Kaya, yerel mahkemenin verdiği beraat kararının temyizi için Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıklara ceza verilmesi gerektiğini belirtip, yerel mehkamenin beraat kararını buzdu. 

Bozma kararının ardından yeniden görülen davada, bu kez mahkeme heyeti, sanıkları 150'şer gün hapis cezası karşılığı 3'er bin lira adli para cezasına çarptırdı. 5 yıl süre ile suç işlemeyecekleri kanaatiyle, hükmün açıklanması geri bırakıldı. 

Avukat Amaç Kaya, polis memurları hakkında tazminat davası açacağını belirtti.